Ufacık bir kıvılcım hayata beni döndürür
Merhaba Yeşim hanım,
Kendim için çözüm ararken sizin yazınıza rastladım, umarım bana da yardımcı olursunuz. Her şeye olumlu bakan, hiçbir şeyi kafaya takmayan, kahkaha dolu, arkadaş canlısı, cebimde ne varsa bölüşmekten çekinmeyen, işini gücünü en iyi vicdanı rahat şekilde yapan biriydim. Aileme çok güvenirdim. Ama hepsi boşunaymış. Maddiyat, gerçekten duygulardan baskınmış. Parasızlık yüzünden yalnız kaldığımı, ailem dahil herkesin sırtını döndüğünü gördüm. Yıllarca alkol aldım, içime kapandım, çaresizliğin dibini gördüm. Yaşadığım şehri terkettim, yine çok güvendiğim birinin yanına gittim, o yanlış yaptı. Evlenmek istedim, görüştüğüm insanlar yanlış yaptı. "Hayatıma yenilik katayım, bir araba alıyım" dedim, ona da ailem razı gelmedi. Ee, tabii, bu durumlar insanda psikoloji falan bırakmıyor. Çıldıracak gibi oluyordum; çok öfkeli, hırçın biri oldum, çıktım. Hiçbir isteğimin gerçekleşmemesi beni resmen kahretti. Ve istediğim şeyler, olmayacak şeyler de değildi. Şimdi evlilikmiş, işmiş, arabaymış, hepsi çok uzak geliyor bana. Çok şükür çalışıyorum, borçlarımı ödüyorum, her ay düzenli başka da hiçbir şey yapamıyorum. 33 yaşındayım, hayata geç kaldığım, bir gerçek. Desteğim yok, gücüm yok, çok isteğim var fakat imkanlar kısıtlı. Her şey kısıtlı, özgür gibi görünen mahkumdan farkım yok.
Nasıl karamsarlıktan kurtulurum? Ufacık bir kıvılcım hayata döndürür insanı ama ben onu bile göremiyorum. Hangi dala yaslansam o dal kırıldı. Psikolojik tedavi gördüm; doktorun teşhisi, itibar kaybı. Alkolü bırakmamı söyledi, birkaç ilaç tedavisi... Tamam, hepsini yaptım, şimdi alkol de almıyorum ama bir yerlerden başlamak gerek. Ne yapmalıyım? Ya da yapacağım şeylerde tekrar olumsuzlukla karşılaşırsam daha kötü olurum. Korkuyorum açıkçası insanlardan, ailem dahil herkes acımasız geliyor artık bana. Ki bende de bitirdiler bu duyguyu, en çok da buna üzülüyorum. Hayatta daha kötü şeyler yaşayan insanlar da var tabii ki ama insanoğlu bencil. İşte, benim sorunum da bunlar ve hiç mutlu olamıyorum. Belki de etrafımdaki insanların benden uzaklaşma sebebi bu karamsarlığım, diye düşünüyorum. Her şeyi kabulleniyorum, bir süre "Eyvallah benim de hayatımın böyle böyle olması gerekiyormuş" diyorum ama çok kısa sürüyor. Sonra, "Neden?" demeler yeniden başlıyor zihnimde. Neden olumlu bir şey gitmiyor hayatımda?
Lütfen bana yardımcı olun Yeşim Hanım.
Yeşim Tijen'in cevabı:
Kıvılcım mı arıyorsunuz sevgili okurum? Etrafımızda, her yanımızda, yöremizde kıvılcım var. Görmekten niye kaçıyorsunuz? Siz o kıvılcımlardan ateş olmak istiyor musunuz, buna karar vereceksiniz. Yazdıklarınızla "Ben külüm" demişsiniz…
Bizi biz yapan, çektiğimiz acılar değil midir, sevgili okurum? O acılarla kendimize ulaşır, kendimizi ve dost bildiğimiz başkalarını tanıma fırsatını buluruz. Bizim büyümemizi, direnç kazanmamızı sağlayan, maalesef, biraz da dost bildiklerimizdir. Yaşadıklarınıza bir parça direnmiş, bir parça yenilmiş, içinizde acı oluşturmuşsunuz. İnsanlar yaşadıkları sıkıntılarla tabii ki acı oluştururlar. Bu acılar içinde kaybolmamak, direnmek gerekir. Acının nedeni cehalet, şiddetli arzu ve öfkedir. Siz de içinizdeki acıdan sebep öfkelisiniz. Şiddetli bir arzu içindesiniz. Bir de cehaletiniz var ki buradaki cehaleti ben "hayatı bilmemek" olarak adlandırmak istiyorum. Bu üç duygudan da kurtulmak zorundasınız. Aklınıza ihtiyacınız var. Aklın devre dışı kalmaması lazım, duygularla yaşadıklarınıza bakarsanız hiçbir şeyi düzeltemezsiniz. Aklınız size “Biraz esnek ol, kendine karşı hoşgörülü, sabırlı ol, bu kadar kasma, daha kaç yaşındasın? 33 yaşında gencecik adamsın. Neye geç kalmış olabilirsin? Önünde uzanan koca bir ömür var. O nedenle sızlanmayı bırak, bir an önce toparlan" diyecek. Duygularınızsa sizi yerden yere vuracak, “Vah vah zavallı, kimse seni sevmiyor, artık hiçbir şeyin de kalmadı, sen zavallı bir adamsın artık, yazık sana.”
Hangisine inanıyorsunuz? Siz hangisisiniz? Siz gerçekten kendinizi zavallı mı buluyorsunuz? Yazdıklarınızla zavallı bulduğunuzu görüyorum. 33 yaşında taşı sıksanız suyu çıkaracağınız bu yaşta kendini zavallı bulmak akıl işi mi? Korkakların, cesaretsizlerin işi. Ben sizin korkak, cesaretsiz bir adam olduğunuza inanmıyorum. Yaşadıklarınız sizi bunaltmış, biraz kafanız karışmış ama eminim o taşı bulacak, suyunu sıkıp çıkaracaksınız. Kendinizi yeniden yaratacak olan sadece sizsiniz, ne aileniz ne arkadaşlarınız ne de bir kadın. Evet, hayatımızdaki insanlar önemlidir ama başarı, insanın kendisine aittir. Başarısızlığın sadece kendisine ait olduğu gibi...
Yaşadıklarımıza bakışımızla hayatımızı şekillendiririz. Kendinize, yaşadıklarınıza esnek bir zihinle bakmalısınız. Esnek bir zihin, sorunlarımıza farklı açılardan bakmamıza yardımcı olur. Esnek bir zihin yapısı geliştirmedikçe dünya ile ilişkimizi korku ve umutsuzluk belirler. Bu yüzden, esnek bir zihin yaklaşımına sahip olmak, yaşamın anahtarlarından birine sahip olmak demektir. Siz bu anahtara sahip değilsiniz, sevgili okurum. Ümitsizsiniz. "Hiçbir şeye sahip değilim, artık kimse tarafından sevilmiyorum, ailem bile beni sevmiyor" diye düşünen birinin, yaşamın anahtarına sahip olduğunu düşünemem. Anahtarsız da hiçbir kapı açılmaz, hep dışarda kalırsınız. Şimdi olduğu gibi. Siz kendinizin de dışındasınız. Esnek bir zihinle insan, varsa, hataları, kendisini, başkalarını affeder. Affetmek insanın yolunu açar. Siz geçmişle uğraşmaya devam ediyorsunuz, inatla geçmişten bugüne gelemiyorsunuz oysa yaşamınız bugünde varlık gösterdiğinizde anlamını bulacak. Siz o eski, har vurup harman savuran adam olmamalısınız. Evet, para harcanmak içindir ama para daha çok, güvencedir. Geleceğinizin öngörüsü içinde yaşamalısınız. Öngörüsüzlüğe devam ediyorsunuz siz. Hala borç öderken araba almak istiyorsunuz, buna kızan ailenizi düşman olarak görüyorsunuz. Öğrenmeniz gereken çok şey var, eski günlerdeki gibi davranmaya devam edemezsiniz. Sorumluluklarınıza sahip çıkmalısınız. Borçlarınızı bitirdiğinizde rahatça arabanızı alırsınız, biraz sabırlı olmalısınız.
"Özgür değilim" demişsiniz. Özgürlük sizce nedir? Özgürlük para harcamaksa kimse yeterince özgür değildir. Maddi gücüyle ve aklıyla sınırlanmıştır. Doktorunuz, sorununuza "itibar kaybı" demiş. Siz, esas, sorumsuz davranmaya devam ederseniz itibar kaybedersiniz. Nice parası olmayan ama itibarlı insanlar olduğunu biliyorum. Herkes çok paralı mı diye itibar görüyor? Çalışmasını, kazanmasını bilen, kendinden vazgeçmeyen her erkek değerli ve itibarlıdır. Bu tarz düşünenler, hayatı hiç bilmeyen, ergence düşünenlerdir.
Her şey, zihninizdeki düşünceleri olumlu düşüncelere çevirmeye başladığınızda düzelecek sevgili okurum. Geçmişi de geçmişte bırakacaksınız, o sizden bir şeyler almış olabilir, siz de ondan bir şey aldınız. Ders aldınız, bu ders bir kenarda dursun. Yolunuza, kendinize inanarak, kendinizden ümit ederek devam etmelisiniz. Bakın, nasıl değişmeye başlayacak her şey. Tabii ki birden hayatınıza bir sihirli el dokunmayacak. Yavaş yavaş, siz her şeye dokunacaksınız. Bütün sihir, insanın kendisinde, hayata bakışında, azminde, sabrında, hoşgörüsündedir.
Haydi sevgili genç okurum! Hayat, genç bir adamın yaşamdaki olumsuzluklarından çıkıp, kendisine inanıp mücadeleye devam etmesini bekliyor. Tabii yaşam koçunuz olarak ben de bekliyorum, haydi ama ne duruyorsunuz?
Sevgiler benim sevgili okurlarım…
YORUMLAR