Aradığınız anneye şu an ulaşılamıyor
Saatler gittikçe karanlıklaşırken, düzen disiplin oturturken, her şey kontrol altında saatiyle dakikasıyla olmalıymış, trafiğe göre bir zamanda yola çıkılmalıymış, okullar açılmış; o zaman ödevler yapılmalıymış, zorla uyanıp mutlaka spor da olmalıymış günleri, bomba gibi evimize düştü.
Bu mevsim geçişlerime adapte olmakta her zaman zorlandım; hazır dik başlılığım üstümdeyken; hemen direnç kılıçlarımı çıkarttım.
Yaşadığımız ortam bizi her gün düşündürürken, olan bitene isyan ederken, çocuklara hiçbir şey yokmuş gibi davranmak bana doğal gelmiyor. Nitekim kaldıramayacakları görselleri de önlerine atamıyorum. Onlara baş kaldırmayı, isyan etmeyi, olan düzene karşı çıkabileceklerini öğretmenin tek yolu, örnek davranış sergilemekte... Aktif olamadığım her zaman, uzaklaşıp değerlendirmek hep iyi gelmiştir.
O zaman giderim; nefes alamadığım noktada, yok olurum; önden de anlatırım, severim, okşarım, açıklarım. Dayanamadığım yerde, vazgeçer geri gelirim, kucaklarım...
Uzun yıllardan sonra aldım karşıma ikisini; tek başıma bir 'tatil' yapacağımı anlattım.
Okula nasıl gidip geleceklerini, oradan satranca müziğe futbola jimnastiğe nasıl ulaşacaklarını, kimin seyredeceğini, gece hangi yastık hikayesiyle uyuyacaklarını, hava sıcaklığına göre atletle mi atletsiz mi dışarı çıkacaklarını, yağmur yağarsa hangi ayakkabıyı giyeceklerini planlamadan gitme kararı aldım.
Ülkeye, evime, dışarıdan, uzaktan bakmak içimi azıcık da olsa kaçmak istedim.
Gitmeme bir hafta kala o 'afakanlar' dedikleri varlıklar bastı beni; merhaba diyene gideceğimi, nasıl olacağını iki gözüm iki çeşme sordum durdum. Yaşayıp görmekten başka cevabı olmayan sorularımı, kocalarıyla tatile gitmiş bir sürü anne 'tadını çıkar mis gibi' diye yorumluyordu. Ama onlar tatile gittiklerinde derinlerde bir yerde bir yarar uğruna gidiyorlardı; yapılanan bir ilişki, çocuklardan önceki hisleri değerlendirme; istedikleri saatte dönüp istedikleri gibi davranma gibi baş başa bir fayda vardı ucunda.
Bense sırf gidemem diye hissettiğim için gitmem gerektiğine inanıyordum. Kendime, bünyeme baş kaldırmadan, kimseye bir faydam olacağını sanmıyorum...
Doğum yapacak olanları gururla yönlendirdim; gidiyorum, yokum diyebildim. Hatta telefonum olmayacak; haftaya konuşuruz, diyerek kapattım objektifimi.
Nasıl zor, nasıl tutucu bir duygu tarif edemiyorum; ayaklar tutkalla o güvenli alana yapışmış gibi, çekmeye çalıştıkça parçalanıyor. Yarın arkasının olduğuna emin olduğun bir aşk hikayesini, bitme ihtimaline rağmen, dondurma cesareti göstermek gibi; karmakarışık...
Belki uçak inişe geçip tekerleklerini çıkarttığında, ben de teslimiyet duygusuyla tadını çıkartacağım bu tatilin; belki hayat beni şaşırtacak ve eğleneceğim...
YORUMLAR