Sevgili Mayıs
Hoşçakal en sevdiğim ay;
En sevdiğim olman için adın yeterdi. Ama mutlu olmam için beklentilerim vardı; her gün güneşli olmanı bekledim… Tabii ki olamazdın, hatta olmamalıydın. Ama insan bir aya başlarken romantik başlıyor, hayatın gerçekleri pek de umurunda olmuyor...
Akşam erkenden yatmak yerine geceleri uzatmaya başlamıştım. Kendimle gurur duyuyordum. Miskinler gibi erkenden uyumaktansa, beni ayakta tutacak bir mevsimdeydim.
Daha ayın çok başlarındayken, şimşekler çaktı. Hem de bütün gece! En büyük korkumdu şimşek gürültüsü… Işığını görür, üçyüzle çarpar, uzaklık hesabı yapardım. İlk hayal kırıklığımdı. Bu ayın uzun olacağına, etkisinin 11 ay süreceğine hazırlanmışken, bütün gece saniye saymak beni nasıl yormuştu bir bilsen…
Yine de sabahı hiçbir şey olmamış gibi hazırdım güne. Dışarıdan sanki parlıyordum. Rengârenk çiçekler aldım bahçeye, ekmek için en ideal mevsimdin. Salıncağı hazırladım bahçeye, havalara uçasım vardı…
Bütün ağır kıyafetlerimi hurçlara doldurdum, hafifleme zamanıydı. Çıplak ayaklarımı kumlara çimlere toprağa basma mevsimiydin, koşabiliyor olmam gerekirdi; bense dikenlere takıldım…
İki çizik bir arı sokması derken yürüyemeyerek geçti bir vakit, frene bastım…
Bu kadar ay durup, bütün mevsimler düşünmüşken, sende kendimi bulurum sanmıştım, ne de olsa en sevdiğimdin… Ama sen bir rüzgar estirdin; her şeyi süpürmek ister gibi, olmayacak bir günde estin gittin. Bahar çiçekleri tam açacak gibiydi oysa, onlar da şaşırdılar…
Sayılı gün olsan da sevgili Mayıs, denizin kokusu ve güneşin sıcaklığına kanıyor insan; bitmeyeceksin sanıyor…
Yaş büyüdükçe sevdiklerim ve kandıklarım değişiyor oysa; beklemem artık seni...
YORUMLAR