“Acaba”larla dolu bir hayat

Merhaba Yeşim Hanım, öncelikle isminiz ve anlamı çok güzel, siz de öyle :) Ben evin ilk çocuğuyum. Bir de benden 6 yaş küçük erkek kardeşim var. Bir kız bir erkek yani. Google'da aradığım sonuç itibari ile sizi buldum ve çok memnun oldum. Güçlü, pozitif bir kadın ve annesiniz. Yardımcı olacağınıza eminim. Benim en büyük sıkıntım ailem. Bir annem ve babam var ama yok gibiler. Çok acı. Babam baskıcı, konuşulmaya gelmeyen zeytinyağı tipi, “her şeyi ben bilirim”ci, eleştirmeden durmayan biri. Konuştuğun zaman hep üste çıkar ve istediği cevabı vermezsen en ağır cevapları üstüne bir de şiddet görürsün. O yüzden hep onaylarım. Bir kızım var 2.5 yaşında dünyalar tatlısı. Ben çok eziyet gördüm. Baskı, psikolojik şiddet, bir kızın babasından duymayacağı en ağır şeyler. Bu yaşıma kadar hep ağladım bir gün huzurum olmadı. Hep korku, endişe… Hayatımı elime almama hiç müsaade olmadı. Aklımı kaçırmama ramak kaldı. Güçlü olmaktan yoruldum, taşıyamıyorum. Uçurumdan atlasam canım yanmaz, hissetmem herhalde. Üvey evlat gibi yaşadım hep. Sevgiye aç bir kız çocuğu. Hayalleri, hayatı elinden alınmış. “Acaba”larla dolu bir hayat. Cesur ama ürkek. İçimde kapısı olmayan simsiyah bir odada, oturmuş, başı kollarında dizlerine yaslanmış ağlayan bir kız çocuğu gömülü. Ben duyuyorum onu. Kimseyi almıyor içeri. Korkak, kırılmış, umutsuz. “Sabret” diyorum “Dayan”. Balonlarımız, uçurtmalarımız olacak mavi, masmavi olan gökyüzünde. Süzüleceğiz seninle el ele şekerler yiyerek. Çiçeklerle taç yaparım sonra güzel saçlarına. Dinliyor, ağlaması kesiliyor ama almıyor içeri. Korkuyor ölmeyi bekler gibi. Değişir dedim babam, Yeşim Hanım. Hep döndüm, geldim yanlarına rızaları olsun şu dünyada diye. Mezarlarını öperim zoruma gider. Olgun oldum hep. Ama sevgi bile duyamıyorum, nefret bıraktılar şimdi bana. Sevebilirdim minnet duyabilirdim. Kızım oldu, anne oldum, değişirler dedim olmadı. Daha kötü oldu. Anneliğimi bile yaşatmadılar. Hep iğneleme, öteleme, küçümseme. Sığınmaya gideyim, şikayetçi olmayayım diyorum hayatını yaşasın ama benden uzak olsun istiyorum. Devlet korusun başka gidecek yerim yok. Can güvenliğimi korumak için. Nefes alabilmek, başarı basamaklarını yürüyebilmek için. Eşim yok, kızım babasız... Ailemle yaşıyorum, yaşamak denirse. Delilik yapar diye korkuyorum. Ya devlet sahip çıkmazsa, ya sonralar? Şimdi siz söyleyin. Ne yapayım, nereye gideyim? Bundan seneler önce üniversiteyi kazanmıştım. O zaman da bir savaş içerisindeydim ailemle. Memleketten arkadaşımın ziyaretime gelmesi ve gideceği gün babamın odama gelip bir ton hakaret aşağılama, beni reddetmesi üzerine evden gitmek istedim. İşte "gelin ol git gelme, seni bu evde istemiyoruz, sen gibi bir evladım yok" gibi ağır konuşmaları oldu. Bavulumu toplayıp arkadaşımla birlikte memlekete dönüp yeni bir hayat kurmayı düşündüm. Kendimce tek. Karşı çıktılar bu sefer, onca hakaretlerinden sonra gidemezsin falanlar. En son babam “Halanda kal, bir ay sonra ne yaparsan yap” dedi. Blöftü aslında. Yakamı bırakacağından değil. Ben halamda kaldığım bu bir iki ayda çalıştım. Üniversite harç param için. Sonra gene yakama yapıştılar işte. Üniversitede okuduğum her gün burnumdan geldi. Etrafın çevrenin doldurmasıyla her günümü zehir etti. Arayıp saydırmalar, ara sıra ansızın çıkıp gelmeler… Üniversitemin son senesi yaz okuluna kaldım. 4’e tamamlamak alttan derslerimi vermek diploma sahibi dinamit bir genç, iş kadını olmak istiyordum. Çok sağlam hedeflerim vardı inanın. Buraya kadar mücadele vermiştim bunca sene, bırakamazdım. Bir gün arayıp "eşyalarını topla gel yoksa ben gelir ne kadar insan varsa kurşuna dizerim yıkarım orayı" demesi üzerine sırf insanlara zararı olmasın ve bende yaşayabileyim diye(yaşamak denirse) bıraktım. Şimdi sürekli başıma kakıyor okusaydın diplomayı alsaydın işin hazırdı. Çok nefret bir insan bildiğiniz gibi değil. Sadece bana karşı. Ben şu an bu haldeysem eğitim, iş, evlilik, maddiyat hepsi ailem yüzünden. Ama kabullenmezler asla ama asla. Bir kere cinnet geçirdim. Bir travmam ve birkaç kez kimseden habersiz intihar… Ben hiç evlenemedim aslında. Her kızın elbet bir gün giymek istediği o beyazlığa sahip olamadım. İçimde büyük bir yara. Hep baskı. Hep hakaret. Hep kır dizini otur, evin işini yap… Şu anda kaçtığım olmaz ya dediğim haldeyim. Kucağımda bir çocuk 5 parasız baba evinde. Evin işini yap her şeye evet de. Sen insan değilsin yaşama, senin neyine! Kadınsın otur oturduğun yerde. Biz ne dersek o!


Yeşim Tijen'in cevabı:

Bana dünyanın en zor işi ne diye sorsalar; anne olmak derim. Çünkü bir kere anne olmuşsanız artık sizin bir hayatınız yok. Olmuyor. Olamıyor. Hayatınız doğurmuş olduğunuz çocuktan ya da çocuklardan sonra farklı şekil alıyor. Siz de hayatı kenarından, köşesinden bir parça yaşamaya tat almaya çalışıyorsunuz. Asıl olan her daim çocuklar; çocuğum veya çocuklarım, onların gelecekleri diyerek yaşıyorsunuz. Birçok anne için bu durum böyle. Siz de bir annesiniz ne şartlarda anne olmuş olursanız olun. Sizden bir parça o güzel çocuğunuz, kızınız var. Onun güçlü umutları, hayalleri olan bir anneye ihtiyacı var, yıkıntıya değil. Neler yaşamış olursanız olun insanoğlu öyle kuvvetli ki hepsinin altından kalkabilir. Sabırla, azimle, umutla sizde sıkıntılarınızın üstesinden gelebilirsiniz. Yılmak, havlu atmak yok benim hayat felsefemde, hep savaşacaksınız, hep mücadele edeceksiniz ve sonunda kendinizi gerçekleştireceksiniz. Siz eğer gerçekten isterseniz hiçbir şey yarım kalmaz. Belki bugünlerde hemen değil ama azmederseniz mutlaka gerçekleşir yavrum. Haaaa bu söylediğim hikâye falan da değil, hayatın gerçeği bana güvenin. Sizi kandırmaya, boş ümitler vermeye çalışmıyorum. Kendinizde olanların, yapabileceklerinizin farkındaysanız günün birinde mutlaka gerçeğe dökeceksinizdir. Hiçbir şey buhar olup uçmayacak sizden, ruhunuzdan, aklınızdan eninde sonunda ete kemiğe bürünecektir. Bunların gerçekleşmesi için ani kararlardan, öfkeyle hareket etmekten kaçınacaksınız. Kararlarınızın sonuçlarını hesap edeceksiniz. Hesapsız hayat olmuyor yavrum. Hesap yapılmadan yaşamaya kalkılırsa bedeller aratarak ödenmeye devam eder. Bedellerin ödenmemesi için hep dikkatli düşünerek, sorgulayarak, öngörmeye çalışarak, sabrederek, umut ederek, asla umutlarınızı kaybetmeyerek yaşama sıkı sıkıya sarılmalısınız.


İnsanın hayatında hep çıkış kapıları vardır yavrum. Bu kapıyı görmek için gözleri açmak gerek. Sizin çıkış kapınızın önünde size göre aileniz duruyor, yazdıklarınızı okuyunca mutlaka babanızın size itici gelen, hayattan soğutan davranışları olmuş olabilir ama sizin hiç mi hatalarınız yok? Düşünün bugün çocuğunuzla sığındığınız yer sizin birlikte olmaktan mutlu olmasanız da ailenizin yanı. Neler yaşamış olursanız olun sizi çocuğunuzla kabul etmişler. Yaşadıklarınıza hep kendi tarafınızdan bakmamalısınız. Şu an yaşınız ve onlara olan öfkeniz gereği bazı önemli noktaları atlıyor olabilirsiniz, size bunları göstermek zorundayım. Yaşadıklarınız ve ailenizin yaşadıkları gerçekten çok zor bir durum. Biraz onlar açısından bakmaya, toplumun değerlerine önem vermeye, hayatınıza bu değerlerin bir kısmını geçirmeye özen göstererek bir yerden başlamak zorundasınız. İnsan ancak yaşamında değerlerine sahip çıkarsa kendini değerli hale getirebilir. Siz değerli olursanız çocuğunuz değerli olur bu zincirleme bir durum yavrum. Yaşamınızda ailenizin olumsuz etkisi olmuş olsa bile yaşamış olduklarınızı ailenize bir nevi ben yaptım oldu der gibi dayatmışsınız. Girdiğiniz ortamlardan, gezdiğiniz arkadaşlara, çalıştığınız işe kadar her şeye dikkat etmeliydiniz. Bu yaşadıklarınıza bakınca biraz asice yaşanmış bir yaşam olarak gördüm. Tabii ki gençtiniz, birçok şeyi hesap edemediniz bundan sonra attığınız her adıma dikkat etmelisiniz. Ailenizi sevmeseniz anlaşamasanız da kendi iyiliğiniz çocuğunuzun iyiliği için onlarla iletişimin bir yolunu bulmalısınız. Sizin de kızınızın da ailenize ihtiyacı var bunu sakın göz ardı etmeyin. Çocuğunuzu sosyal bir kuruma emanet etmek gibi bir düşünceyi aklınıza getirmenizi doğru bulmadım. O güzel kız devletin değil sizin çocuğunuz. Sizin kadar kimse ona iyi bakamaz. Şefkat veremez; sevgisiz, sahipsiz bir kız olarak büyümesine izin vermemelisiniz. Siz ailenizi ne için suçluyorsunuz? Sizi anlamamalarından, sevgisiz bırakmalarından vs. Siz kızınızı sosyal kurumlara bırakırsanız ilerde kızınız da sizi suçlayacaktır. Bunu ister misiniz? Hayatınızın kontrolünü elinizden bırakmamalı yaşadıklarınıza tahammül ederek kendinize yol açmak için kişisel gelişiminize eğitim hayatınıza önem vermelisiniz. Tüm bunlardan dolayı ailenizle zıtlaşmamalı, güven verici adımlar atmalısınız. Bu güven denen duyguda hemen oluşmuyor ki yaptığınız, söylediğiniz her doğru ve güzel şeyin sürekliliği ile zaman içinde oluşabiliyor. Neden bu taraftan bakıp olumlu adımlar atmaya çalışmıyorsunuz?


Meşhur beyaz gelinlik; tüm genç kızların çocukluktan itibaren hayallerini süsleyen o beyaz gelinliği giyme şansını kaybetmiş değilsiniz yavrum. Sakın öyle ümitsizliğe düşmeyin, çok gençsiniz, mutlaka sizinle evlenmek isteyen sizin de isteyeceğiniz biri hayatınızda olacaktır ama şimdi bunları düşünme zamanı değil bunu bir kenarda tutacaksınız. Ne zamana kadar? Siz kendinizi güçlendirip gerçekleştirip ortaya çıkarana kadar. Siz, siz olmayı başardığınızda geçmişiniz de geçmişte kalacak, bir ehemmiyeti olmayacak. Bunları başarmak, gerçekleştirmek hep akıl istiyor, hop diyerek birden hayatınıza konmuyor. Emek vereceksiniz; kendinize, ailenize, çocuğunuza yaşam hep emek hep emek yavrum. Bunun farkında olmayanlar kadere isyan eder dururlar, siz isyan etmeyin, daha iyi bir yaşam için emek verin yavrum. Bunu kendinize borçlusunuz. Yarım kalmış bir siz var, onu tamamlamak boynunuzun borcu. Ve o küçük kızınıza da borçlanmışsınız, onu dünyaya getirmişsiniz. O küçücük kızınıza ağlayan bir anne olmamalı, intiharın i’sini bile düşünmemeli, her şeye rağmen inadına güçlü olmalı, gerçekleştireceğiniz hayallerinizi kızınıza anlatmalısınız ki gerçekleştirmek zorunda kalın. Beni güçlü pozitif bir kadın ve anne olarak görmüşsünüz Teşekkür ediyorum size samimi bir şey söyleyeyim o gördüğünüz ben ve ailem şıp diye kendiliğinden oluşmadı emekle itinayla sabırla özenle sevgiyle zaman içinde oluştu yavrum Sizde başarabilirsiniz Bundan hiç kuşku duymayın


Son sözlerime gelirken sizin yerinizde olsam kollarımı bir güzel sıvar yepyeni bir kadın olarak hayata “Merhaba! Kolla kendini, ben geliyorum, sana gününü göstereceğim!” derdim. Evet, inanın öyle derdim. Bunu yapabilirsiniz yavrum, ben sizde bu gücü gördüm. Benim gördüğüm o kız eğitimini tamamlar, işe girer, ailesiyle iyi geçinmeye çalışır ve günün birinde o beyaz gelinliği salına salına giyer. Haydi, başlasın hayatla savaşınız akılla, öngörüyle, sabırla değerlere sahip çıkarak Tamam mı yavrum? Asla kendinizden, hayallerinizden vazgeçmek yok. Umutsuzluk hele hiç yok. Yaşamış olduklarınızı hayat tecrübesi olarak sırtınıza atın, umutla küçük kızınızın elinden tutarak geleceğinize yürüyün. Ben her zaman size destek olmak için burada olacağım yavrum. Tabii Allah izin verirse…


Sevgiler güzel kızım, sevgilerimle benim sevgili okurlarım...



YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.