Sevgilim uyuşturucu bağımlısı

“Merhaba Yeşim Abla,

Öncelikle yazılarınızı takip ediyorum ve öğütlerinize çok değer veriyorum. 22 yaşındayım 8 aylık bir ilişkim var, onu çok seviyorum, o da beni çok seviyor ve bana bunu en derinden hissettiriyor. Sevdiğim adamın kocaman bir yüreği var, içi sevgi dolu. Onu kısa zamanda çok fazla sevdim ve olduğundan fazla bağlandım. Yüreğimi acıtan bir gerçek var; sevdiğim adam uyuşturucu bağımlısıydı, onu tanıdığım zaman bana uyuşturucu kullandığını 2-3 sene önce bıraktığını söyleşmişti. İlk 2 ay kullanmaya devam ettiğinden haberim yoktu. Öğrendiğim zaman çok üzüldüm, onu bırakmayı düşündüm ama yapamadım, ona yardım etmem gerekiyordu. Bana çok fazla değer veriyordu, yardım etmeye karar verdim. Ondan önce uyuşturucunun ne olduğu ve ne kadar güçlü olduğunu bilmiyordum. Beni çok zor günler beklediğinin farkındaydım ama ne olursa olsun onu bırakmayacaktım. Eğer kalbinde en ufak bir umut varsa onu sevgimle yeşertecektim. Kısa zamanda ailesinin içine girdim, beni çok sevdiler. Onlarla birlikte hareket ediyorduk, bırakması için elimizden gelen her şeyi yapıyorduk ama her seferinde bıraktım deyip bizi yanıltıyordu. Ailesi tamamen umudunu kaybetmişti, sonunda mücadeleyi bıraktılar ama ben hiç bırakmadım. Yapamadım. Ona her gün biraz daha bağlanıyordum. Çok acı çekiyordum, beni o halde görünce kahroluyor, söz veriyor yine yapıyordu. Umudumu kaybetmek üzereydim, çünkü çok yorulmuştum. Çevremdeki kimse bilmiyordu bu durumu, tek başıma üstesinden gelemiyordum, umudumu kaybetmek üzereydim, tedavi olmak istedi. Beni kaybetmekten korkuyordu. Tedavi merkezine gittik, ilaç tedavisine başlamıştık yine kullandı. Artık umudum yoktu, elimden gelen her şeyi yapıyordum ama olmuyordu. Artık yolun sonuna geldiğini düşünüyordum, madde kullanıp ortadan kayboluyordu. 2-3 gün ona ulaşamıyordum ve her gün ölüm haberinin gelmesinden korkuyordum. Bu duygu beni mahvediyordu. Son yaşananlardan sonra tehlikenin o da farkındaydı ve bırakmaya karar verdi. Bu sefer farklıydı ve çok kararlıydı. Ben onu sona yaklaşmışken tanıdım, onu tanımaya başladığım zamanlar her hafta kullanıyordu. 3-4 aydır kullanmıyor. Çok korkuyorum. Onunla evlenmek istiyorum ama bu korkuyla bir ömür nasıl geçer bilmiyorum. Sürekli iletişim halindeyiz onunla. Telefonu 1 saat açmazsa aklım gidiyor, yine kullanacak, yine aynı şeyler olacak diye deliriyorum. Bu durum ne kadar sürer, bununla hayatımın sonuna kadar yaşayabilir miyim, bilmiyorum. Bazen şüphe beni altüst ediyor, çok korkunç bir duygu. Bir gün pes etmekten çok korkuyorum. Ailem durumu biraz biliyor ve kesinlikle istemiyoruz diyorlar. Onlara da hak veriyorum ama beni hiç anlamaya çalışmıyorlar. Yardımınıza, bir abla olarak tavsiyelerinize çok ihtiyacım var. Teşekkür ederim…”


Yeşim Tijen’in cevabı:

Dışımızda olanlar içimizin aynasıymış sevgili okurlarım. Bunu ilk öğrendiğimde aklıma tanıdığım insanlar ve hayata karşı duruşları geldi. Bu sözü o zaman hemen kucakladım. Hayata, insanlara bakış, seviş, sarılış ya da uzak duruş, kabullenmeyiş vs. bütün hepsi tek tek aklımdan geçti. Gerçekten de yaşamlarımızdaki davranışlarımız ve duruşumuzla içimizi dışımıza yansıtmıyor muyuz? Uyuşturucuya bağımlı olmak, insanın içindeki acılara yenik düşmesi değil mi? İçin dışa yansıması bu olmuyor mu? Kimi acı çekse de susup çekmiyormuş gibi davranabiliyorken güçlü duruyor, diğeri bu acıyı tüm hücrelerinde yaşayarak kendini acıya teslim ediyor. Bu da zayıflık oluyor. İşte bu teslimiyetle kötü alışkanlıklara da kapı aralanmış oluyor. Bu baş edemeyişte çare içki ya da uyuşturucu, sanki kurtarıcı gibi göz kırpıp hayatına girerken insana anlık rahatlama, ardından ömür boyu esareti getiriyor. Çare olarak gördüğü madde, onu çaresizliğin içine atıyor. Zayıflığın dibi gördüğü bir anda hayatını maddenin ellerine teslim etmek, ne bedbaht bir kaderdir… İsyanla başlayıp sessiz feryatlar içinde kaybolan, yok olan yaşanmamış gencecik hayatlar…


Sevgili okurum, sevdiğiniz gencin kullandığı madde sentetik, çok kolay ulaşabildikleri ucuz bir madde. Bir o kadar da vücutta tahribi yüksek. Halüsinasyonlar görmelerine sebep oluyor. O gördükleri halüsinasyonlarla ölüme dahi gidebiliyorlar, tabii bunun farkında değiller. Onlar denize girdiklerini sanıp balkondan aşağı atlayabiliyorlar. Bu maddelerden kurtuluş var mı? Çok zor olsa da iradenin gücü, insanın azmi, isteğiyle tabii var. Tedaviyi isteyerek başlaması büyük bir adım. Her tedavi aşaması kurtuluşa adım adım yaklaşmaktır. Bu adımlarla kurtulabiliyorlar. Neden her tedavi diyorum; kolayca kurtulamadıklarından. Her beynin özgürlüğünde, vücudun maddeden arınıp, etkisinden çıktığında gerçekleri daha çok görebiliyor. Kuvvetleniyor, ama sonradan hemen yeniden de başlayabiliyorlar. Bu tedavilerde şunu görüyor, öğreniyor: Kurtulabilirim. Başarabilirim.


Aile desteği çok çok önemli, ailesiz olmaz. Ailesinin hiç vazgeçmemesi gerekiyor. Vazgeçtikleri zaman oğulları ellerinden kayar gider. Sonu mutlaka acı, çirkin bir ölüm olur. Anne-babası onu sevdiklerini, ona güvendiklerini, maddeyi bırakacağına inandıklarını hissettirecekler ama hiç güvenmeyecekler. Çünkü çok yalan konuşuyorlar. Beyin maddenin emrinde, vücut da arzusunda olduğundan güvenmek yok! Hissettirmeden gözlemlenecek. Ailelerin çocuklarına kızma, küsme gibi lüksleri yok. Bu gencin bu duruma gelmesinde mutlaka payları vardır. Çocuklar tertemiz doğuyorlar, onları güçlü ya da güçsüz yapan, koruyamayan, hayatı anlatamayan, onlarla yeterince ilgilenmeyen, arkadaşlarını, gittiği yerleri sorgulamayan, hayatın güzelliklerini, sıkıntılarını paylaşmayan, vakit harcamayan kısaca bu noktaya gelmelerinde büyük emekleri olduğuna inandığım aileleridir. İstisnalar kaideyi bozmuyor. Bu konuda da yalnız madde tedavisi yetmez, bu durumlarda psikolojik destek de almaları gerekir. Aile, gencin iyi beslenmesini sağlayacak, bu da önemli. Anne bakımı, özeni şart. Zor ve uzun bir süreç, belki ömür boyu bu süreci yaşayacak. Onu kendi belirleyecek ama dediğim gibi isterse hayat özür dilemesini de bilir insandan. Yine kişi kendine sahip olup yönetebilirse hayatına yeni bir başlangıç yapabilir kefaretini ödedikten sonra. Kefaretle ne demek istiyorum; tedavi sürecini kastediyorum. Hayat bundan sonra özür diliyor. Bu da insanın suçsuz yere hapis yatması ve devletin sonra aa pardon siz suçsuzmuşsunuz diyerek özür dilemesi gibi olsa da kurtulmak, bunu başarabilmek muhteşem bir şey olmalı.


Bütün bu yazdıklarım, ne yazık ki yaşayacağınız durumlar. Madde bağımlısı biriyle beraber olmak hayatını bir bakıma feda etmek. Hep tetikte olmak, hep korkmak, endişe içinde yaşamak, bunlara dayanmak kolay mı? Sevgi, saygı, zamanla kaybolur, geriye bir acımak kalır size. Sizin için gerçekten de çok zor. Onu bıraktığınızda soluğu maddenin kollarında alacağını bilmek insanı bu ilişkiye tutuklu yapar. Her telefonu kapalı olduğunda, eve geç geldiğinde eliniz kalbinizde acı içinde yaşamak istemiyorsanız, size ne yazık ki üzülsem de ayrılın demek zorundayım sevgili okurum. Sevgiler…



***


Çözemediğiniz sorunlarınızı rumuzunuzla yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.

Yeşim'le Hayat Bilgisi her zaman sizin yanınızda!


Sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com


Twitter: @yesimtijen


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir O kadar isabetli yorumlar yapıyorsun ki çok tebrik ediyorum
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.