En mutlu yılbaşı ölümü
Yılbaşı gecesi, uçaktayım… Sürekli gözüm saatte…
Yanımda sevdiğim kadın… Uçak çok büyük, bir ABD yolculuğu…
“Yeni yıla nasıl girersen yıl öyle geçer” inancı… Şimdi 365 gün havada mı olacağız? Çok masraflı…
Tuvalete gitmek için yanımdan ayrılan aşkım… İçimde garip bir huzursuzluk…
Sakın “iğrenç” demeyin… Evde tuvalette de beraberiz… Hem neden iğrenç olsun ki; siz tuvalette kendinizden tiksiniyor musunuz! Aşk tek bir bedende, tek bir ruhta birleşmekse, tek bir tuvalette buluşmak da gayet mantıklı… :)
Katlanacağım artık bugünlük bu “tuvalet ayrılığına”…
Derken bir sarsıntı, bir anons…
“Herkes yerlerine, kemerlerinizi bağlayın, acil durum pozisyonu alın!”
Şaka mı bu!
Uçak içerisinde dumanlar, aklımda ne ölüm ne başka bir şey… Aklımda diğer yarım! Ayağa fırlıyorum… Hostesler, yolcular, hepsi can derdinde, herkes çığlık çığlığa… Ölmeden önce kadınıma sarılmak zorundayım!
Koridorun ortasında karşılaşıyor, sarılıyoruz… Ne bir korku, ne başka bir duygu, hayatımızın en mutlu anı… Ne kadar güze kokuyor kadınım, uçaktaki yangından çıkan dumanın kokusunu bastıracak kadar!
Allah’a şükrediyorum… Hastalıkta, sağlıkta, ölüm bizi ayırana kadardı ya… Ölüm bizi ayıracak birazdan ve gönülden dilediğimiz bu dileğin son bölümü de gerçekleşecek!
Ve artık kulaklarım duymuyor, muazzam bir gürültü ve sıcaklık… Yere çakılıyoruz…
Sonrasını hayatta olan kimse bilmiyor…
Uyanıyorum… Çoktan yılbaşı olmuş… Hastanedeyim… Ateşim 39,3…
“2014’ü hastanede mi geçireceğim” sorusu geliyor aklıma ve aradan 2 saniye geçmiyor ki rüyamı hatırlıyorum… Ayrılalı çok olmuş, sorsalar unutmuşum, aynada kendime sorsam yüzünü şeytan görsün…
Yok be…
Unutamamışım…
Bana böyle mutlu bir yılbaşı geçirttiğin için teşekkür ederim…
Her nerede ve kiminleysen…
Rüyamın sonuna da geçenlerde yazdığım bir şiiri ekleyeyim…
Eski “Uyku”larımın Anısına…
Benim de “uyu”duklarım oldu…
Yastığa beş kalalar…
Kafayı koyar koymaz “uyu”malar…
Kalbimin üstündeki mis kokan saçları koklamalar...
Ya yarın yanımda olmazsa diye sıkıca sarılmalar…
Gece yarısı korkudan annesi yerine bana sarılan küçücük kollar…
Burnumun ucundaki kokusundan huzurla bayılmalar…
O olduktan sonra dünya yansa umurumda olmazlar…
Sonra “uyu”yamadıklarım oldu…
Ve bir gece sonra “uyu”yamayıp dün geceyi hatırlamalar…
İki gün oldu hala “uyu”yamıyorumlar…
“Uyu”yamamalarımda ağlamalar…
Gözyaşlarımdan uyanmalar…
Uykuda da “ağlanır mı”lar…
Bir ay geçti, nasıl da ölücesine “uyu”yormuşumlar…
Sarıldığım yastığa onun adını koymalar…
Çaresizlikten yatağa onun parfümünü sıkmalar…
İçinde adı geçen beddualar…
Beynim sevmese de kalbim seviyorlar…
Ya bir daha “uyu”yamayacaksamlar…
Benim de “uyu”duklarım oldu…
“Uyu”duğunuz gecelerin şerefine…
Sevdiğinizle kalın…
YORUMLAR