Boşanayım diyorum yine ona kıyamıyorum

Yeşim Hanım merhabalar, yazılarınızı severek takip ediyorum. İnsanlara destek oluyorsunuz, yardımcı oluyorsunuz size çok teşekkür ederim. Benim de sizinle paylaşmak istediğim bir şey var. Ben iki yıllık evliyim. Evlendik ve yaklaşık iki ay sonra eşimin ilk ataması başka bir şehire oldu ve her şeyi bırakıp oraya geldik. Ben de severek yaptığım işimden ayrıldım, sırf ben devlet memuru olamadım ama eşimin de memurluk hakkı yanmasın emekleri boşa gitmesin diye. Gittiğim yerde iş bulurum dedim. Neyse geldik, ailecek geldik, onun ailesi benim ailem. Böyle atama işi olacağını bildiğimiz için yeni ev kurmamıştık, gittiğimiz yerde sıfırdan ev kurarız, taşınma derdi olmasın diye. Bilmediğimiz bir şehirdeyiz vaktimiz de kısıtlı, hemen eşya alışverişine başladık. Hiçbir eşyada ben şu olsun demedim sırf onun gönlü kalmasın diye ne dediyse ben de beğendim dedim. Ufak tefek eşyalar hariç büyük bütün eşyalarımız alındı. Neyse aileler gitti, göreve başladı, o çalışıyor ben iş arıyorum. Birinci ay yok, ikinci ay yok, eşim çalışıyor ben evdeyim kafayı yiyeceğim. Başvurmadığım yer kalmadı il dışına birçok kez mülakata gittim hiçbiri olmadı ve ben tam 1 sene işsiz kaldım. Zoruma gitti. Psikolojim bozuldu. Maddi anlamda bir sıkıntımız yoktu ailelerimiz sağ olsun destek verdiler, onun da maaşı iyiydi. Böyle bir durumda ben bu haldeyken eşimin hiç aklıma gelmeyecek serzenişleri başladı. Eşim şu meşhur sunum sayfalarını takip edip onlara özenmeye başladı. Yok ben de şundan alabilirdim ama ailene acıdım, yok aslında şu model beğenmiştim ama pahalı olmasın dedim. Keşke şunu alsaydım çok pişmanım gibi gibi… Evimizdeki hiçbir eşyayı beğenmez oldu. En basit, kendi beğendiği perdeler bile sorun oldu 1 buçuk yıl ona taktı. Bıktırdı artık beni hala da devam ediyor. Neyse dedim, ses çıkarmadım sen haklısın dedim ileride değiştiririz dedim. En büyük sorunu da kıskançlığı. Beni herkesten kıskanması. Kuzenlerimden, kardeşlerimden bile. Ne eski arkadaşlarım kaldı ne akrabalarım kaldı. Konuşmayı bırakın numaraları bile olmayacak, sosyal medya hesapları bende olmayacak. İş arkadaşı olmayacak, selam bile vermeyeceksin. Dışarı çıkarız bir yerde yemek yeriz çıkarken kadın kasiyere teşekkür ederim “Niye teşekkür ettin” olur. Yoldan açık giyinmiş bayanlar geçer bakmaktan bahsetmiyorum bile “Gördün mü?” der görmedim desem nasıl görmedin önümüzden geçtiler der, gördüm desem niye baktın der. TV’ye bakarız yine aynı şeyler; mesela komik bir sahne olur, gülerim, o an ekranda bir kadın olursa neden gülüyorsun elin kadınına olur burnumdan gelir her seferinde. Bulunduğumuz yerde de onun yüzünden hiç gelenimiz gidenimiz yok çünkü eve davet edeceği arkadaşlarından bile kıskanır beni, böyle olunca ben de kimseyi davet edemiyorum çünkü yine aynı şeyler olacak. Bunların çok örneği var anlatsam yok artık dersiniz ama zaten çok uzun konuştum daha fazla rahatsız etmek istemiyorum sizi. Bir de biz kaç sene konuşup evlendik. Ben kaç sene onun okulunun bitmesini bekledim. Benim başkaları ile işim olsaydı onu niye bekledim? Onunla niye evlendim? Ailem çok baskı yapmıştı evlendirelim seni diye onlara bile kaç sene karşı geldim. İnanın şu anda hayatım sıfır, yaşamaktan zerre zevk almıyorum. Biraz abes bir örnek olacak ama kedimi at arabasındaki at gibi hissediyorum. Gözlüklerim var arkadan sopa vura vura bana yön vermeye çalışan da var. Benim istediğim yok, sopayı tutanin istediği var. Ben bunu mu hak ettim?Ailemin yanına bile gitmek istemiyorum. Sırf orada da yine bir şeye takacak, onlara kötü davranacak, benim canımı sıkacak diye. Bırakın gitmeyi onun yanında telefonla bile konuşmak istemiyorum; yok annen bana niye böyle dedi, yok niye kızım demedi, yok onlar niye aramadı sen arıyorsun diye. Şimdi de sosyal medya beğenilerine, yorumlarına göre ailemizi şekillendirmeye başladı. Yok kardeşin benim resmimi neden beğenmiyor ben de onu beğenmeyeceğim, yok böyle devam ederse onunla arama mesafe koyacağım gibi gibi sayısız saçma sapan şeyler. Belki gülüyorsunuz ama gerçekten dünyada ne dertleri olanlar varken eşim böyle şeyleri sorun ediyor ben de onunla uğraşıyorum. Boşanayım diyorum yine ona kıyamıyorum genç yaşta böyle bir şeyi yaşamasın diye, ailesi de çok iyi insanlar yüzlerine nasıl bakarım, “Madem boşanacaktın niye evlendin?” derler diye. Ama inanın psikolojim çok bozuk. Onunla ilgili hiçbir şey istemiyorum hayatımda. O çocuk hayali kurmaya başladı ben ise olmasından korkuyorum. En çok istediğim bir evladım olsundu onu bile istemiyorum. Konuşmayı denediniz mi derseniz çok denedim, anlatmaya çalıştım ama değişen hiçbir şey yok. Şimdi o böyle yaşamaya alışmış, doğru düzgün arkadaşı bile yok, akrabaları ile de ilişkisi yok. Ben de mi böyle olayım? Hayattan her şeyden herkesten kendimi soyutlayıp bir nesne gibi mi yaşayayım yoksa kurtulup kendim mi olayım? Bana yol gösterin Yeşim Hanım. Başınızı da ağrıttıysam özür dilerim. Şimdiden her şey için teşekkür ederim.


Yeşim Tijen'in cevabı:

Gerçekten de beni güldürdünüz sevgili okurum, yazdıklarınız sizin için muhakkak eziyet ama bana çok komik geldi. Eminim okuduklarında okurlarım da gülmüşlerdir. Yaşadıklarınız sizi zorlasa bile bizlere iyi geleceğinden bunca gelen mailden sizin mailinizi seçtim. Yazdıklarınızı gülümseyerek okurken sizin çok çabuk ayrılma düşüncesine meyil ettiğinizi gördüm. Siz eşinizle arkadaşlık yapmışsınız, karakterini bu kadarını olmasa bile biliyor olmalısınız. Bu ne çabuk kaçmaya çalışma, olmaz yavrum bazı kadınlar böyle eşine karşı ambargolar koyabiliyor. Bu biraz kıskançlıktan biraz kimseyle paylaşmak istememesinden. Siz de bunun farkındasınız, onun için biraz daha sabır göstermelisiniz. Biraz daha anlayışla ona siz yol gösterici olmalısınız. Öncelikle dürüst olmalısınız çünkü siz mecburen oynuyorsunuz, kendiniz olmaktan uzak, bir başkasının büründürdüğü bir karakterin içine sığmaya çalışıyorsunuz. Size biçilen karakter eşinizin yaşama bakışı gibi dar; kişiler, aile, arkadaş, eş vs ilişkileriyle bir parça ipotek altında olur ama sizin eşinize ipotek yetmemiş bayağı bayağı sizi haczetmiş. Kadınlar bunu yapabiliyor. Kendinizi hacizden kurtarabilmeniz için bayağı uğraşmanız lazım. Eşinizle konuşmuşsunuz ama konuşmak yetmez. Bazen tavır da koymalısınız, anlayana kadar gerek sözle gerek tavrınızla gerek şefkatle onu çok sevdiğinizi ama böyle yaşamakta zorlandığınızı anlatacaksınız. Size güven duymasını sağlayacaksınız. Bir kadın bu kadar güvensizlik yaşıyorsa sizde bir sorun olabilir mi bir parça diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Bunların yanı sıra eşinizin sizin durumunuzu anlaması için evliliğe adapte olması, bu yaşama kendini alıştırması ve bazı konularda kendini geliştirmesi lazım. Çünkü eşiniz biraz kendi dünyasını size yansıtıyor. O dünya dar ve sadece onun etrafında dönüyor ve mutlaka bunun nedenleri vardır. Pandemiyi hatırlarsak, hepimiz evlerimize kapanmıştık hayat eve sığar sloganıyla bizleri rahatlatmaya, evde tutmaya çalışmışlardı. Durduk ama nasıl? Bizler kendimizi evlere sığdırabildik mi? Ne bedenimiz ne ruhlarımız evlere sığdı. Her şey bir yere kadar. Bir yerden sonra ne evlere sığdık ne artık dayanabildik. Siz de öyle, hayatınızı eşinizin size açtığı kadarıyla, onun istediği şekilde sizi yönlendirmesiyle yaşayamaz ve dayanamazsınız. Aman eşimin psikolojisi bozulmasın, aile huzurumuz kaçmasın diye susarsanız kimi erkek evden, eşten uzaklaşmaya başlar. Kimi de sizin gibi ayrılmayı düşünmeye başlar. Bu noktaya gelmemek için sevginizle sabrınızla merhametinizle ona yaklaşsanızda yeri geldiğinde bu olmaz diyerek sesinizi çıkaracak, tavrınızı koyacaksınız. Sessizce kabullenmekle yol alamazsınız. Böyle mutsuz olursunuz. En azından orta bir yol bulmak zorundasınız. Eşiniz eğitim almış olabilir, çalışıyor olabilir. Bunlar onun ancak bir yönünü anlatır. Diğer yönleri anlamak onun insanlarla iletişimiyle yaşam tarzıyla alakalı. Sizin anlatmış olduğunuz kadarıyla insanlardan uzak, kendi dünyasında yaşamayı tercih eden ve yaşananları kendine olan güvensizliğiyle dar zihniyle yorumlayan bir kadın. Eşinizin kardeşiniz, anneniz, kuzeninize kadar koyduğu baskı, onu niye dedi bunu niye yaptı herkese bir kulp buluyorsa başkasını eleştirmeden önce dönüp bir kendine bakacak. İnsan ilişkileri ikili yaşanır. İnsan düşünen bir varlıktır. Eşinizde düşünmeyi öğrenmek zorunda, hata varsa bu hatada onun payı nedir bunu sorgulayacak. Sizi ailenizin davranışlarından dolayı sorgulamayacak. Eşiniz sizin başınızın etini yerken tepkisini göze alarak kendiniz olmaya çalışacaksınız. Tepki verdiğinde anlatacaksınız. Bazı insan geç anlar. Ona bir süre yaşam öğretmenliği yapacaksınız. O artık sizin eşiniz, hayatını sadece size bağlamış. Bunu zaten görüyorsunuz. Aslında sizin ona göstereceğiniz tavır onun alanını da açacak, nefes alacak çünkü eşiniz size bunları yapabildiğine göre kendi iç dünyası da dağınıktır, kendine güvensiz, mutsuz, sevgisiz ve yaşama pozitif düşünceyle bakmayan bir kadın olumlu düşünmeyi öğrenecek yoksa mutsuz bir kadın olarak yaşayacak sizle veya başkasıyla sonuç mutsuzluk, bu zihniyetle kalırsa değişmez. Çözüm tabii eşinizde. Sizi kaybetmek istemiyorsa çaba sarf edecektir. Anlamazsa yapacağınız hiçbir şey olmaz ya kabul ederek yaşarsınız ya da vicdanınız sızlasa da boşanırsınız. Ayrılmak, boşanmak bunlar hoş değil ama çözümse çözüm kullanılmalı. Birçok okuruma dediğim gibi size de önce elinizden gelen çabayı göstermelisiniz diyeceğim. Ayrılık düşüncesi bile sizin vicdanınızı şimdiden sızlatırken şimdi boşanırsanız vicdanınız sizi hiç bırakmaz, o nedenle elinizden geleni yapmadan ayrılığı düşünmeyin. Bu süreçte eşiniz daha normal tavırlar içine girene kadar çocuk yapmamanızı öneririm. Her şeyin güzel gelişmesi, üzerinizdeki hacizin en kısa sürede üzerinizden kalkması umuduyla size sabırlar diliyorum oğlum.


Sevgiler sevgili okurlarıma...

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.