Dijital şiddetle büyüyen çocuklar
Dünya, ABD’nin Orlando kentinde işlenen, ‘homofobik’, farklı cinsel tercihi olanlara yönelik nefreti içeren katliamı konuşuyor. Katliamın nedenleri ve sonuçları kuşkusuz ayrı bir araştırma ve tartışma konusu. Ancak o cinayetin ardından dikkat çeken çarpıcı detaylardan biri; , bir canlının hayatına son verme eylemini normalleştiren, destekleyen, üstelik hemen hemen her yaşta çocuğun ulaşabileceği ‘nefret’ kokan sosyal medya paylaşımlarıydı.
Endişe verici olansa; çocukların bu tür paylaşımların yalnızca okuyucusu değil, aktif katılımcısı olmaları. Üstelik çok kolay. Klavyenin yalnızca tek bir tuşuna basarak, ‘yok etme, öldürme’ temalı bir video ya da oyunu dilediği kadar izleyebiliyor, dilediği zaman katılımcısı bile olabiliyor. Özetle çocuklar, artık yalnızca gerçek hayatta değil, sanal mecrada da “dijital şiddete” maruz kalıyorlar. Peki sonrası?
Örneklerle hatırlayalım:
2009 yılının Mart ayında Almanya'daki bir lisede dehşet verici bir katliam yaşanmıştı. 17 yaşındaki Tim Kretschmer, mezun olduğu okula, Baretta marka 9 mm'lik bir silahla gitmiş ve yarım saat içinde üçü öğretmen on altı kişiyi öldürmüştü. En son kurşunu ise kendine saklamıştı. Polis için şaşırtıcı olansa, bu olayın 17 yaşındaki bir çocuk tarafından profesyonel olarak planlanmasıydı. Dünyanın şaşkınlığı ise Kretschmer’in bir gece bu oyunu oynamış olması ve arkadaşına şunu söylemesiydi: "Polise ihbarda bulunmayın, sadece oyun oynuyorum.”
Tim gibi sadece oyun oynadığını sanan sayısız çocuk var. Yıllar önce işlenen benzer bir cinayeti hatırlayacaksınız. Motivasyonu ‘adam öldürerek puan kazandıran’ online oyun bağımlısı bir çocuk, tartıştığı annesini öldürmüş, ardından akıllarda kalan şu ifadeyi kullanmıştı: “Bir canı kalmıştı. Canı bitti ben de öldürdüm.”
Şiddeti taklit eden bir başka çocuğun hikayesi Danimarka’da geçen yıl yaşandı. 15 yaşındaki L.B, erkek arkadaşıyla birlikte bir terör örgütünün ‘infaz içerikli videosunu sabaha kadar izledikten sonra annesini öldürmüş, ardından kendini söyle savunmuştu. “Hiçbir şey hatırlamıyorum.”
Ya da ‘oyunda öldürdükçe puan kazanınca mutlu oluyorum.’ ‘Online olmazsam, bu oyunu bir gün bile izleyemezsen kendime zarar vermek istiyorum” diyen online bağımlısı çocuklar
Şiddet içerikli oyunlar ve oyundaki klavyenin tetiğine bastığı yanılsamasıyla tetiğe basan minik parmaklar... Kolaylıkla girebildikleri internet kafelerde ya da evlerindeki, ellerindeki akıllı cihazlarda oynadıkları oyunlarda adam öldürdükçe puan kazanan, sosyal ortamda ‘nefret’ dilini kullandıkça ‘onaylandığını’ düşünen yeni nesil. Kazandıkça, öldürdükçe, yok ettikçe dijital hazza ulaşan, annelerinin ninnileriyle değil, dijital ninnilerle büyüyen online çocuklar.
Peki çocuklar, ‘nefret’ ve ‘şiddet’ örüntülerinden neden daha hızlı ve doğrudan etkileniyorlar? Uzmanların bu konuda hemfikir olduğu görüş şöyle: ”Çocuk ve ergenler sanal ortamda gördükleri, duydukları her bilgiyi mutlak gerçek olarak kabul ediyor. Çünkü doğru ile yanlışı ayırt etmesi yetileri yeni gelişiyor. İzledikleri, okudukları görsel paylaşımlar, önce görsel hafızalarını, ardından bu bilginin gerçek olduğu kodları gönderen beynin ilgili bölümlerini etkileyerek ‘gerçek’ olduğu algısı oluşturuyor. Kısacası, çocuklar izledikleri her görüntünün mutlak doğru olduğunu düşünüyor ve doğrudan etkileniyorlar.” Bu görüşü akademik çalışmalar da destekliyor: "An Update on the Effects of Playing Violent Video Games" adlı bir makalede, sanal oyunlardan asimetrik olarak etkilendikleri ve oyundaki karakterlerle kendilerini özdeşleştirdikleri, kısacısı şiddeti taklit ettikleri bilimsel verilerle açıklanıyor.
"Çocuklar şiddeti taklit ediyor" deniliyor. Mümkün olabilir mi? Oysa biz çocuklarımıza bir karıncayı bile incitmemesi gerektiğini anlatıyorken, tüm canlılara, doğaya, dil, din, ırk, cinsiyet, siyasi görüş, farklı görüşlere saygıyı ve hoşgörüyü anlatıyor iken, yeni bir akım olan dijital şiddetin dilinden nasıl koruyacağız?
Kuşkusuz, 'onları korkutmadan', 'yasaklamak' yerine 'farkındalıkları arttıran' farklı eğitim pratiklerine ihtiyaç var. Ebeveynler bu noktada ne yapmalı, kurumlar nasıl tedbir ve yaptırımlar uygulamalı. Birlikte ne yapabiliriz? O kadar çok çok cevap arayan soru var ki… Tüm bu sorulara bir sonraki yazıda mercek tutmaya devam etmek üzere...
Sevgiyle huzurla kalın.
Twitter: @cocugumadokunma
YORUMLAR