İlk aşk unutulur mu?
Merhabalar Yeşim hanım,
Öncelikle şunu söylemek isterim, sizi çok başarılı buluyorum ve takdir ediyorum. Benim beynimi kemiren, içim içimi yiyen, kendi kendime sorduğum ve cevaplayamadığım, çözemediğim şeyler var... İlk aşk unutulur mu? Onunla tanıştığımda yıl 2014'tü. Her şeyiilk onda öğrendim; güvenmeyi, sevmeyi, aşık olmayı, sabırlı olmayı, zorluklarla baş etmeyi, karakterli olmayı...
Yaşıt olmamıza rağmen o benden hep olgundu ve kendisini öyle yetiştirmişti. 4.5 yıllık ilişkim vardı, 3 ay önce ayrıldık ve ayrılmamız benim suçum. Onu bir başkasıyla aldattım ama emin olun ki size yemin ederim ki aldatma kısa sürdü, 1 ay falan. Aslında aldatma amacım o karşıdaki kızı kullanmak, ondan faydalanmaktı ve öyle de oldu. Ondan başka kimseye duygusal bir şey hissetmedim ve o bunu öğrendi her şey bitti. Pişman oldum mu, tabii ki oldum hem de çok... Ama giden zaman onu getirmiyordu. Onsuz yaşayamam, nefes alamam dediğim her gün nerdeyse gördüğüm, sesini duyduğum hayatımı paylaştığım, kendimi ona adadığım insanın şimdi ne sesini duyup, ne görüşüp, ne de konuşabiliyorum. 4.5 yıldır çok ayrılıp barıştık, bu defa kesin ayrıldık ve bir sessizlik, karanlık çöktü bedenim ağırlaştı. Sanki tekrar barışacakmışız gibi ama içimde hiçbir umut kalmadı. O asla 'seni özledim' diye mesaj atacak biri değil ve biliyorum kesinlikle gururunu çiğnemez. Ben atsam da barışmaz, geri dönmez bana. Onu özlüyorum ama ağlamak da gelmiyor içimden. Dingilleşiyorum, anlam veremiyorum, inanamıyorum onun hala hayatımda olmadığına. Rüyada gibiydim çok garip geliyor bana.
Ayrıldıktan sonra kendimi tanıyamaz oldum. Adeta kendimi kilitledim, hayatımda yapmadığım şeyleri yapmaya başladım kızlara. Aslında amacım hiçbir kızın duygularıyla oynamak değildi ama onlar basitleştirdiler her şeyi. Ayrıldıktan 1 hafta sonra sosyal medyada bir kızla tanıştım. Kızla aynı şehirde yaşıyorduk. Oturduk, sohbet ettik. Kız çok basit geliyordu gözüme evet güzeldi ama basitti. Ertesi gün eve davet ettim, geldi. Sonra olanlar oldu tabii. Kızın ilk birlikteliğiydi ve bundan pişman olmadığını söyledi. Ben sonra ondan ayrıldım ve başka biriyle tanıştım. Gün içerisinde 2-3 kızla aynı anda konuşmaya başladım. Kızlar gözüme çok basit geliyordu hepsi öyle miydi gerçekten? Buluşmak istediğimde kabul eden, telefon numarasını veren, sarılmaya izin veren, eve gelen... Bazı şeylere ulaşmak çok basit olmuş... Acaba ben 4.5 yıl mükemmel bir ilişki yaşadım o yüzden mi böyle geliyordu bana? Yeşim hanım soruyorum size, burada benim hatalarım var mı? Karşımdaki kızların da hatası olmadı mı? Her şey neden böyle peki? O kızlar bana kendisini bana aşık etmesini de, karakterli, namuslu olmasını, eve gelmemesini de bilirdi...
2-3 gün sonra sevdiklerini söylüyorlar nasıl bir şey bu ben anlamadım. Böyle konularda suç hep erkeklerde aranır. Siz bilgin insansınız ne olur söyleyin. İçlerinde 1 ayda beni seven de oldu, belki iyi insanların kalbini kırdım, üzdüm, duygularıyla oynadım ama içlerinden bir tanesine de bir şey hissetmek istedim biliyor musunuz? Onları hep o sebeple tanımak istedim. Onlarla tanışırken hep şifre, ipucu verdim eğer o dediklerimi anlasaydılar şayet ben aşık olup tekrar sevmek isterdim. Ben 'Zoru severim, basitliği değil. Karakter önemli' dedim. Daha buna benzer bir sürü şey söyledim ama anlamadı kimse. Diğer sevgilim ile kıyaslayınca, sevemiyorum, aşık olamıyorum. Ben aşık olmak, sevmek istiyorum. Bunlar hayattaki en güzel şeyler ama aşık olunacak insan yok. Anlıyor musunuz? İnsanlar çıldırmış herkes saçmalamaya başlamış. Size de soruyorum önceden neden böyle değildi? Ben ilk sevgilim ile çıkarken ona tam 3 yıl dokunamadım, sarılamadım. 2 hafta 3 hafta sonra verdi telefon numarasını, ben onunla bazı şeyleri savaşmayı, pes etmemeyi sevdim. Uğraştığımda doğacak olumlu olacak şeyleri sevdim ama yok ben sevip aşık olamıyorum kimseye karşı bir şey hissediyorum. Lütfen bana yardımcı olun, size çok minnettarım…
Yeşim Tijen'in cevabı:
Güller vurulur bazen
Yokluğuna bülbülün
Güller vurulur bazen
Yalan sevdalar için
Vurulur güller
Taze baharlar için
Solar düşer ellerden
Sadece bir heves için
- Hasan Karataş
Yaşadıklarınızın adı “HEVES”. Sadece bir heves için yok ettiğiniz bir sevginin mezarı başında şimdi oturmuş içinizden ağlıyorsunuz. İçinizden de olsa ağlayın, rahatlarsınız. Sizi hatırlıyorum sevgili okurum o genç kızın sizin için ne kadar değerli olduğunu da gayet iyi hatırlıyorum. Yazdıklarınızı okuyunca sevgilinizle kazandığınız her şeyi yitirmiş olduğunuzu gördüm üzülerek bir serseri gibi davranmışsınız diyeceğim. Size hiç yakışmamış. Sevmek bu mu? Seven adam bu kadar çabuk mu sevdiğinden vazgeçer, hatalarının üzerine hatalar ekler sorarım size? Benim bildiğim sevgi tanımına uymayan davranışlar bunlar. Haklısınız günümüzde kadın değişti, erkek değişti bugünde birçok kadın erkek şıpsevdi halinde. Çok fazla iç içe olduklarından, iletişim kolaylığından sevgi, sadakatini yitirdi sadakatsiz sevgi adında bir şeyler yaşanıyor o da bir şeye benzemiyor. Tek açıklaması var cinsellik için artık her şey yapılabilir halde. Birçok kadın ve erkek cinselliğin peşinde yaşına başına bakmadan açık kapalı demeden küçükten yaşlıya her yaşta konu bu olmuş. Nasıl yatağa atarım siz bu durumu görüp kınarken sevgilinizden ayrılınca acınızı bile yaşamaktan kaçmışsınız. Bir korkak gibi davranmış, dağıtmışsınız. Bu kadar sevdiğiniz birini aldattığınız yetmemiş gibi ayrılığınızın ardından defalarca onu aldatmışsınız. Halbuki insan daima elinden gelenin fazlasını yapmalı ki sonra keşkelerle yüz yüze gelmesin. Sevgisini yeniden kazanmak için neden savaşmadınız? Gerekirse kapılarında yatmalı, önüne çıkıp pişmanlığınızı defalarca anlatmalıydınız. Öyle ne kolay vazgeçmişsiniz. Beni af etmez. Herkes ikinci şansı hak eder. Hiç beklememişsiniz, sabırla acınızı içinizde yaşamak yerine başka kollarda kendinizi avutmuşsunuz. Bu davranışlarınızla ona ebediyen güle güle dediğinizi biliyorsunuz. Oysa yaşanan büyük sevgiler için hep bir ümit vardı sevgili okurum. Bir kere aldatmış olmanız af edilebilirdi. Yaşanan büyük sevda uğruna, geçen zaman ve bu uğurda gösterilen çaba birçok şeyin af edilmesine yardımcı olurdu. Sevgiliye duyulan hasretle hatalar unutulabilirdi ama siz ona ben aslında bak buydum dercesine yeni bir profil çizmişsiniz. Ayrılıklar yaşandığında hemen tamamen kopulmaz gizli gizli takipler edilir ona ait her şeye kulaklar kabartılır, kişiler hep tetiktedir her an her şey olabileceklere gebeyken beni artık af etmez düşüncesine inanmayı tercih ettiniz. Beklemediniz. Bu kadar mı cinselliğe ve karşı cinse susamıştınız? Ayrılığın acısını yaşamak yerine, ayrılığı başkalarıyla kutlamışsınız. Ben bu kadar değerli bir genç kıza ayrılığın ardında da olsa yaptıklarınızı, bahsettiğiniz büyük aşka ve size yakıştıramadım. Kızları suçluyorsunuz. Evet zamane kızlarımız dünden çok farklı ama onlar zamanla yine bir değişim geçirecekler. Hayata karşı tecrübesiz, duyguları rahatça yaşamayı tercih eden ve buna da ailelerce izin verilen bu yeni nesil genç kızlarımız birçok şeyi öğrenecek, anlayacak, olgunlaşacaklar. Birçoğu dün yaptıklarının tam tersine hayatını akıllıca yaşayacaklar. Bugün duygularının hormonlarının etkisinde hayatlarını yaşarken yarın kadın olmanın sorumluluğunu taşıyacaklar ama tabii dünde ki kadınlardan farklı olacakları da kesin. Siz nasıl sevgi, ilgi arayışındaysanız onlar da bir çeşit sevgi, ilgi arayışının içinde. Kendilerini karşı cinsi tanıyıp anlayacak ve başkalaşacaklar. Kızların değişimiyle onları suçlarken siz dündeki erkekler gibi misiniz? Hanginiz o eski erkekler kadar sadık ve dürüst, kaçınız o eski adamlar kadar beyefendi, utanmasını bilen adamlarsınız? Hiç girmeyelim bu konulara… Ve bu kadar kızların bozulduğundan bahseden siz o kınadığınız kızlardan daha masum olduğunuzu söyleyebilir misiniz, söyleyemezsiniz. Masumiyeti, eski Türkiye’de arayacağız özlediğimizde o geçmiş yılları anarak buruk bir mutluluğu, özlem içinde yaşayacağız.
Kendinize, sevgilinizle beraberken kattıklarınızı sanki ödünç almış gibi hepsini tek tek geri vermeye başlamışsınız. Aksine onlarla beraber hayat yolunda yürümeli kendinizi uzaktan da olsa ona göstermeliydiniz. İster beraber olun, ister bir daha olmayın kazanımlarınıza sahip çıkmalıydınız. Siz o hayatınızdan çıkar çıkmaz hepsini etrafa saçmışsınız. Bir an önce kazanımlarınıza tekrardan tutunarak hayatınıza devam etmelisiniz. Onun size olan emeği sizin kendinize olan emeğiniz boşa gitmemeli. O yüzden size aklınızı geri getirin diyeceğim sevgili oğlum. Akıl duyguları uysallaştırır, duyguları dizginler. Doğru düşünebilmesini sağlar. Bir düşünsenize aklınızla hareket etseniz kazanacağınız bir durumu aleyhinize çevirir miydiniz? Olanlar olmuş ama şimdi kaldığınız yerden aklınızla hareket etmeye başlamalısınız sanki o varmışta sizi dürtüyormuş gibi erdemli bir genç olmaya devam etmelisiniz.
Acıdan geçmeden hayatlar yaşanmıyor. İlla bir şekilde acılar çekiliyor ve insan bunlarla olgunlaşıyor. Doğruları, yanlışları öğreniyor ve sonra kendini yaşadıklarıyla şekillendiriyor. Tıpkı bir taşa şekil verir gibi. Kimi yamuk yumuk her şey mübah diye yaşayan biri oluyor, kimi güzel bir eser çıkarıyor hayranlıkla bakıyorsunuz ne muhteşem bir insan diyorsunuz. Herkes kendi anladığınca kalbince aklınca hayatta şekilleniyor. Kaderi hep suçlasak da kendimize şekli veren bizleriz. Şimdi siz kendinize nasıl şekil vereceğinize karar vereceksiniz yamuk yumuk bir birimi olmak istiyorsunuz hani o kızları kandıran, yatağa atan biri mi olmak istiyorsunuz yoksa bir beyefendi, sözüne güvenilen, kendisine saygı duyulan, buna karar vereceksiniz. Yamuk yumuk olursanız çevrenizdeki genç kızlarda farklı olmaz, siz düzgün olursanız çevrenizde yabani otlar bitmez düzgün insanların olduğunu da görürsünüz hayata bu kadar olumsuz bakmazsınız. Her çözüm insanın kendindedir sevgili okurum.
Bu yaptıklarınız acıdan biliyorum pişmansınız kendinize kızıyorsunuz. Size ağlayın, utanmayın diyeceğim. Gözyaşlarınız içinize akmasın dökün onları dışarı. Gözyaşları yalnız kadınlar için değildir erkeğe de yakışır. Ne kadar kaçmak isteseniz de o acı insanı her yerde bulacaktır o zaman kaçmak yerine acıyı yaşamak kabullenmek gerekir. Hayatta her şeyin olduğunu insan yaşamın hengamesi getirisi götürüsü içinde unutup mayiller yaşayabiliyor. Oysa ayrılık ve ölüm gibi acılar sinsi bir bekleyişle yanı başımızda. İrade denen duyguysa, insana ağır bir yük olmaya başladı. Bu kadar cezbedici dünyevi yaşamda irade hamallık oldu çıktı. Yaşamın bizlere sunduklarına karşı gevşeyen bir toplum olduğumuzu görmek insanı inanın üzüyor. İlk aşk unutulur mu diye sormuşsunuz. Ah o ilk aşklar… Genellikle sonraları tebessümle hatırlanır şimdiki gibi acıyla değil evet dilerim onu unutturacak biri bir gün karşınıza çıkar. Niye çıkmasın daha kaç yaşındasınız sevgili okurum? El elden üstündür. Siz daha ne yaşadınız ki daha çok sevecek, sevileceksiniz. Belki onu sevdiğiniz gibi acemi korkak değil daha ustaca seveceksiniz. Çünkü yaşadıkça öğreniyorsunuz. Erkek oluyorsunuz umarım sadece erkek olmaz o erkeğin içine adamlığı da eklersiniz. Sizin düzgün genç kızlara ihtiyacınız olduğu gibi genç kızlarımızın da adam gibi adam olan erkeklere ihtiyacı olduğunu unutmayalım değil mi? Beraberlikler kişilere bir şeyler katmalı, tıpkı sevgilinizin size kattıkları gibi. Bunu da hiç unutmayın olur mu sevgili okurum? Benimle ilgili güzel düşünceleriniz için yürekten teşekkür ederim sizlere bir faydam oluyorsa benden mutlusu yok yazılarımı çok severek yazıyorum. Sağ olun ve size hadi yeniden dimdik olmaya var mısınız sevgili oğlum diyorum. Onun size kattıklarıyla yolunuza azimle, iradeyle devam etmeye varsınız. Sizi biliyorum kazandıklarınızı kaybetmeyeceksiniz hayat kaybettiklerimize rağmen devam ediyorsa bizde her şeyi ardımızda bırakıp yaşamalıyız değil mi sevgili oğlum ve şunu da ilave etmeliyim ne güzel birini böyle sevgiyle takdirle anabilmek ve umarım iyi ve mutludur diye düşünmek.
Sevgiler benim sevgili okurlarım…
YORUMLAR