Belki de ilk görüşte aşık olanlardan değilim...
Merhaba Yeşim Hanım,
Aslında nereden nasıl başlayacağımı bilmiyorum. İnternette bazı yazılarınızı okudum ve durumum hakkında sizin değerli görüşünüzü merak ediyorum, bana yardımcı olabileceğinize inanıyorum. Yazılarınızı okudukça aslında size kendim hakkında daha fazla şey anlatmak istedim, zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim.
Benim çocukluğum çok kötü geçti. Benden 5 yaş büyük, çok sevdiğim bir abim var ve ikimiz de aynı sorunları yaşadık. Annem ve babam severek evlenmişler ama evlendikten sonra hep kavga etmiş, yıllarca geçimsizlik varmışlar. Abim ve ben doğduktan sonra da bu durum devam etmiş. Babam kahveden gelmezdi. Bazen 3 gün eve gelmediği, arayıp sormadığı oluyordu. Annem çoğu zaman kirayı ödeyecek para bulamazdı. Hatta bir gün hatırlıyorum, babam eve gelmişti. Yemek yiyorduk ama abim de ben de babamdan çok korkardık. Annemle geçinemezdi, bizi, çocuklarını çok severdi ama yine de korkardık ondan. O gün yer sofrasında oturuyorduk ve annem kirayı ödemesi gerektiğini söyledi. Babam o kadar sinirlendi ki çaydanlığın da olduğu o yer sofrasını eliyle yıktı.
Yine çok küçüktüm ve annem, babamdan çok şüpheleniyordu aldatıyor mu diye. Bir gece beni de aldı ve babamın annemi aldattığı kadının evinin önüne gittik. Babamı arayacaktı ve benim hasta olduğumu, eve gelmesi gerektiğini söyleyecekti. Eğer o evden çıkarsa annem anlayacaktı aldatıldığını. Ben çok küçüktüm ama o an neler hissettiğimi çok iyi hatırlıyorum. İçimden o kadar dua ettim ki babam o evden çıkmasın diye ama maalesef o kapıdan çıktı. Annemi aldattığını anladım. O gece babam, annemi zorla arabaya bindirmeyi başardı ve evimizin önüne geldiğimizde tartışmaya başladılar. Babam özürler diliyor, affet diyor, ağlıyordu. Yine annemi zorla eve kadar sokmayı başardı ama o gece gözüme hiç uyku girmemişti ya annem evi terk ederse diye...
Başka bir gün annem, babama bedel ödetmek istedi ve intihar numarası yaptı. O kutu kutu ilaçları gerçekte içmemişti, tuvalete boşaltmıştı ama biz içtiğini sanmıştık. Annem bayılır gibi oldu. Abim ve ben korkudan hemen anneanneme haber vermiştik, o da babama... Hemen hastaneye gittik falan filan… Babam hala bilmez o intiharın gerçek olmadığını. Bunları yaşarken daha 5-6 yaşlarındaydım. Bunları yaşamama rağmen annem ve babamın boşanmasından korkardım. Aslında her şeyi anlatsam roman olur.
Şimdi 10-15 senedir babam tamamen farklı bir insan oldu. İşten eve, evden işe giden bir adam. Çok çalışıyor ve maddi anlamda bize her imkanı sağlamak istiyor, sağlayabiliyor da. Yani sanırım o pişmanlığını bizi maddi anlamda rahat yaşatarak kapatmaya çalışıyor. Tabii babam düzeldi ve ben de her şeyi affettim sanıyordum ama o çok istediğim tıp fakültesini kazandıktan sonra psikolojim bozuldu ve okulumdan nefret etmeye başlamıştım, daha 4 haftadır gittiğim okulumdan. Anlam veremiyordum, ne olmuştu bana? Okumayı bu kadar severken bana ne olmuştu anlayamadım. Bir psikologdan yardım almaya karar verdim ve çok şükür şu an okuluma çok severek gidiyorum ve çok severek çalışıyor, öğreniyorum. Ama psikoloğa ilk gittiğimde daha beni tanımadan şöyle söylemişti "Şu an bu yaşadıklarının okulunla hiçbir ilgisi yok, ne olduğunu bulmaya çalışacağız." Ben inanmamıştım çünkü okula başlayınca böyle psikolojim bozulmuştu ama psikologa gide gele anladım ki aslında çocukluğumda yaşadığım şeyleri hiç dışa vuramamışım, hep bir şekilde unutmaya çalışmışım ve hiç ummadığım anda, çok mutlu olmam gereken bir anda herkesten, her şeyden nefret etmeye başlamıştım. Dediğim gibi şu an her şey düzeldi ve yolunda. Babam bize bunları yaşattı zamanında ama şimdiki halini görünce o eski haline kızmak haksızlık gibi geliyor. Çok hatalar yaptı ama hepsinden döndü ve şu an mükemmel bir insan.
Benimle ilgili kısmına gelirsek artık 23 yaşındayım ve yurt dışında yaşıyorum. Gelecekte hep nerede olmak istediğimi küçüklükten beri biliyordum. Hep doktor olmak istedim ve şu an tıp fakültesinde okuyorum. Bu konuda çok kararlıydım ve elde edene kadar uğraştım. Yani aslında hep ne istediğimi bildim ve bunun için çalıştım ama tek bir konuda hep kararsız kaldım ve bu yüzden size danışmak istedim. Benim sorunum (ki önceden bunu sorun olarak görmüyordum ama artık beni rahatsız etmeye başladı) hiçbir erkeğe yaklaşamamak. Daha doğrusu şimdiye kadar tanıştığım erkeklerden başta hoşlansam da bu durum birkaç hafta içinde birdenbire değişiyor ve o kişiden uzaklaşmaya başlıyorum. Bu yüzden hiç sevgilim olmadı, ihtiyaç da duymadım ama anladım ki bu aslında bir ihtiyaç değil zaten.
Uzaktan bir akrabam ile 4 sene boyunca konuştuk. O Türkiye'de yaşıyor. Başta çok hoşlanıyordum, Türkiye’de olduğum zamanlar çok heyecanlanıyordum ama yine birkaç hafta sonra o uzaklaşma isteği, rahat bırakılma isteği… Aslında onun beni ne kadar önemsediğini ve çok sevdiğini yanında olduğumda, buluştuğumuzda hep hissettim ama bende hiçbir zaman karşılık bulmadı. Beni rahatlatmaya çalışıyordu ve çok konuştu bu konu hakkında benimle "Kendini bu kadar sıkma, geleceği çok düşünme, kendini rahat bırak" falan…
Bu aralar hayatımda biri olsun istiyorum. En azından böyle bir tecrübem olsun istiyorum yoksa belki de 30’uma geldiğimde bu düşüncelerim yüzünden yalnız kalmak istemiyorum ve bir şeyler için çok geç kalmak istemiyorum. Şu an ona karşı hiçbir şey hissetmesem de denemek istiyorum, belki zamanla severim diye çünkü onun sevgisine çok inanıyorum. Belki de ben ilk görüşte aşık olanlardan değilim, belki de çok uzun bir zaman gerekiyor birine gerçekten bağlanmak için, bilemiyorum. Kafam çok karışık. Bu yüzden size danışmak istedim Yeşim Hanım. Sizce şu ana kadar birine karşı ilgi duyamamam ya da aşık olamamamın çocukluğumda yaşadıklarımla alakası olabilir mi? Yoksa sadece karşıma biri çıkmadığı içn mi böyle oluyor?
Yeşim Tijen’in cevabı:
Sevgili kızım yurt dışındaki okuyucularıma sizin vesilenize İstanbul’dan merhaba demek istiyorum. Gurbet kuşları diye bir şarkı vardı, onu hatırladım sizin mailinizle. Gurbet zor iş.
Akıllı kadınları seviyorum sevgili kızım, mesela anneniz; akıllı ve sabırlı bir kadın. Kocasını yola getirmeyi tahammülüyle, sabrıyla, zekasıyla başarmış. Yaptığı numara eminim sizleri ürkütmüştür ama babanızın aklını başına getirmiş olmalı, onu kutluyorum, güzel oynamış. Ah kadınlar! Siz bazen nelere kadirsiniz! Erkekler biraz sabır istiyor, yaramaz çocuklar gibiler, olgunlaşmaları zaman alıyor ama kadınların bekleyecek, tahammül edecek zamanı yok. O eski sabırlı kadınlar kalmadı. Puf diye yoktan yere evlilikler tahammülsüzlükten bitebiliyor. Evet yavrum, o masum, küçük yüreklerinizin kaldıramayacağı günler yaşamışsınız ama şimdi baktığınızda o kadar da zor değilmiş diyebiliyor olmalısınız. Daha zor geçen aile hayatları var. Uslanmayan erkekler var, onları her şeye rağmen çeken çaresiz kadınlar var. Evlilik hayatlarında herkesin hikayesi ayrı, bir çoğu trajedi... Siz bir bakıma şanslısınız, babanız güzel bir değişim geçirmiş. Çünkü sizlere düşkünmüş, çünkü annenizle severek evlenmiş. Bu noktaya ulaşması, bir takım farkındalıklar yaşaması için zaman gerekiyormuş. Anneniz, babanıza o zamanı hala yüreğinde tutabildiği sevgisiyle vermiş. Ne güzel, keşke her evlilik içinde sevgiyi koruyabilse ve kadınlar yuvalarında hep mutlu olsa. Masallardaki gibi ama evlilikler masallar kadar güzel sonlanmıyor. Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine bir türlü diyemiyoruz.
Size gelirsek; şimdiye kadar kimseye yeterince ilgi duymamış olmanızın çocukluğunuzla bağlantılı olduğunu düşünmüyorum. Aile hayatınızda bir takım çalkantılar yaşanmış mutlaka çok korkmuş endişelenmişsinizdir. Ama sonrasındaki güzel gelişmeler sizin ve ailenizin geleceğe ümitle bakmanızı sağlamış. Ailenizdeki gelişmeler insanı umutlandırıyor. Umarım okurlarım da hayatlarında umudu sizler gibi bulurlar. Ben sizi yazmış olduğunuz bir cümlenizle tanıdım. Sizin sorununuz ne istediğinizi bilmenizden kaynaklanıyor. Bugün birçok genç kız veya erkek ne istediğini bildiğinden beraberlik yaşamıyor. Çok azı ne istediğini bilerek arkadaşlık yaşıyor, bilen zaten seçici oluyor. Bilmeyenlerse daldan dala konuyor. Bakmayın o daldan dala konan kuşlara, böceklere. Doğru olan daldan dala konmak, sevmediği halde yalnız kalmamak için, cinsellik için, hoşlandığını ya da sevdiğini düşündüğü için birlikte olmak değil. Olması gereken ne istediğini bilmek olmalı. Oysa gençler yalnızlığı, beklemeyi hiç sevmiyorlar. Siz ne istediğini bilen aynı zamanda da kendisini çok seven birisiniz. "Küçüklüğümden beri doktor olmak istedim hiç vazgeçmedim ve sonunda başardım" demişsiniz, bu cümleniz bana sizin nasıl bir genç kız olduğunuzu anlatmaya yetti. Şimdiye kadar gerçekten kimseden etkilenmemeniz; karşınıza çıkan gençlerin sizin aradığınız özellikleri taşımadığındandır. Demişsiniz ki; “İlk hoşlanıyorum, birkaç hafta sonra artık istemiyorum” bu durum karşınızdaki kişiyi tanımanız ve onunla ilgili bir fikir oluşturmanızla alakalı. Bu size göre yetersiz gelmesi demek oluyor. Bu durumunuzla ilgili evham yapıp sevmediğiniz, bir şey hissetmediğiniz biriyle beraber olmayı düşünmek sizce akıl işi mi? Kendinize neyi ispatlayacaksınız? Boşa bir zaman kaybı. Karşınızdaki kişiyi de kobay gibi kullanmak değil mi? Bakalım bu ilişki uzun sürerse sevebilecek miyim? Uzun süre süren bir ilişkinin sevgi getireceğini umuyorsunuz, illaki bir sevgi oluşur. O duygular size yeter mi? Bunu düşünmelisiniz. Siz azla yetinecek bir karakter değilsiniz. Oluşacak duygular neler olur? Merhamet, vicdan, alışkanlık... Bunların ittirici gücü bir ömür boyu evliliğe yeter mi? Benim kanımca yetmez. Evleneceğiniz erkek sizi heyecanlandırmalı. Ona baktıkça mutlu olmalı, güven duymalı, beraberliğiniz için hayaller kurabilmelisiniz. Sözleri, gözleri, elleri, dokunuşu sizi etkilemeli ki karşınızdaki kişiye sizden bir karşılığı olsun. Siz etkilenmediğiniz birini mutlu da edemezsiniz. Düşünün aynı evde mutsuz, birbirine katlanmak zorunda olan iki insan, yazık değil mi? 23 yaş daha çok genç bir yaş. O yüzden durumunuzu abartmamalısınız. Paniğe gerek yok, kendinize zaman tanımalısınız. Artık istediği mesleği yapmaya hak kazanmış bir genç kızın kendine huzur vermesi gerekiyor. Kendinize rahat verin, mükemmeliyetçi olmak size huzur vermez, ruhunuzu yorarsınız sadece başka faydası yoktur. Hoşgörü, mütevazılık insana kendini iyi hissettirecek duygulardır. Bunları kendinizde geliştirmeye bakmalısınız. Ruhen rahatladığınızda hayatınıza aşk da gelecektir.
Sevgiler benim sevgili okurlarım...
YORUMLAR