Anneyim ama oğlumla dahi aram iyi değil...

Merhaba Yeşim Hanım,

Gerçekten kendimi çok yalnız ve atıl hissediyorum. Yaş ellinin üzerinde. Akraba, arkadaş, komşu, hiç kimsem yok. Günler geçiyor sohbet etmiyorum. Dertleşmiyorum, çünkü kimsem yok... Hobi edinmek istedim olmadı. Çalışıyorum, iş yerinde de kimse yok ki konuşayım, dertleşeyim. Ama şöyle düşündüğüm zaman kendi hatalarımdan ve günahlarımda kaynaklanıyor diye düşünüyorum. Bir insan neden yalnız kalsın ki? Anneyim ama oğlumla dahi aram iyi değil... Sınavımdır diye düşünüyorum. Rabbim günahlarımı affetsin inşallah... Cuma akşamı eve giriyorum, pazartesi sabahı evden çıkıyorum. Ne gelen var ne giden. Ne yapacağımı bilmiyorum artık...


Yeşim Tijen’in cevabı:

Sonunda kış geldi sevgili okurlar, nihayet kış mevsimindeyiz diyebiliyoruz. En sevdiğim mevsim kış, ama karlı kış olacak. Kar yağdığında değmeyin keyfime. Evimde yağan karı izlemek beni inanılmaz mutlu ediyor. Bir de soba olsa eskide olduğu gibi, çatır çatır odunlar yansa, onun alevini izlesem, sıcaklığında mutlu olsam... Ah seviyorum böyle şeyleri... Soğuklarla birlikte yazın kış için yaptığım hazırlıkları hatırladım ve yazın kışa hazırlık için yapmış olduğum tarhanayı pişirdim. Kaseye koydum, tarhanaya üfleye üfleye içtim. Miiiiis... Hayatın zevkini sevdiğiniz uğraşlarda bulabiliyorsunuz. Mesela mutfakta yemek yapmaktan mutlu oluyorsanız daha çok mutfakla haşır neşir olabilirsiniz. Kış için yaptığınız bir turşu kavanozunu açıp içinden çıkardığınız turşular sizi mutlu edebiliyor. İyi ki yapmışım diyebiliyorsunuz. Mutluluklarımızı bizden iyi kimse bilemez. Kimseden bizi mutlu etmesini beklememeliyiz, kendimiz mutluluklarımızı keşfedip onlarla vakit geçirerek mutlu anlarımızı çoğaltabiliriz değil mi? Bunlar benim mutluluklarım. Ya sizinkiler?


Bugün benim yaşlarımda bir akranım olan kadın okuruma cevap yazıyorum. Ellili yaşlarında mutsuz ve yalnız. Hayatından zevk almıyor. Keşkeleri var, öyle görünüyor. Bugün yazdıklarımla ona sesleneceğim; hemcinsim ve yaşıtım, umarım birbirimizi anlarız.


Size söylemediler mi sevgili okurum hayatın kırkından sonra başladığını? Öncesinin acemilik, saflık, toyluk yılları olduğunu. Demek söylemediler... O zaman ben söylüyorum: HAYAT KIRKINDAN SONRA BAŞLAR VE İNANIN KIRKINDAN SONRA HAYAT DAHA BİR GÜZEL!


Ne kadar doğru bir sözmüş. Gençken duyduğumda anlam veremediğim bu söz nasıl da yaşamda kendini anlamlandırabiliyor. Allah her şeyi insan hayatında o kadar güzel organize etmiş ki ona inanamamak imkansız. Hayat neden kırkından sonra başlar derseniz, öncesinden bir şey anlamadan yaşam kavga-dövüş geçtiğinden git gide akıllandığından insanoğlu, sürekli değişim, evrim geçirdiğinden diyeceğim. Acemice aklınızın yettiği, kaderinizin elverdiğince hayatınızı yaşıyorsunuz ama kırkından sonra öyle mi? Güç sizde sevgili okurum, yaşamı daha akıllıca idare edebiliyorsunuz. Öngörüleriniz gelişiyor hayatla ilgili sorgulamalarınız bitmiş oluyor. Daha ne olsun? Yaşadığınız hayatın hakimiyeti daha çok elinizde. Bilgili, tecrübeli ve her şeyin farkında olarak yaşamak inanın çok güzelmiş. Yaşadığınız hayata hatalarınızdan değil, edindiğiniz tecrübelerle daha gelişen aklınızdan bakmalısınız. Siz o bahsetmiş olduğunuz hatalar neyse, o hataları yapan kadın değilsiniz. Siz şimdi farklı bir kadınsınız. Lütfen kendinize yeniden bakın, siz o kadın mısınız? Değiştiniz. Ruhunuz, aklınız olgunlaştı. Daha akıllısınız, daha güzel bir kadınsınız, daha kadınsınız, daha hissederek, zevk almayı bilerek yaşıyorsunuz. Olması gerekenler bunlar. Siz bunları yaşayamıyorsanız sorun sizde. Sorun sizde derken, eksik bırakmış olduğunuz kendinizde, hatalar yaptığınız geçmişinizde. 'Dün yediğiniz hurmalar bugün sizi tırmalar' diye bir söz var, çok hoşuma giden bir sözdür. Dünde yaptığınız yanlışlar dünde kalmıyor, o dünden bugün önünüze geliyor ve size hesap soruyor. Sizi de tırmalayan huzur vermeyen bu hatalar sanırım. Kendi kendinizle hesaplaşıyorsunuz. Hesaplaşıyorsunuz ama değişmek için çabalamıyorsunuz. Hataları bilen insan o hataların telafi edilebilecek olanlarını telafi yoluna gitmelidir ama siz çocuğunuzda bile böyle bir yola gitmemişsiniz. Adım atmadığınız hiçbir konuda mucize beklemeyeceksiniz. Demin yazdığım gibi siz o kadın değilsiniz, değiştiniz, akıllandınız. Akıllanmış bir kadın ne yapar ona bakalım. Akıllanmış kadın bir anneyse ve oğluyla arası iyi değilse ne yapar eder oğlunu kazanmaya çalışır. Bu sizin anne olarak bir hatanızsa ondan beklemeyeceksiniz, oğlunuza siz gideceksiniz. Bu annelik kısmınız hoş olmamış. Her hata affedilebilir ama bir çocuğun annesiyken ona anne olmamanız affedilemez. Onu dünyaya getirip kendi hayatınızı yaşayamazsınız. Yol gösterici olmak zorundaydınız, şefkatinizi esirgememeliydiniz. Bunları şiddetle telafi etmenizi salık vereceğim. Sizi kapıdan kovsa bacadan girmelisiniz. Özür dilemekten çekinmeyin. Bakın nasıl hayatınızda mucizeler oluyor. Bütün bunları telafi etmeniz size de iyi gelecektir. Arkadaş, akraba bunlardan uzak olmanızda da aynı şeyler geçerli. Siz yaklaşmaya başlarsanız, siz arar sorarsanız bir-iki, her şey zamanla gelişir ve değişir. Hatalarınız yüzünden sizden uzaklaştılarsa veya siz uzaklaştıysanız değiştiğinizi, aynı kadın olmadığınızı göstermek sizin elinizde.


Kimse için bir şey yapmadan hiçbir şeyin düzeldiği görülmemiştir. Önce her zaman dediğim gibi, hayatınızdaki her şey için elinizden geleni yapacaksınız. Sonra yalnız kalmayacağınızı, yalnızlığın sizin seçiminizle olacağını göreceksiniz. Yalnızlık bir yaşam tarzıdır. Bir tercihtir. Yalnızlığı tercih edenler kendileriyle çok iyi arkadaştırlar. Eğer bir insan, tercihi olmaksızın yanlızlık yaşıyorsa sorun kendisindedir. Diğer bir konu; insan eğer isterse arkadaşı da olur, karşısındakine değer verir, adam yerine koyarsa mesela. Komşunuza günaydın demeyi bileceksiniz. Ona günaydın dediğinizde yalnız onun değil, sizin de gününüzün aydınlanacağını göreceksiniz. Bir başka gördüğünüzde kahve içmeye buyurun diyerek dostluğun kapısını aralayabilirsiniz. Sizi mutlu eden şeyleri bilecek ve onları hayatınızda yaşama geçirecek olan sizsiniz. Hobileriniz olsun istemişsiniz, olmamış. Bir hobi konusunda başarılı olmadınız diye başkaca uğraşları denemekten kaçmamalısınız. İlk önce neyle uğraşmaktan zevk aldığınızı keşfederseniz hayal kırıklığı yaşamazsınız. Çiçekler edinebilir, onları evinizde, balkonunuzda yeşertebilirsiniz. Onları seyrederek mutlu olabilirsiniz. Kedi ya da köpek sahiplenebilir, bir can yoldaşı edinebilirsiniz. Hem bir hayvana yuva olup ömrünü uzatabilir hem de onun sevgisinde mutlu olursunuz. Her şeyin başı insanın kendi içinde huzuru bulması. Bu huzur bulunmamışsa hiçbir şeyle mutlu olamazsınız. Bu huzuru sağlamak da önce kendinizi yaptığınız hatalardan dolayı affedip yeni bir başlangıçla, yaşama yeniden, yeni bir kadın olarak başlamakla olabilecek bir durum.


Size evinizde hayattan saklanmamanızı, hayatla şimdiki aklınızla mücadele etmenizi, kendinizi yeni baştan yaratmanızı önereceğim. Yeni sizin ilk adımı oğlunu kazanmak olmalı. Onun hala size ihtiyacı vardır, sizin de ona ihtiyacınız var. Gidin kapısına, sımsıkı sarılın. Sizi itse de sarılın, kovsa kapısında bekleyin ama onu kazanın. Beni affet oğlum deyin ve bir daha hiç onu bırakmayın. Geçmişi oğlunuzda telafi etmeye çalışın. Sizin için de hayat ellili yaşlarınızda başlasın. Bunu yürekten diliyorum.


Sevgiler sevgili okurlarıma...

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Bu adam da sallamayıp hayatına devam edince kendini gerçek sevgiyi buldum sanıyor. Halbuki başkasına tercih edilmeyi kabul edememiş. Kadın senden daha üstünmüş ki onla evlenmiş işte. Yoksa senle evlenir pesini de bırakmazdı gerçekleri kabullen
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.