Terazi Burcunda Dolunay: Aşk mı alışkanlık mı? Konfor mu yoksa cesaret mi?
13 Nisan saat 03:20'de Terazi burcunun 23. derecesinde bir Dolunay gerçekleşiyor.
Oldukça yoğun bir ayı geride bıraktık. Venüs Retro seyrindeydi; 584 günlük döngüsünün sonuna yaklaşmış, astrolojik olarak "yeraltı âlemindeydi." Yani içsel bir arınma ve yüzleşme sürecindeydi. Aynı zamanda tutulmaları ardımızda bıraktık ve Neptün Koç burcuna adım attı. Neptün, 2025'te burç değiştirecek dört büyük gezegenden ilkiydi. Tüm bu göksel hareketler, bizlere büyük dönüşümlerin yaklaştığını haber veriyor.
Havada bir huzursuzluk, bir şeylerin artık tezahür etmesini beklemekten doğan bir gerilim hissediyor olabilirsiniz. Eski yapılar sarsılıyor; yeni düzen ise henüz tam şekillenmedi. Sanki bir köprüden, bir geçiş koridorundan ilerliyor gibiyiz.
Dolunay'ın ışığında bir şeyler tamamlanmaya başlıyor. Belki bir fark ediş, belki içsel bir kapanış. Zihnimizle kalbimiz sonunda aynı cümleyi kuruyor olabilir: "Bu kadar yeter."
Bu Dolunay bir final perdesi gibi. Oyun bitiyor, ışıklar açılıyor ve biz artık hangi duygunun, hangi ilişkinin ya da hangi yükün bize ait olmadığını çok daha net görebiliyoruz.
En çok etkiyi kimler alıyor?
Eğer doğum haritanızda Terazi burcu önemli bir konumdaysa — özellikle Güneş, Ay ya da Yükselen burcunuz Terazi ise — bu Dolunay sizin için fazlasıyla kişisel hissedilebilir. Diğer insanlara kıyasla bu enerjiyi daha yoğun algılamanız mümkün.
Terazi enerjisi; işbirliği, eşitlik, diplomasi, sosyal bağlar ve dengeyle ilgilidir. Eğer sağlıklı, karşılıklı besleyici bir ilişkideyseniz, bu Dolunay sevginin derinleşmesi için harika bir fırsat yaratabilir. Ancak ilişkide sorunlar varsa, ya da artık yürümeyen bir dinamik içindeyseniz, Dolunay göz ardı edilen gerçekleri su yüzüne çıkarabilir. Krizler yaşanabilir, sessiz kalınan konular artık görünür hâle gelebilir.
Terazi arketipi, bağımlı ilişki kurma potansiyeli en yüksek burçlardan biridir. Gölgesinde; sevilmek uğruna sürekli "iyi" olmaya çalışmak, sınır koyamamak, çatışmadan kaçmak ve sadece ilişkiler bozulmasın diye kendi fikirlerini bastırmak vardır. Uyum adı altında kendi hakikatinden vazgeçmek, iç sesini susturmak... Başkalarının düşüncelerine göre şekil almak, dışsal uyumu içsel gerçeğin önüne koymak...
Dolunay'ın bize hatırlattığı en temel şey ise: Öncelikle kendimizle olan ilişkimize dönmemiz gerektiği. Çünkü bu, diğer tüm ilişkilerimizin temelini oluşturuyor.
Dolunay ve Chiron
Dolunay, "yaralı şifacı" Chiron'la yakın temasta gerçekleşiyor. Chiron, kendi yarasını hiçbir zaman tam olarak iyileştiremeyen ama başkaları için şifa alanı açabilen bir figür.
Her yara geçmek için değildir; bazıları bizi dönüştürmek için vardır. Kaçmak yerine yüzleştiğimizde, o yara bir pusulaya dönüşebilir.
Güneş ile Chiron'un kavuşumu, ilişkilerde "Neden hep aynı yerden canım yanıyor gibi hissediyorum?" duygusunu yaratabilir. Birinin söylediği küçücük bir söz, bizi yıllar önceki bir dışlanma anına ışınlayabilir. Özellikle sevildiğimizi, görüldüğümüzü ya da değerli olduğumuzu hissetmekte zorlandığımız yerler tetiklenebilir.
Toplumsal düzeyde ise bu kavuşum; bastırılmış acıların, kimlik, aidiyet, azınlık olmak, ötekileştirilmek gibi temaların kolektif alanda daha görünür hâle gelmesine neden olabilir. Yara oradadır, biri gelir ve hafifçe üzerini kaldırır: "Gerçekten geçti mi?" diye sorar. Bu nedenle toplumda mağduriyetler, geçmiş travmalar, unutulmuş hikâyeler daha yüksek sesle dile getirilebilir. İnsanların kendilerini anlatma, görülme, onarılma ihtiyacı artabilir.
Bu kavuşumu içtenlikle duyarsak, acının aslında bizi nasıl dönüştürdüğünü görebiliriz. Ama bunun için önce kendimize dürüst olmamız, o yaranın bizi nasıl şekillendirdiğini kabul etmemiz gerekir. Aksi hâlde aynı yerden kanamaya devam ederiz. Özellikle geçmişte değer görmediğimiz ya da sevgisi eksik figürleri bugünkü partnerlerde arama eğilimimiz varsa, bu Dolunay bunu çok net şekilde yüzümüze gösterebilir. Ve belki de bu sefer "Artık o eski çocuk değilim" deme gücünü bulabiliriz.
Güneş-Chiron kavuşumu, bastırdığımız ama hiç unutmadığımız bir sesi yükseltir içimizden: "Yine aynı yerden acıyor." Üstelik bu sefer daha net, daha yakıcı ve daha kaçınılmaz. Bu enerji, gölgemize bir projektör tutar. Aşağılama, değersizlik, yetersizlik, dışlanma... Bu dört kelime, çocukluktan kalan dört kırık aynaya dönüşür. Ve biz, her birinde parçalanmış yansımalarımızla yüzleşiriz.
Dolunay'da kendimize şu soruyu soralım: "Bu acının içinden geçerken ya da geçmesine izin verirken ne öğrendim?"
Venüs sahneye dönüyor: Gönül güncellemesi
1 Mart'tan beri geri giden Venüs, "geri geldim" diyor. Kalbinizin içini didik didik ettiniz mi? Büyük olasılıkla evet. Eski ilişkiler, unutuldu sandığımız hisler, "Bu ilişkiye neden bu kadar yatırım yaptım?" dedirten sorgulamalar... Hepsi içsel bir kazıydı.
Şimdi bu kazının üzerini örtme değil, bulduklarımızı yerli yerine koyma zamanı. Belki bazı ilişkiler hâlâ hayatınızda ama biçimi değişti. Belki bazıları tamamen geride kaldı. Venüs şimdi kalbinizin frekansını temizliyor. Artık netleşme zamanı.
Mars devrede: Duygulara eylem
Dolunay sadece "hisset" demiyor; "harekete geç" de diyor. Mars sahnede ve içimizde sıkışmış ne varsa kıvılcıma dönüştürmeye hazır. "Bitmeli mi, sürmeli mi?" dediğimiz ne varsa, cevabı içimizden dürtü gibi yükselebilir. Ve bu dürtü bizi uzun süredir beklediğimiz o başlangıca taşıyabilir.
Terazi ilişkidir — sadece başkalarıyla değil, kendimizle kurduğumuz bağla da ilgilidir. Dış dünyada denge ararken, iç dünyamızın ne kadar savrulduğunu fark ettik mi?
"Gerçekten eşit miyiz? Gerçekten birlikte mi yürüyoruz? Yoksa sadece ben mi çabalıyorum?" Bazı ilişkiler sadece alışkanlıktır, bazılarıysa ruhumuzla konuşan aynalar. Hangisinin hangi rolü oynadığını artık daha net görebiliriz.
Ay ışığında netleşme
Dolunay, saklanacak yer bırakmaz. Hele ki Terazi'deyken, adalet terazisi zihinlerimizde sürekli tartar: Kim daha çok verdi? Kim daha az gördü? Kim aslında hiç orada olmadı?
Bu Dolunay bir çağrı: Artık dengeyi sağlamak uğruna kendimizi feda etmek zorunda değiliz. Gerçekten bizi besleyen ilişkiler için yer açalım. Yanımızda duran değil, bizimle gerçekten yol alan insanlarla devam edelim.
Venüs yeniden sahnede, ama eski playlist hâlâ çalmaya devam ediyorsa bile, biz başka bir şarkıya geçebiliriz.
Çünkü artık biliyoruz: Gerçek uyum, iki kalbin birbirini yormadan eşlik etmesidir. Ve bazen en büyük dönüşüm, yalnızca şunu diyebilmektir:
"Bu sefer adil olanı seçiyorum."
YORUMLAR