Altı yıllık sevgilimle ayrıldık
Yeşim Hanım merhaba,
HaberTürk’de bir yazınızı gördüm tesadüfen. İlişkiler hakkında tavsiye veriyordunuz. Kimseye anlatamadığım, anlatmadığım bir derdim var. Öyle çaresiz ve mutsuzum ki bir kabusun içindeyim ve canım öyle yanıyor ki. Nasıl davranmam gerektiğini bile bilmiyorum. 22 yaşındayım ve eşcinselim. 6 yıldır birlikte aynı evde yaşadığım bir birlikteliğim oldu. 1 ay önce de bitti. 16 yaşımda evi terk etmiştim, yadırgar mısınız bilmem ama aşık oldum. Her günümüz birlikte geçti. İyi kötü 6 yıl beraberdik. Hala öyle seviyorum ki... Kısacası benden birden ayrılmak istedi. Hayatına bir kadın girdiğini düşünüyorum. Gerekçe olarak, kendini eşcinsel hissetmediğini ama beni çok sevdiğini, duygusu olmadığını söyledi. Şimdi ben bu yalanı 6 yıl neden yaşadım? Ve benim her şeyimdi. Kolayca nasıl atılıyorum... Onu başkasıyla düşündükçe içim çok yanıyor. İntihar etmeyi düşünüyorum ama “Acaba düzelir mi?” umuduyla bekliyorum. Ama çok net olarak bitti. Hem beni aldattı, eminim ve devam edecek, eskisi gibi olmayacak. Canım öyle sıkkın ki yaşamak istemiyorum. Ne yapayım ben? Dünyam başıma yıkıldı. Kafanızı şişirdim, üzgünüm. Çok çaresizim sadece.
Yeşim Tijen’in cevabı:
“Bir kapı kapandığında bir diğeri açılır ama kapanan kapıya o kadar uzun süre pişman ve küskün bakarız ki bizim için açılan o kapıyı göremeyiz” demiş biri. Doğru, değil mi? İnsan aklen ve kalben acı içinde olunca gözü ne görüyor? Hiçbir şey ama ben sizin için daha iyi güzel şeylerin olacağını buradan görebiliyorum. Benim yaşımdan sizin yaşlarınıza bakınca 22 yaş çok genç ve tecrübesiz yaş diye düşünüyorum. Kafanızda deli sorular, terk edilmenin acısı, dinmeyen gözyaşları, ufff, gerçekten bugün için ayrılık acısı zor ama yarınlarda hep ümit var. Neden gitti? Beni seviyordu, artık sevmiyor mu? “Eşcinsel değilim” dedi, niye böyle dedi? Bir kadın için mi gitti? Kimin için giderse gitsin, sevgili okurum. Kadın ya da erkek kimin için giderse gitsin, mühim olan bu olmamalı. Biliyorum, bu sorular sizi delirtiyor ama bugün için yapacak bir şey yok. Bazen ilişkiler yaşanır ve biter, oraya kadardır.
İlerde birçok sorunuzun cevabını yaşamın içinde bulacaksınız. Bugün “Neden, niçin gitti”lere değil de “Nasıl toparlanırım, ayağa kalkarım”lara odaklanmalısınız. Çünkü canınız yanıyor, ayrılık acısına dayanmak zor, yaşamak zül geliyor, ölümü bile düşünüyorsanız bu psikolojiden çıkıp ayağa kalkma zamanı gelmiş demektir. 22 yaşındaki gençle ölümü bir arada hiç yakıştıramadım. Hayat, 16 yaşınızda tanıdığınız bu kişiden ibaret değil. Gözünüzü açtınız, onu gördünüz. Şimdi gözünüzü açtığınızda her şeye, herkese farklı bir gözle bakacaksınız. Hayatın güzel olduğunu, yaşamanın ne kadar keyifli olduğunu keşfedeceksiniz. Bir bakacaksınız, siz o eski siz değilsiniz. Sonra ne diyeceksiniz, onu da söyleyeyim: “Ya, ne işim vardı benim onunla?”
“Hayata yeniden uyanacaksınız” dedim ya, size sevgili okurum... Kendinize, başkalarına, yaşama yeni bir bakış açısıyla bakınca o acemi 16 yaşındaki çocuğun bakışıyla görmeyeceksiniz. 22 yaşının, 16 yaşından daha büyük olan olgunluğuyla, umudu, hayalleriyle baktıklarınızı daha bir farklı göreceksiniz. Hemen kapılmamayı, her hissettiğiniz duygunun ardından gitmemeniz gerektiğini biliyor olacaksınız. Ayağınızı yere sağlam basacağınızdan, kimse için bir daha ailenizi terk etmeyeceksiniz. Hayata karşı kendinizi daha iyi hazırlamanız gerektiğinin farkında olup bu konuda daha fazla gayret içinde olacaksınız. Eğitim hayatının şart olduğunu, eğitimsiz hayatın berbat olduğunun geç de olsa bileceksiniz. Bütün bunları siz fark edecek ve yaşamınızda tek tek uygulamaya geçeceksiniz, sevgili genç okurum.
Kırık kanatlarınıza rağmen yapacaksınız çünkü bu sizin kendinize, ailenize borcunuz. Kimse için aile terk edilmez, kimse için eğitimden vazgeçilmez. İnsanın kendisine borcudur kendini ortaya çıkartmak. O nedenle, sizin bugün yaşadığınız ayrılıktan dolayı kanadınız kırık olabilir. Kırık kanatlarınıza değil, ayaklarınıza odaklanmalısınız. Ayaklarınıza odaklanırsanız kalkar, yeniden yürürsünüz. Kırık kanatlarınıza odaklanırsanız, oturduğunuz yerde kanatlarınızın acısını çekersiniz. İlişkiler yaşanır ve biter, günümüzde bu şekilde. Siz elinizden geleni yaptıysanız, yine de olmuyorsa bunun sorumluluğunu o kişi taşıyacak. Tabii ki acı çekeceksiniz, acısız hangi yara iyileşmiş? Ama şunu yapabilirsiniz, acısını hafifletebilirsiniz. Yaralar açık kalırsa zor iyileşir, o yaraya merhem süreceksiniz; merhem ne? Arkadaş, eş, dost, bilhassa neşeli arkadaşlar… Beraberce hayatı makaraya alacağınız arkadaşlarınızla vakit geçirin, neşeli müzikler dinleyin, acılı şarkılardan uzak durun. Sizin yüreğinize neşe lazım, komedi içerikli filmler izleyin, deniz kenarında yürüyüşler yapın. Zihninizin üzerinde hakimiyet kurarak aklınıza geldiğinde onu kovup başka düşüncelere yönelerek sonunda onu yüreğinizden çıkaracaksınız. Tabii ki bir anda değil, her gün bir parça sizden daha öteye göndereceksiniz.
Hemen bir başka ilişkiye de yönelmeyin, biraz kendi kendinizle kalmalısınız, bu sizin için gerekli. 16 yaşınızdan bu yana yaptıklarınızın, yapmadıklarınızın, yapmanız gerekenlerin muhasebesinin yapılması gerektiğini düşünüyorum ve orada bir anne var, biliyorum, evladına hasret kalmış olmalı, ona daha çok vakit ayırmalısınız diyorum.
Çok işiniz var, çok sevgiler...
YORUMLAR