"Evlenince ailem ile yaşamayı kabul eder misin?"
Merhaba Yeşim Hanım,
Tesadüfen internette gezerken yazılarınıza ve o güzel tavsiyelerinize denk geldim. O heyecanla sayfanızdaki yazılarınızın neredeyse hepsini okudum. Onca kişilerin sorunlarına öyle güzel şeyler yazıp deva olmuşsunuz ki, sizden çok etkilendim. Tavsiyeleriniz sayesinde derdimin, arada kalmışlığımın biraz olsun üstesinden gelebileceğimi düşündüm.
5 yıllık bir ilişkim var ve çok mutluyuz. Ciddi de düşünüyoruz. Erkek arkadaşım ailesine o kadar düşkün ki bana her zaman 'hayırlı evlat olmak istiyorum' der. Anne ve babası benim anne - babamdan oldukça yaşlı. Bu yüzden erkek arkadaşım anne ve babasının evlendiğimizde bizimle birlikte yaşamaları gerektiğini ve benim bunu anlayışla karşılamamı bekliyor. Tabii ki saygı duyuyorum, başımın üzerinde yerleri var. Ben çok kalabalık bir ailede büyüdüm. Saygıyı, sevgiyi, aynı sofrada yemek yemeyi, birlikte paylaşmayı her şeyi gördüm, öğrendim. Bu durumları yadırgamam ama tereddüt ediyorum, yapabilir miyim? Bu kalabalık ailede büyüdüğüm sabrı, saygıyı sevdiğim adamın ailesine de gösterebilir miyim? Rahat olabilir miyim? Tereddüt etmemin bir diğer sebebi erkek arkadaşımla onun ailesinin yanında rahat olabilir miyim? Belki onların yanında bana sarılamayacak, ben evde rahat kıyafetlerle dolaşamayacağım. Ben de dedem ve babaannemle büyüdüm. Annem her zaman kıyafetine, oturmasına, kalkmasına, hizmetine dikkat ederdi. Annemin göstermiş olduğu bu sabrı ben gösterebilir miyim tereddüt içindeyim. Onun ailesini hiç tanımıyorum, tanışmadık. Ama ben de eşimle baş başa, yalnız, güzel bir şekilde, kasılmadan sadece ona nazımı geçirebileceğim şekilde yaşamak istiyorum. Arkadaşlarım, çevrem olsun çoğu kişi bu durumu yadırgıyor. 'Sakın kabul etme, yaşama, kirada kal ama yaşama, hata edersin, pişman olursun' diyorlar. Bir tarafta da sevdiğim insan var. Onu kırmamak ve bu konuda onu üzmek istemiyorum. Biliyorum ailesi onun için değerli ama bir tarafta da benim kafa karışıklığım var. Bu konuda gerçekten tavsiyelerinize, her kelimenize çok ihtiyacım var.
Yeşim Tijen'in cevabı:
Bugün bütün iyi kalpliliğim üzerimde
Cümle düşmanlarımı affettim
Yediğim meyvelerden
Kokladığım çiçeklerden af diliyorum
Dağdan topraktan taştan
Evlattan akrabadan arkadaştan
Yağan yağmurdan doğan güneşten
Denizlerden göklerden af diliyorum
- Ümit Yaşar Oğuzcan
Bugün için bu ruh halindeymiş. İnsan her zaman bu iyi niyetle dolu olmuyor. Gün oluyor sevgi dolu, gün oluyor sinir küpü olabiliyor. Kendi ruhsal dünyasında, etrafındakilerle olan iletişiminde bir takım huzursuzluklar yaşayabiliyor. Ağaçların, çiçeklerin, kuşların, güzelliğini, denizin maviliğini göremeyebiliyor. Bakın şairimiz de özür diliyor. Hangimiz bu güzelliklere özür dileyen gözlerle, yani onları gerçekten görerek bakmadık? Çünkü o zaman keyfimiz yerindeydi. Bu durum etrafımızdaki insanlar için de geçerli; akrabalara, eşinize, annenizin bile samimiyetine kuşkuyla baktığınız olmadı mı? Bu karmaşık ruh halleriyle kendinde denge kurmaya, yol bulmaya çalışırken bir de yeni anne ve baba edinmiş bir gelinin aynı evin içinde yaşamış olduğunu düşünün. Nasıl geçer sizden habersiz o güzelim evliliğiniz?
Sevgili okurum, anlattığınız bu hikayede kendinize biçmeye çalıştığınız rol yıllarca denendi ve bu rolün kayınvalidelere kaynana, gelinlere de kötü gelin olmaktan başka bir getirisi olmadı ki ayrı eve çıkmak diye bir şekil geliştirildi. Kolay bir birliktelik olsaydı kimse bu birliktelikten kaçmaz, kayınvalideler kaynana değil de annecim olmaz mıydı? Ama olamadılar. Birbirlerine battılar. İki ayrı şekilde yetişmiş kuşak... Aslında yan yana gözükmeye çalışsalar da karşı karşıya geliyor beklentiler, hayata bakış her şey apayrı. Burada birleştikleri tek şey ne olur derseniz; ne yazık ki hiçbir şey diyeceğim. Birbirlerini sevmediklerinden asla değil ama farklı kuşaklar olduklarından kayınvalide kendi bildiklerini, istediklerini hayata geçirmeye çalışırken, gelin gençliğinden hayata olan yeni bakışıyla farklı bir tarzda olacaktır. Ne kadar gelinini sevse bile gelinin oğluna ufacık bir itirazı, oğlunun bir şeyini eksik bırakması; gelinin de kayınvalidenin bunu böyle yapma, bu bu şekilde yapılır demesi birbirlerine batmaya başlaması için bir kıvılcım olacaktır. Sonrası malum her davranış, her bakış, her söz bir iğne görevini görecektir. Bunun ötesi de sessizlik, içe çekilme, uzaklaşma, huzursuzluk, çatışma olmayacak mıdır? Ne kadar iki tarafta birbirine karşı iyi niyetle yaklaşırsa yaklaşsın bir şeylerden rahatsız olacaklardır. Kayınvalide bazı şeyleri saygısızlık, seviyesizlik, terbiyesizlik olarak görecek; gelin çok bilmiş, geri kafalı olarak kayınvalidesini görecektir. Siz de ne kadar evlenmek istediğiniz erkek arkadaşınızı mutlu etmek için bu durumu kabul etseniz de kalabalık aileye ailenizden alışmış olsanız da yaşamak apayrı olacak. Aşırı fedakar davranmanız gerekecek, kendinizden vereceksiniz, için için sinirleneceksiniz. Mutluymuş gibi hep bir rol yapmak zorunda kalacak, gerçek anlamda mutlu olmayacaksınız. Çünkü özgür olmayacaksınız. Bu hal, enerjinizi sizden çalacak, isteksizleşeceksiniz. Bir şeyleri düşünüp hayal etmek kolaydır. Hayallerde her şey yapılabilir. Yaşayıp düşündüklerini uygulamaksa zordur, sıkıntı burada. Hayal ile gerçek hiç aynı olabilir mi? Çok nadir... Annenizin çağıyla karıştırmayın, o zamanın kadınları bugünün kadınlarından birçok yönden özellikle de yetiştirilme bakımından farklı olsa da bu durumu aşmak için mücadele veren nesil onlar değil mi? Bir evlilikte, evinizde rahat rahat hareket edemedikten sonra o evlilik mutlu bir evlilik olabilir mi? Her şeyin yatak odasıyla sınırlandığı, her söylemek istediğiniz özel bir şey için yatak odasına çekilmenin beklendiği bir evlilik kulağınıza nasıl geliyor? Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Sıkıldınız, şimdiden bunaldınız değil mi? Sonradan offf dememek, ah benim akılsız kafam dememek için şimdi hayır demelisiniz. Biliyorum sevgili okurum birini çok sevince hayır demek zordur ama onun da sizin de mutluluğunuz, daha huzurlu bir yaşam kurabilmeniz için hayır da ısrarcı olmalısınız. Bir çözüm olarak yakınlarında bir ev tutup anne, babasıyla ilgilenebilirsiniz. Bu da güzel ve daha kolay bir çözümdür. Karar tabii ki sizin sevgili okurum, ama bu durumu asla hafife almamanızı öneririm.
Sevgiyle kalın benim sevgili okurlarım...
YORUMLAR