Eşime yalan söyledim

Ben eşime yalan söyledim. Benim geçmişteki sevgilimle eski resmimi görmesi, yalanımın çıkması beni çok üzdü, utandırdı. Biz sosyal medya aracılığı ile tanıştık. Eşim 28 yaşında ben 25 yaşındayım. Kısa sürede tanıştık. Her iki aile de evlenme kararımıza saygı duydular ve evlendik. Ben eşimle anlaşamadığımızda devamlı kendi aileme, onun ailesine anlattım her kavgamızda. Eşim biraz baskıcı bir insandı, ben de çok sıkıya gelemeyen bir insanım. Zamanla aileler bizim sorunlarımızdan bıktılar. Eşimin ailesi bir ara dayanamayıp ettiğimiz kavgalar için yaşadığımız şehre geldi aramızı düzeltmek için ama hiçbir şekilde aramız düzelmedi. Şiddet vs. uygulamışlığı var hem fiziki hem psikolojik. Ben bunların hepsini unuttum zamanla, benim tek hatam eşime yalan söylemem oldu. Bir şekilde anlaşamayıp barıştığı zamanlar da oldu. Bu arada eşim alkolik, her akşam içen bir adam. Ben bunları bile kabullendim. İçki içtiği zaman tartıştığımız çok oldu, çok ağır hakaretlere maruz kaldım. Boşanmak istemiyorum. Söylediğim yalan için beni affetsin istiyorum. Sadece ne yapacağımı bilemiyorum, kafam çok dolu. Eşim ikizler burcu, bir anı bir anını tutmuyor. Bir anda parlar söner. Ben de biraz agresifim. Bir şeyler olup anlaşmamazlık oluyordu, aileler de araya girdi etti. Bir de eşim sevgisini iyi olduğumuz zamanlar hep dile getirir, beni çocuk gibi sever, şımartırdı. Aslında kötü biri değil, mesela ben de tanışırken, sevgiliyken onun alkolik biri olduğunu bilmiyordum, bana bu durumdan bahsetmemişti. Bir kere yine tartıştık babası öğrendi, bana mesaj attı ağır hakaretler yazdı, şeytansın sen dedi, çok kötü şeyler yazmıştı bana alkollü iken babası da alkol alan bir adam sonradan dediklerine pişman oldu. Annesi daha fedakar, çok uğraştı yuvamız dağılmasın diye. Boşanmak istemiyorum, yardımınıza ihtiyacım var.


Yeşim Tijen'in cevabı:

İnsan kendini tanıyana kadar kendine birçok yanlış yapar. Bu yanlışlarından en büyüğü evliliğidir. Bunun böyle olduğunu ancak yıllar sonra aklı başına geldiğinde anlayabilir ama iş işten geçmiştir. Hayatınızın en büyük yanlışıyla bir mücadeleye girmişsinizdir. Evliliklere aşkla, heyecanla, en güzel duygularla başlansa bile aynı evde yaşayan iki insan olarak çatışmalar, hatta kavgalar olur. Olmaması imkansız ama ufacık bir şeyi kavgaya dönüştürmek o kişilerin karakteriyle ilgilidir. Eğer evliliğinize değer veriyor, evliliğinizi sürdürmek istiyorsanız yaptığınız kavgalarda seviyeyi korumanız lazım. Karşınızdaki insanı seviyorsanız, değer veriyorsanız muhtemelen kırmamak için kendinizi tutarsınız. Çünkü o sizin için değerlidir. Değer verdiğiniz birine saygısızca konuşamazsınız, eşiniz de olsa. Siz seviyeyi bir iki korudukça üçüncüsünde karşınızdaki de seviyeyi korumak zorunda kalacaktır. Tabi bu en başta yüreğinizdeki sevgi, kendini yetiştirme, geliştirme, aklını kullanmakla olur. Herkes aklını olumlu işler için kullanmayabiliyor. Misal Ben evliyim bu evlilik için elimden geleni yapayım yok var sa yoksa ben ille de ben kimsenin kimseye minneti yok. Çocukların hatırı bile yok, tek hatır var o da kendisinin. Bu durumlara bakınca çok severek evlendiğini söyleyenler eşinin ve evliliğinin olumlu taraflarına değil, olumsuzlukları kendi dünyasında büyüterek ayrılığı çözüm olarak görüp yüreğindeki sevgiyi tüketiyor. Sevgiyi kafasındaki olumsuzluklara odaklanıp gün be gün tüketince ayrılık kişiye umut oluyor.


Evet sevgili okurlar, evliliğine kafa yormak yerine ayrılığa kafa yorarak o evliliği yaşayınca evlilik temeli oluşamıyor. Hani bir inşaata başlayıp yaparken bir iki şey ters gitti diye o inşaatı istemeyerek baştan savma özensiz olarak bitirmek odaklı yaparsınız ya evlilikleri de bu inşaata benzetebiliriz. İşler aynen öyle yürür. Baştan savma yapılan evler gibi en ufacık sallantıda çatırdayabilir. Peki bunun için ne yapmak lazım? Hatalar olarak gördüğünüz sorun ettiklerinize odaklanmayıp eşinizin güzel taraflarına odaklanmak lazım. Her kavgada ağzınıza geleni değil, düşünerek tartışmak lazım. Seviyeyi ayarlamak kişilerin elindedir. Her aklınıza geleni sırf onu üzmek için kullanmaz, saygıyı korursanız seviyeyi de korumuş olursunuz. O zaman birbirinize karşı saygıyı da muhafaza etmiş olursunuz.


Şimdi size gelirsek kızım, evli çiftler yaşanılan sorunlarda hep karşı tarafı suçlarlar. Suçlu odur. Kimse suçu üstüne almak istemez, suçlu o olunca beklersiniz ki gelsin, gönlünüzü alsın, sizi şımartsın, sevgi sözcükleri saysın. Siz de bal gibi ona dokunmayı çok istemenize rağmen istemem ayaklarında onu daha çok yalvartarak kendinizi mutlu etmeyi amaçlarsınız. Çoğunlukla olan budur. Oysa bir de gerçekler vardır. Sizin susmayı bilmemeniz, her kavgada iki aileyi ayağa kaldırmanız, onları da bu duruma müdahil etmeniz... Böyle olmamalı. Kol kırılır yen içinde kalır diye bir sözümüz var, o söz aileler içindir. Her yaşanılanlar ailelere iletilmez, kendi aranızda çözüm yollarına gidersiniz. Her ikinizin de olumsuz davranışları olmasına, sizin yalan söylemenize rağmen bu evliliği sürdürmek istiyorsanız kendi hatalarınızı da görecek özür dilemesini bileceksiniz. Söylemiş olduğunuz yalanlar için bu sefer siz onu alttan alacaksınız. Bu durumları o kadar abartmış olmalısınız ki kayınpederinizin gözünde şeytan olmuşsunuz. Bir kayınpeder gelinine şeytan nasıl der? Bunu alkol aldığında söyledi benden özür diledi demişsiniz. Alkol alan insan ne söylediğini bilir. Sadece normalde söylemeye cesaret edemediklerini alkole sığınıp rahatça söylerler. Bence bu üzerinde çok düşünülmesi gereken, kendinize çeki düzen vermeniz gereken bir söz. Bu sözü hak edecek neler yapmış olabilirsiniz?


Eşinize gelince; bir erkeğin her akşam alkol alması, sözlü ve fiziksel şiddete başvurması erkek adama yakışmayan hareketler ama eklemişsiniz, ben de susmam kendimi savunurum o yüzden oluyor gibisine getirmişsiniz. her halikarda bir erkeğin kadına el kaldırmasını çirkin buluyor, şiddetle kınıyorum. Hiçbir şey şiddeti haklı çıkarmaz! Kadına sevilmek, erkeğe de eşini sevmek yakışır. Siz eşinizin baskısını, şiddetini dile getirmiş ama onlardan yakınmamışsınız. Söylediğiniz yalanlara karşı onun size alkol kullandığını söylememesini savunma olarak kullanmışsınız. Onun suçuna karşılık sizin suçunuz... Bütün bu yaşananlarda suç ararsak kişilerin kendilerini, birbirlerini tanımadan bir parça ilgiye sevgiye aldanarak karşılanmayan ihtiyaçlarını karşılamak için evlenmeye kalkmaları diyebiliriz. Eğer kendinizi bilseydiniz, tanısaydınız zaten kendinize güveniniz olur eşinize yalan söylemeyi düşünmez, kendinizi farklı göstermezdiniz. O size ben her akşam içki içerim diyemeyebilir çünkü kendisi bağımlı olduğunu kabul etmemiştir. Her bağımlı istediği zaman bırakırım diyerek bu alışkanlığına devam eder. Yani sizden önce eşiniz kendine gerçeği söyleyememiştir. Bu durum onu aklamıyor. Her akşam bir erkeğin içki içmesine katlanmak hiç hoş değil. Bütün bunların ardından birbirinize söylemedikleriniz ya da söylemiş olduğunuz yalanlarla dün dünde geride kaldı, bugün yapacaklarınız önemli. Bu yalanınızdan dolayı çok üzgün ve pişman olduğunuzu bana yazdığınız gibi samimi bir şekilde ifade ederseniz eşiniz sizi anlamaya çalışacaktır. Hemen olmasa da daha sonra sizi kalbinde bağışlamak için bir bahane bulacaktır. Eşinize sende bana yalan söyledin, içki içtiğini söylememiştin diye kavga etmek yerine hatayı kabul etmek gerekir yavrum. Çünkü bundan sonrasında eşinizde size karşı güvensizlik oluşacaktır. Bir yalanınızda eğitiminizle ilgiliydi, o yalanı gerçek hale getirmek için adımlar atıp kendinizi geliştirmeye çalışabilirsiniz. Bu davranışınız da sizi kendi içinizde ve dışınızda ileri götürecektir. Hiçbir adım için geç kalmış değilsiniz yavrum. Bütün hayatınızdaki olumsuzluklara, birbirinizle didişmenize rağmen eşinizi çok seviyorsunuz, eşiniz de sizi seviyor. O zaman eşinizi alttan alttan idare etme yoluna gideceksiniz. Birini seviyorsanız onu alttan almak eziklik değil, zamanını kollayıp beklemekle çözmektir. Hani bir yazımda dedim ya evin reisi erkektir diye, evet evin reisi erkektir ama evliliği idare eden gizli reis gerçekten kadındır. Onun zekasıdır. Kadın idare etmezse evlilikler çok çabuk biter. Bazı yanlışlıklar iyilikle, sevgiyle, emekle, kalbine dokunarak düzeltme yoluna gidilebilir. Sizin hırçınlıklarınız, eşinizin içki içmesi vs gibi sebeplerden size kavga etmekten kaçınmanızı, kendimi koruyacağım diyerek bağırıp çağırarak değil, sakin kalarak çözüm yoluna gitmenizi öneririm. Bağırıp çağırarak veya şiddet uygulayarak kimse haklı çıkamaz ya da bir hak varsa savunulmaz, hiçbir şey kazanılmaz. Kazanmak istediğiniz eşinizse bunu kavgayla değil aklınızla usul usul sevgiyle, şefkatle, anlayışla başarabilirsiniz. Aynı anlayışı kendinize de göstermeli, sakinleşmeyi öğrenmelisiniz. Kolay bir çift gibi gözükmeseniz de sevgi varsa emek verilirse, gördüğünüz şiddete rağmen seviyorum diyebiliyorsanız artık daha olgun akıllı bir kadın olma zamanı gelmiş. Bu da sihirle olmaz yavrum, okuyup öğrenip kendini geliştirmekle, yetiştirmekle olur.


Sevgiler sevgili okurlarıma...

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.