"Kocamsız yaşamayı hayal edemiyordum..."
Merhabalar Yeşim Hanım, ben 10 yıl önce hiç evlenmek istemediğim bir zamanda, eğitimimi bile tamamlamamışken aile ve çevre baskısıyla beni isteyenler arasında en iyisi olduğunu düşündüğüm birisiyle evlendim. Evlendiğimizde işi yoktu ve ben annem babamdan uzaktaydım. Cahil cesareti idi benimki. İşi yoktu lakin birisi ona söz vermişti, üstelik işe gireceğinden emindi. İnandım. Sonrasında 15 ay babasının parasıyla geçindik ve ben zengin sayılabilecek bir ailenin kızıydım. Bunları sorun etmedim, evlilik iyi günde ve kötü günde idi. Ancak yaptığım fedakârlığın biraz farkında olmasını istedim. Onun yerine benden uzak olan aileme söylediği sözler, evlendikten sonra ortaya çıkan yalanlar, en ufak bir şeyden çıkan anlaşmazlıklar ve en sonu fiziksel şiddet. Dayandım elbet. Annem “Çık, gel, o değişmez” dediğinde bile dayanabildiğim noktaya kadar dayanacağım dedim. İki kere hastanelik oldum. Birinde kalp ritmimde sıkıntı çıktı ikincisi de beni çocuğumla tehdit ettiği için panik atak geçirdim. Ama ben yine sabrettim. Hep daha iyiye gitmesini umut ettim. Ailesiyle birlikte yaşadık evliliğimin çoğunda. Tartışmalarımıza giren 3. kişiler her şeyi daha kötüye götürdü. Onlara göre de sorun hep bendim. Her şeye rağmen kocamsız yaşamayı hayal edemiyordum. Düzelecek bir gün diyordum. Sonra üstüne bir de aldatma eklendi. Yine affettim. Çünkü artık 2 çocuğum olmuştu ve onların yüzüne bakınca, onların benim yüzümden acı çekmesini istemiyordum. Başka şeylere odaklanayım dedim. Eğitimimi tamamladım. Üniversiteyi bitirdim, tabii bu konuda da çok destek olduğunu söyleyemeyeceğim. Ama şu an çalışıyorum çok şükür. Hayatımda ona daha az yer vermeye çalışıyorum. Diyeceksiniz ki sizin hatanız da vardır. Muhakkak vardır. Ama asıl mesele ne biliyor musunuz? Bana sevdiğini söyleyip bunları yapması, sonrasında da ilgisiz sevgisiz bırakması. “Konuşmadınız mı?” diyebilirsiniz. Defalarca konuştum. “Beni sevmiyorsan bunları çocuklarımıza yapmayalım” dedim. Kavgalarımızdan çocuklar bile korkuyor. Böyle boş bulunduğum bir gün netten biriyle konuştum. Evliyim dedim, o da evliydi ama söylediği birkaç söz ona bağlanmama yetti. Yanlış anlamayın güzelsin falan demedi. “Sana asla zarar vermem” dedi “Bana güvenmen için ne yapmalıyım?” dedi. İşte hayatımdaki koca boşluk. Bana sürekli zarar veren ve kendisine asla güvenmediğim kocam. Diyeceksiniz ki yaptığınız yanlış, elbet farkına vardım ve böylesine ahlaksızca olduğunu düşündüğüm bir davranışı sürdürmedim. O da bana hak verdi ve bitti. Ne olursa olsun kimse böyle bir şeyi hak etmiyor. Ama benim meselem o değil. Gerçekten tüm erkekler kötü mü? Boşansam mutlu olmak için şansım olur mu? Yoksa bir yazıda yazdığınız gibi ne olursa olsun evdeki elma şekeri ile her şeye rağmen susup devam mı edeyim? Teşekkürler şimdiden.
Yeşim Tijen’in cevabı:
Bir de kadınlar için çok konuşur derler. Oysa kadınlar hep susar. Yaşadıklarına, çektiklerine, umup da bulamadıklarına hep susar, susar, susar ama sonunda, yapacağını yapacağı noktaya geldiğinde, işte o zaman gerçekten konuşmaya başlar. Nasıl susuyorlar yahu? Dır dır hep konuşuyorlar diyorsunuz biliyorum. Bu susuş başka susuş sevgili okurlarım. Konuşmayarak değil dayanarak, uygulama faslına geçmeyerek susuyorlar demekteyim. Siz de susmuşsunuz sevgili kızım, dayanmışsınız. Ne iyi yapmışsınız ve annenize ne güzel demişsiniz; “Dayanabileceğim noktaya kadar dayanacağım” diye. İşte budur, benim yazılarımda hep demek istediğimi siz hayatınızda uygulayarak kendinize yol açıyorsunuz, önünüzde engel bırakmıyorsunuz. Ne engeli derseniz, vicdan derim. Geriye keşke bırakanlar, zamanında elinden geleni yeterince yapmayıp kolay vazgeçenlerdir. Şimdiden sonra dayanmanız gerekmiyor, yapılacak bir şey kalmamış eşiniz ve evliliğiniz için. Biliyor musunuz, hayata sadece kendinizi düşünmeyerek bakışınızı sevdim. Elinizden geleni yeterince yapmanızı sevdim. Bir eş için daha ne yapılabilir? Bundan ötesi yaşamaktan vazgeçmek, değmeyen bir erkek uğruna hayatını harcamak.
Senelerdir bir değişim yaşanıyor. Hoşa gitmiyor olsa da kadınlar kendileri için yaşamayı başarmaya başladılar. Bu güzel bir şey. Bunu başaran kadınlar, diğer kadınlara umut olup cesaret veriyor. Erkeklerin hâkim olduğu bu dünyaya yaşama haklarının olduğunu gösteriyorlar. Çok uçuk bir kadın olmadığı sürece kadınlar evliliklerinden kolay vazgeçmezler. Bu noktaya gelmiş, ayrılığı düşünmeye başlamışsanız işiniz cesarete kalmış sevgili kızım. Daha çekeceğiniz ne kalmış? Bir kadının bir erkekten yana umutları bitmişse artık evli kalmamalı çünkü aksi halde yaşayan bir cenazeye döner. İnsanlara bahşedilen yaşama hakkı değmeyen bir erkek için heba edilmemeli. Siz akıllı bir kadınsınız. İlk bir bocalamışsanız da aklınızı kullanmayı bilmişsiniz, hayatınızda çıkış yolunun eğitime devam edip işe girmek olduğunun farkında varıp bu konuda adımlar atmışsınız. İnsanın aklını keşfederek yaşaması muhteşem bir şey!
Bahsettiğiniz yazımı hatırlıyorum. Bayağı eski bir yazımdı ama ben evde karısıyla ilgilenmeyen kocaya elma şekeri dememiştim. Aradığını eşinde bulamayanın dışardaki adamı elma şekeri gibi cazip gördüğünden bahsetmiştim. Dışardaki erkekler elma şekeri zannedilse de gerçekte tehlikeli sevgili okurum. O yüzden de boşanmayı gerçekleştirirseniz dikkatli olacaksınız. Evli erkeklerin hiçbir sözüne asla inanmayacaksınız, her sözleri hikâye. Erkekler içinde de tabii ki iyiler var, olmaz mı? Siz sözlere değil hareketlere bakmanız gerektiğini eşinizle öğrenmiş olduğunuzdan eminim dikkatli ve garantici olacaksınız. Hayat insana öyle kolay gülmüyor sevgili kızım ama öngörünüz, emeğiniz, çabanızla kahkahalar atacak kadar gülemeseniz de en azından gülümseyebiliyorsunuz. Bu da tabii insana yetmiyor. Bilmelisiniz hayat sadece sizin çabanızla oluşmuyor, kader diye bir güç de olduğundan o büyük engeli bazen geçemiyorsunuz. Bazen ne yaparsanız yapın o kader önünüzde durabiliyor ama burada en azından kendinize ben elimden geleni yaptım diyebiliyorsunuz. Gerisi Allah’ın elinde. O meşhur alın yazısı keşke hep güzel yazılmış olsa, en azından hayatı için elinden geleni yapanı kayırsa ama kayırmıyor. Siz de hayattan bu kadar emeğinize çabanıza yeni bir şans istemektesiniz, sizi anlıyorum ama bu bir şans. İnşallah yeni bir şansınız olsun, bundan sonraki hayatınız gönlünüze göre olsun. Boşanmak zaten göze almak değil mi yavrum? Böyle biriyle bir ömür geçirmektense çalışan bir kadın olarak ve ailesinin “gel kızım, çekme bu adamı” dediği bir kadın olarak daha fazla özveriye gerek var mı? Bu adamla bir ömür geçirmek ister misiniz? Ya da yaşlı bir kadın olarak keşke zamanında boşanabilseydim demek ister misiniz? Bu ne acı bir keşke olur; yapabilecekken yapamamak...
Ne büyük haksızlık insanların konuştukları gibi olmaması. İnsanoğlu atıp tutabiliyor. Eşinizde sizi yalanları atarak havada tutmuş olmalı. Bir de varlıklısınız, başıma talih kuşu kondu demiştir. Bu resmen hayatınızı yalanlarıyla sizden çalmak oluyor. Diğer yandan bir genç kızın hayatın gerçeklerinden bir haber büyütülmesi, evliliğin rastgele bir kararla alınmaması gerektiğinin bilincinde olmaması sadece onun mu suçu? Onu yetiştirenlerin büyük payı yok mu? Genelde varlıklı ailelerin çocukları hayatın gerçeklerinden habersizdirler. Aileler onlara hayatın hep güzel tarafını gösterirler. Oysa dışarda bambaşka bir hayatın olduğu anlatılmalı, bir takım önlem içeren davranışlarla hayata hazırlanmalıdırlar. Siz evliliğinizle hayatın bir nevi tokadını yiyerek ne büyük bir hataya düştüğünüzün farkına varmışsınız ama gururunuz sizi susturmuş. Kendi başınıza hayatınızın en büyük kararını vermiş olmanın bedelini canınızı dişinize takarak ödemeyi kendinize bir borç bilmişsiniz. Kendim ettim kendim buldum diyerek bir bedel ödüyorsunuz. Çocuklarında olması bu bedeli iyice ağırlaştırıyordur. Maalesef her erkek sorumluluk sahibi değil, yapmadıklarıyla kadını bedbaht edebiliyorlar. Eksiklikler yalnızca maddiyat olmayabiliyor sevgisizlik de eklenince gelin çekin bu hayatı! Günden güne çekilmez hal alıyor. Büyük haksızlık ama bu çokça yaşanan bir gerçek. Sorumsuzluklarının üzerine bir de aldatması bardağı sizin için taşırmış olmalı. Bakın ben buradan taşan bardağınızı görebiliyorum. Evli bir kadın bir erkeğe meyil edecek duruma gelmişse o evlilik zaten bitmelidir. Kadını erkekten ayıran en güçlü özelliğimiz irademiz. Bu kadınların kendi içinde tutsaklığı, kendine baskısı ama evli bir kadına yakışan da budur. Siz de bu konuşmaları noktalayarak kendinize yakışan bir tavır içinde olmuşsunuz. Siz belki evlenmeden önce kendinizi, aklınızı fark etmemişsiniz ama evlendikten sonra süper bir değişimle kendinizi ortaya çıkarmış bir kadınsınız. Sizi kutluyorum. Kendinize güvenin, inanın, öngörüyle hareket etmeye devam edin; gerisi Allah’ın bileceği şey. Sizden çalınan hayatınızı bir an önce geri almanız dileğiyle, sevgiler yavrum...
YORUMLAR