Ben daha ne yapayım?
Öncelikle hayırlı geceler dilerim abla, çok fazla başını ağrıtmadan direk konuya girmek istiyorum. 25 yaşında evli, bir çocuk babasıyım, elinizden öper 2 yaşında bir oğlum var. Benim annem, babam, abim, kardeşim hiç kimsem yok. Tek sahibim Allah'ım. Ben eşimle 2014 yılında tanıştım. 2016 yılında evlendim. Bu 2 yıllık süre zarfında çok iyiydi. Bu arada eşim benden önce bir evlilik yaşamış ve çok kısa sürmüştü. Ben bunu tanıştıktan 6 ay sonra öğrendim ve geçmişin beni ilgilendirmez diyerek o şekilde kabul ettim. Evlenene kadar hiçbir problemimiz yoktu ama evlendikten çok kısa bir süre sonra eşim bana karşı çok değişti. Bana olan yaklaşımı, hareketleri bunu tüm tavrıyla belli ediyordu. Benim kıraathane ortamım yok, alkolüm yok, kumarım yok. Ben sabahın 6’sında evden çıkar akşamın 6’sında işimden evime gelirim. Eve geldiğim zaman eşimin suratı beş karış asık, ne oldu diye sorduğum zaman yok bir şey diye ters ters cevaplar veriyor. Dertli dertli şarkılar dinler. Abla ben haksızsam sen söyle, ben el kapısında sabahtan akşama kadar ailem kimseye muhtaç olmasın diye çabalıyorum. Benim eşimden istediğim tek şey ben eve geldiğim zaman bana bir güler yüz göstermesi ama yok abla. Bir pazar evde kalırım benle kavga etmek için değişik değişik bahaneler üretir. Beni küçük düşürür, kalbimi kıracak kelimeler kullanır. Ben artık bunları taşıyamıyorum abla, ağır geliyor. Benim kimsem yok, derdimi kimseye anlatamıyorum, her şeyimi içime atıyorum. Dediğini yaptığım zaman iyiyim, yapmadığım zaman kötüyüm. Kendi kafasına göre gider sağa sola borç yapar, “Taksitle aldım sen karışma, taksitini benim annem babam ödeyecek” der ama bütün borç bana kalır. Benim bir çocuğum var abla. Benim gelirim belli, giderim belli. Ben asgari ücretle çalışan bir insanım, gerçekten işin içinden çıkamıyorum abla. Ayrılmak istiyorum, o günahsız yavrumun günahına girmekten korkuyorum abla. Uzun lafın kısası aza koyuyorum almıyor, çoğa koyuyorum dolmuyor. Sen bu evladına bir yol göster.
Yeşim Tijen’in cevabı:
İnsan yaşamında kendini değersiz hissettiren endişe, öfke, huzursuzluk veren saygısızca tavırlar içinde olan herkesi hayatından çıkartabilir yavrum ama bu sorunları eşinizle yaşıyorsanız, bunlara rağmen onu hayatınızdan çıkartmamak için çabalarsınız. Çünkü her evlilik çabayı hak eder hele de bir çocuk varsa daha çok çabalarsınız ancak o çabayı gösterdikten sonra ayrılmak çözüm olabilir. Kendinize keşke borçlanmamalısınız. Normalde evli ve seven bir kadın kocam dediği herkesten sakındığı kıskandığı eşine her şey olmaya çalışır. Anne olur, sevgili olur, arkadaş olur. Bunu sevgisinden yapar. Yapmıyorsa ya yeterince sevmemiş ya da kendince aradığını bulamamıştır. Evlenmiş olmak için evlenmiştir.
Maalesef evliliğin anlamını, sorumluluğunu bilmeden, anlamadan sırf evlenmek için evlenenler evleninceye kadar kendini saklayanlar oluyor; kadında da erkekte de. Aslında ipuçları da verirler ama gönül görmek istemeyince, hayat tecrübesi olmayınca gözde görmez, inanmak istediğine inanır. Eşiniz size kendisiyle ilgili ipucu vermiş sevgili oğlum, biriyle birlikte olup onun daha önce evlenmiş ayrılmış olduğunu altı ay kadar sonra öğreniyorsanız bu size onunla ilgili ipucu veriyor olmalıydı. O gözüken ipten geriye doğru gidip neden evliliğinin çok kısa sürdüğünü, çabalamadığını, ondan başka birinden öğrenmeli öyle bu evliliğe karar vermeliydiniz ama yalnızlık sizi bu evliliğe itmiş olmalı. Hiç kimsem yok diyecek kadar yalnız hissediyorsunuz. Siz kendinizin her şeyi olabilirsiniz yavrum. İnsana bir tek kendi yeter. Sizin yaşınızda kendisiyle barışıksa hayata meydan okuyabilir. Kendinize güvenin, hayattan gelecekten korkmayın. Yaşamınızdaki her şey için, başta kendiniz için olmak üzere elinizden geleni yaparsanız yaşamdan korkmanıza hiç gerek yok yavrum.
Biraz size kadınları anlatmak istiyorum. Kadınlar sevgili oğlum, hayalleri, beklentileri olan, her şeyi didikleyen, eşeleyen pireyi deve yapan hassas canlılardır. Evliliklerinde de bu didiklemeleri sebebiyle bazen huzur vermezler, huzur da bulamazlar. O nedenle erkek evlenmişse ince düşünceli olmak için kendini aşmak zorundadır. Malum dümdüz oluyor erkekler. Kadına ulaşmak ancak kalbine dokunarak gerçekleşebilir. Bunun için de kadın konuştu mu dinlensin, anlaşılsın ister. Derdi varsa eşi derman olsun ister. Bazı kadınlara da madden ulaşmak gerekir. Az veren candan çok veren maldan misali ulaşımlar keseye göre mutlaka olmalıdır. Bunlar kadına kendini değerli hissettirir. Bu kadar mı? Tabii ki değil. Erkeğinin romantik olmasını ister, romantik erkekle kendini mutlu hisseder kadın. Aşk, sevgi kokan cümleleri duymaktan hiç bıkmaz. Sürprizli, neşeli, hareketli erkeği hayatında görmek ister. Kös kös oturan, uyuyan erkeği sevmez, uyuyan erkekten hoşlanmaz çünkü bütün gün eşinin onunla ilgileneceğini hayal etmiş beklemiştir. Eğer işten eve geldiğinizde ona ilgi göstermiyorsanız, yorgunum diyerek televizyonun karşısında uyukluyorsanız, kadın olduğunu eşinize hissettirmiyorsanız, iltifat etmiyor, sevdiğinizi söylemiyor, sarılmıyor, öpmüyor, dokunmuyorsanız eşiniz tepki olarak size karşı soğuk tavırlar içine girebilir. Bunları elimden geldiğince karşılıyorum diyorsanız eşiniz kendi içinde problemlidir. Kendi dünyası sorunluysa işte o zaman bu hale gelebilirler. İçsel huzura ulaşmamışsa, hayattan, kendi yaşamından büyük beklentiler içindeyse, mutlu olduğu şeylerin farkında değilse, başkalarının hayatına bakıp özeniyor, evliliğini başkalarının hayatlarıyla, arkadaşların eşleriyle kıyaslamaya başlarsa bu hale gelebilir. Kendini, eşini, evliliğini bu bakış açısıyla değerlendirince bazı kadınlar eşlerine değer vermemeye, uzaklaşmaya başlayabiliyor. Siz de zaten eşiniz için onun istediğini yaptığımda iyi diyerek belirtmişsiniz. Bu söz çok şeyi açıklıyor. Asgari ücretli bir eş yazdıklarımın birçoğunu yapmakta zorlanabilir. Asgari ücretli yaşam buna izin vermez, kadın bunun bilincindeyse eşinden çok fazla beklenti içinde olmaz, olabildiğince destek olmaya çalışır. Eşinden yapabileceğinden fazlasını beklemez hatta kendisi çocuğunu annesinin bakmasını sağlayarak çalışma hayatıyla destek olmaya çalışır. Bunları yapmayan, eşinden yapabileceklerinden fazlasını bekleyen kadın eşiniz gibi kendine acıyarak, ziyan olmuş hissederek, acıklı şarkılar dinleyerek kendisine hayatına kahreder durur. Size tavsiyem evliliğinizin yürümesi için elinizden geleni yapın, sizi üzen rahatsızlık duyduğunuz her şeyi eşinizle konuşun, bağırmadan, çağırmadan. Ne demek istediğinizi tam olarak söyleyin ama biz olmak dürtmeyle olacak bir şey değildir yavrum ya biz diyerek evliliğe başlarsınız ya da ben ben diyerek ayrılık noktasına doğru yürürsünüz. Eşinizi bu yürüyüşe çıkmış olarak görüyorum. Çünkü hayata maddiyat olarak bakıyor. Kapitalizm maalesef en çok kadınlara diş geçiriyor. Eşiniz yaşamını o dişlilerde çiğnenerek geçirecek görünen ne yazık ki. Size bu evlilikten kalan kendinize düşen sorumlulukları yerine getirdiyseniz bir an önce çözüme ulaşmaktır. O da insana zor gelse, içi elvermese bile boşanmaktır. Her ne yaşarsanız yaşayın, hayata tutunmayı sakın bırakmayın. İnsan her şeyi yaşar, her şey geldiği gibi geçer, gider. Siz sallansanız da düşmedikçe her şey geçer yavrum, bir tek geriye siz kalırsınız. Siz kendinize hep lazımsınız. Daha iyi bir yaşam için eğitiminiz eksikse dışardan tamamlayın. Eğitim şart, siz de çok gençsiniz, bunları yapabilirsiniz görün. Yaşamda söz sahibi olmak ve daha birçok şey için kendinize yatırım yapmanızı önererek size ve okurlarıma sevgilerimi yolluyorum...
Okurum bu mailinden sonra dün gece attığı bir mail ile eşinin evden gittiğini bana söyledi. Bu noktada da size vereceğim tavsiye şudur sevgili okurum; sakın peşinden gitmeyin, dön demeyin. Çünkü giden yine gidecektir. Eşiniz yüksek olasılıkla başka biri ile görüşüyordur yoksa iki senelik beraberlikte eşten uzak durulmaz acilen boşanın yavrum ve sakın affetmeyin yarın, öbür gün…
Tekrar sevgiler sevgili okurlarım…
YORUMLAR