“Her Şey Gazetesi”… Twitter…
Yaklaşık 7 aydır, Twitter üzerinden belediye başkanlığı aday adaylığı kampanyalarını yürütmeye çalışan “siyasetçi”lerimize, algılarının yanlış olduğunu anlatmaya çalışıyordum ki dün itibarı ile haklı olduğum ortaya çıktı…
Neden mi?
Siyaset, halk tarafından; sanat, bilim, eğlence, aşk,… gibi konulardan farklı olarak çok daha fazla ciddiye alınan “hayata dair bir konu başlığıdır”… Çünkü siyaset, siyasetçiler, yönetim sayesinde bir ülkenin yaşam tarzı şekillenir…
Yerel seçimler öncesi Twitter üzerinden belediye başkan adayı “seçilme” yarışına giren aday adaylarında, Twitter’da her şeyin 140 karakterle ifade edilebilecek kadar “basit!” olması nedeni ile yanlış bir algı oluştu… Çünkü Twitter kişisel paylaşımlarımızın, kariyerimizin, moda tutkumuzun, ailemizin, damak tadımızın, eğlencemizin, iş hayatımızın, aşkımızın, akrabalık ilişkilerimizin iç içe olduğu bir mecraydı…
Öyle ki hiç tanımadığımız bir siyasetçinin yazdığı tweet’i, gülüşüne hayran olduğumuz bir sanatçı RT edince bilinçsiz olarak bizim de RT ettiğimiz illa ki olmuştur. Ne olacak ki, alt tarafı RT seçeneğine tıklıyoruz… Hepsi bu… Bunun gibi yüzlerce örnek yazabilirim size ama uzatmayacağım.
Peki, bu örnekteki ve benzeri “algılar” ile takip edilen siyasetçilerin, paylaşımların, favorilerin, eleştirilerin,… konunun muhatabı olan siyasetçinin markasına ne kadar katkısı vardır? Faydası mı çoktur, zararı mı?
Burada mevzu bahis olan, duygu odaklı kişisel markaların etkileşerek, diğer markalardan puan çalması ya da bu markalara puan kazandırmasıdır. Dolayısı ile Twitter üzerinden profesyonel marka yönetimi fazlasıyla karmaşıktır ve markayı belli bir kırılma noktasından sonra geri dönülemeyecek yerlere sürükleyebilir.
Doğrusu nedir o zaman? Siyasetçiler Twitter kullanmasınlar mı!
Tabii ki değil… Twitter kullanım politikalarının başarı noktası, profili bizzat idare eden kişinin ya da temsilcisinin, “her ne olursa olsun!” en önemsiz olarak gördükleri sahte Twitter profiline bile saygılı olması gerektiğidir. Çünkü…
“Sosyal Medya Siyaseti”nde kavganın bile mutluluk vereni ve pozitifi “satar”…
Gelelim, oy toplama mevzuna…
Siyasetçiler aşağıdaki cümledeki sorunun cevabını, seçim kampanyalarına başlamadan önce aynaya bakarak kendilerine dürüstçe vermelidirler…
Bana oy verebilme ihtimali olan yüzbinlerce kişiyi mi, yoksa bana oy vermesi kesin olan on binlerce kişiyi mi hedefliyorum? Bu soruda yüz bin ve on bin, bir milyon ve yüz bin ile on milyon ve bir milyon olarak da değiştirilebilir… Artırılabilir ya da azaltılabilir… Önemli olan aradaki 10 kat oranıdır (gerçekte bu oran 11,7’dir)…
Sorunun doğru cevabı “her ikisi”dir…
Siyasetçilere ilk toplantımızda şu cümle ile konuyu özetliyorum…
Siyasetçi için Twitter 100 seçmenin dikkatini çekecek, Facebook 10 seçmenin oyunu garantileyecek, Instagram 1 seçmeni kendisine “âşık” edecek mecradır.
Yani seçmen, siyasetçinin…
- Twitter Profilini takip ediyorsa o siyasetçinin kendisini ikna etmesini bekliyordur…
- Twitter Profili ile birlikte Facebook Hayran Sayfasını da takip ediyorsa büyük bir ihtimalle vereceği oy, o siyasetçiye aittir (siyasetçi önemli bir hata yapmadığı sürece tabii)…
Bu maddede şunu eklemeyi unutmayayım. Muhtar adayı ya da milletvekili olmanız fark etmez… Siyasi markanızı bir Facebook Hayran Sayfası üzerinden yönetmelisiniz, Facebook Profili üzerinden değil. Bunu çeşitli nedenleri var ama en önemli nedeni, Facebook Profili ile bunu yapmaya çalıştığınızda seçmeninizin de size gösterdiği etkileşimin aynısını da sizden bekleyeceğidir. En iyi ihtimalle binlerce kişiye bu etkileşimi sağlama durumunuz yoktur. O zaman da seçmeniniz “gider!” ve yaptıklarınız da beraberinde “çöpe!” tabii… Facebook Hayran Sayfanıza atılan bir mesaja hiç cevap vermeseniz bile (ki bu yanlış!) sayfanızı beğenen ve takip eden seçmen sizi bırakmayacaktır… Oysa bunu Facebook Profilinizde yaptığınız zaman, cevabınızı beğenmediğinde bile duygusal olarak sizin siyasi markanızdan kopacağına emin olabilirsiniz…
- Twitter Profili ve Facebook Hayran Sayfası’na ek olarak Instagram Profilini de takip ediyorsa tabiri caizse o siyasetçiye tamamen güvenmiş ve teslim olmuş demektir…
- ÖNEMLİ NOT: Burada şu yanılgıya düşmemek gerekir; Twitter, Facebook Hayran Sayfası ve Instagram hesaplarındaki siyasetçi ve seçmen etkileşimi, tek başlarına yeterli değildir. Yani sadece Instagram’a odaklanmak başarı getirmez… Kesin başarı Twitter’da dikkati çekilen seçmenin, akabinde Facebook Hayran Sayfasında da siyasetçiyi takip etmesini ve sonrasında Instagram’ı ile de etkileşimini sağlamaktır.
Bu şartlar sağlandığında seçim kazanılır mı peki?
Sosyal medya yönetimi, siyasetçinin ”kişisel ve siyasi” marka yönetiminin dijital bir cv’ye dönüştürülmesidir. Dolayısı ile bu markanın sosyal medyaya doğru yansıtılabilmesi gerekir…
Siyasetin ve siyasetçilerin, yaşadığımız dünyayı güzelleştirmeleri dileğim ile…
Sevgimle kalın…
YORUMLAR