Ab-ı Hayat Masalı...

insan, yuvadan çıkıp bu 'zamanlı' mekana düştüğünden beri, sonsuzluğuna dokunmanın özlemiyle yanmııış, tutuşmuş


çok masallar dinlemiş

çok masallar anlatmış


her masal aynı başlarmış

bir varmış, bir yokmuş


hayat tek bir nefesmiş

nefes yoksa insan da yokmuş


ve çoğu zaman insan, nefes nefese kaldığı kadar yaşarmış


günlerin, gecelerin birbiri ardına hızla sıralanması ve akıcılığı onu hep korkutmuş ve koşusunu yavaşlatmanın, nefesini tutmanın yollarını aramış


kendisinin değilse de birilerinin elinde onu zamansızlığa taşıyacak, imkansızları başaracak simya formülleri, sihirli sular, büyülü kuşlar, iksirler olduğuna inanmış


heyecanla peşlerine düşmüş


aklı sıra onları kendisininkinden başka dünyalarda bulacakmış


bazen Kaf Dağı'nın ardında, kimini derin denizlerin dibindeki büyülü bir şehirde, en çok da hiç kimsenin ulaşmayı beceremediği bulutların üzerinde, gökyüzünde aramış durmuş


ancak insanın incelikleri anlamak için zamanı kısıtlı olduğundan mı ne, aklının bir türlü ermediği bir şeyler dönüyormuş


bazen eğrileri doğru, doğruları eğri çıkıyormuş

siyahların çoğu beyaz, asıl aklar karaymış

güzellerin bir yüzü de çirkin, çirkinler bazen en güzelmiş

ne aynılar aynı, ne farklılar sandığı kadar farklıymış


meğer tüm görevler eşitmiş, herkes kendi rolünü oynuyormuş...


sonunda görmüş ki aslında masalların çoğu gerçekmiş

ve gerçek sandığı hayat aslında bir masalmış


biraz geç olsa da masalın sonu gelince anlamış


aradığı şey ne yerde, ne gökteymiş


ab-ı hayat sonsuz aşka inanan her insanın, derininden gelip paylaşılan bir nefesteymiş...


masal da burada bitmiiiş...


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir h
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.