Mastürbasyon bağımlısıydım…

Haydar Dümen’in yazısını okuduğumda mastürbasyonu ilk keşfettiğim yaşlara gittim.


İşin açıkçası nasıl oldu, nasıl hissettim hatırlamıyorum. Bu konuda bir eğitim de almamıştım. Belki içgüdüsel bir şekilde, parmaklarım o özel alana gitmişti.


Mastürbasyonu ilk deneyimlediğim zamanlar, neredeyse odamdan hiç çıkmıyordum.


Bu, benimle bedenim arasında bir sırdı. Özel bir şey...


Ablamı kaybedeli bir yıl olmuştu. O boşluğu tamamlamak için mi ya da başka bir nedeni var mı bilemiyorum.


Ama oldukça sık kendimle baş başa kalıyordum. Anlık da olsa dünyadan kopup uzaklaşmak iyi geliyordu belki de.


Ya da cinselliği keşfetmenin keyfi…


Bu konuda ailemden aldığım ders, sadece iki taneydi. Birincisi, babamın kız olduğumu öğrendiğinde hastaneyi terk etmesi ki bu kadın kimliğim için sıkı bir ders oldu. İkincisi, regli olduğumda annemin yanına koşup durumu söylediğimde yüzüme yediğim tokat.


Artık genç kızlığa adım atmıştım ve her şeyime dikkat etmem gerekiyordu. O zamanlar pedler de yok. Annemin, orlon iplikle kenarlarını nakışladığı bezleri tutmaya çalışmanın zorluğuna hiç girmeyeyim. O orlon kenarlar, ne kadar özel olduğunu, o özeli nasıl ciddiyetle korumam gerektiği duygusunu veriyordu bana.


Alın bir travma daha!


Neyse, farkındalık güzel şey!


Bir de o farkındalıkları hayata geçirip öğreniyorsak tüm bu travmalar güzel şeylere dönüşüyor.


Bakın şimdi yazarken ne düşündüm: Bu baskı ve deneyimler, inadına çoğaltmış olabilir mi kendimle buluşmalarımı?


Hep söylerim; “Anne ve babalar ne kadar çok baskı yaparsa o istemedikleri sonuçların olacağı yoksa da oluyor ve üstelik daha çabuk çekiyorlar hayatlarına.”


Haydar Dümen yazısında diyor ki; bir erkek, çok güzel bir kadınla tanışıyor, aşık oluyor ama bir bakıyor ki kadın “Mastürbasyon Bağımlısı”.


Bir zamanlar benim olduğum gibi. O kadar haklıydı ki. O bağımlılık nedeniyle eşimle olan sevişmelerimden tam olarak haz almıyordum.


Bir de zaman içinde “Ben kendime yeterim” egonuz artıyor. Nasıl olsa kendi işini görüyorsun ya!


Oysa bir erkeğin sana dokunması, onun nefesini hissetmen kadar güzel olabilir mi senin parmaklarının verdiği haz. Bir de zihninde kurduğun hayaller.


Gerçeğini yaşamak varken…


Hayat alanına bir erkeğin girmesine izin vermen. Bunun olmadığını düşünüyorsanız “Erkek enerjisini hayat alanıma alıyorum. Eril ve dişi enerjim dengede.” deyin.


İnanılmaz işe yarayacak.


Mastürbasyon bağımlısı olduğumu çok önce fark etmiştim. Yaptığım ilk şey, mastürbasyon yapmayı bırakmak olmuştu. Evet, biraz zorlandım itiraf ediyorum ama sonrası, sevişmenin gerçek hazzına, kadın olmanın keyfine vardım.


Burada eşimin katkısı da çok tabi ki. Onun sevgisi ve aşkı, onun anlayışı, içimdeki kadını daha çok sevmeme vesile oldu.


Yazıyı okuduğumda bir hastalığımı – bağımlılığımı iyileştirdiğimi fark ettim.


Ve içimden “Neden bu konuda aileler çocuklarına bilgi vermez ya da neden bu konuda okullarda cinsellik üzerine eğitimler verilmez. Oysa verilse böyle mutsuz bireyler olmayız.” diye düşündüm.


Bu yazıyla; bir parça da olsa bu farkındalıkta tuzum olsun istedim.


Çocuklarımıza yaklaşımımızda, cinsel kimliklerini yok saymadan bilgi verebilmeyi, hatta kadın ya da erkek, hangi bedende olurlarsa olsunlar bunun bir şans olduğunu bilmelerini sağlamak. Onların da bizle pek çok şeyi paylaşabilmesi için gereken hoş görüye sahip olmamız gerektiğini vurgulamak.


Böylece mutlu insan, mutlu kadın / erkek ve sonra mutlu eş, mutlu anne olunabileceğini bilmelerine vesile olmak…

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.