Ya ileride beni sevmezse

Merhaba Yeşim Hanım, sizi bir sayfada buldum ve yorumlarınız çok anlamlı, çok güzel geldi, çok açıklayıcıydı her şey. İçimi size dökmek istedim ben de. Kimle sevgili olsam 2-3 hafta olmadan hemen ayrılıyorum. Biliyorum çok yanlış bir şey, yaptığım doğru değil ama ilişkimiz uzun sürerse ileride benden soğur, bana olan aşkı biter diye her ilişkimi erkenden bitiriyorum. Şu ana kadar kaç kişiyle konuştum bilmiyorum. Ama bildiğim tek bir şey var, benim şu ana kadar en uzun ilişkim 1 ay. O da geçen gün bitti, yine ben ayrıldım. Etrafıma bakıyorum herkesin düzenli bir ilişkisi var. Ama benim bir türlü düzenli bir ilişkim olmadı. Herkesin 2- 3 yıllık ilişkisi var. Mutlu ilişkilerini anlatırken ben hep onları hayretle izledim. Örneğin geçen biten ilişkim çok güzel gidiyordu, çok mutluydum, çok mutluyduk ama bu mutluluk bitsin istemedim ve burada bu aşk kalsın istedim. Ayrıldım. Bana ulaşmasın diye her yerden engelledim. Bu kaçıncı kişi bilmiyorum. Beni yanlış anlamayın sakın hiçbiriyle cinsellik yaşamadım. Sadece korktuğum şey benden soğursa, ileride beni sevmezse, evlenince mutsuz olursak, pişman olursak... Bu sorular hep beynimde çünkü hep mutsuz evliliklerde karşılaştım, insanlar hep mutsuz. Bir ay içinde bu son ayrıldığım çocukla 3 defa ayrıldım ama pişmanım, yazmak istiyorum ama yazamıyorum. O da numaramı silmiş zaten soğumuş bile benden. O kadar ayrılırsam tabii soğur. Ne yapacağımı bilmiyorum lütfen akıl verin hocam. Şimdiden teşekkür ederim.

Yeşim Tijen’in cevabı:

Gün Bugündür

Dün, bugün, yarın hepsi bugünün içinde

Gel bugünün önemini fark et.

Geçmişte yaşamayı,

Gelecekten endişelenmeyi,

Sen de terk et.

Bilmelisin dün dünde kaldı gizli kapaklı tecrübeleriyle,

Bilmelisin kaygıların varsa bugünde değilsin

Bilmelisin gün bugündür.

Bugüne girip hakkını verene yarınlar bir ödüldür.

Yeşim Tijen - Hüzünlü Valizler kitabından…

Sevgili kızım, seneler önce “Gün bugündür” demişim. Sizin de bugünün önemini fark etmeniz, bugünü yaşamaktan kaçmamanız için size gün bugündür diyeceğim yavrum. Bu sözümü sakın unutmayın. Gerçekten bugüne hakkını verenlere yarınlar ödüldür. Nasıl hak verilir? Kendiniz için elinizden geleni yaparak, gelişiminize önem vererek, eğitim hayatı, iş, kariyer neye ilginiz varsa o konuda kendinizi ilerleterek, yaşadığınız ilişkilere, arkadaşlık, sevgili, aile, hepsi için elinizden geleni yaparak, geriye keşke bırakmayarak, yapmak istediğiniz herhangi bir şeyi eğer olabilecekse yapmaktan kaçınmayarak, hedefleriniz varsa korkmadan o hedeflerin üzerine yürüyerek insan yaşamına ve kendine hakkını verir. Hayatta yaşananlara bakınca insan korku duyabilir ama insan içinde neyi çoğaltırsa onu büyütür, bunun farkında olarak düşüncelerinizi yönlendirin. Eğer içinizde cesareti büyütseydiniz ilişkilerden korkmayarak yaşayacaktınız. Siz korkuyu içinizde çoğaltmışsınız, ilişkileri yaşamadan kaçarak kendinize ve bugüne hakkını vermemişsiniz. İnsan ya aldatılırsam, ya terk edilirsem diyerek yaşayabileceği şeylerden kaçmamalı. Bu kendinize karşı büyük haksızlık! Siz kendi kendinize kötülük yapıyorken başkasının kötülüğünden korkmamalısınız. İnsan kendini yetiştirmişse, kendi olabilmeyi başarabiliyorsa kaybetmekten korkmamalı. Çünkü bildiğiniz gibi hayatta ölüm de var ama öleceğiz diye düşünmüyoruz. Hep ölümü düşünsek yaşayamayız değil mi? Ne yapıyoruz? Aklımızla, vicdanımızla, hareket etmeye özen göstererek yaşamımızdan uzakta tutar gibi yapıyoruz. Oysa sinsi sinsi ölüm hep aklımızın bir köşesinde, yaptıklarımızda, söylediklerimizde. Vicdanımızla her hareket edişimizde ölüm var desek de hayata hakkını ölümü düşünerek vermeye gayret ediyor, yaşamaktan da kaçmıyoruz. Buradan da anladığınız gibi insan korkabilir; kendini, düşüncelerini yönetirse korkularını geriye atıp hayatı yaşayabilir de. Bunun haricinde yaşamda ayrılık, karşılıksız sevmek, terk edilmek, aldatılmak, kandırılmak var. Günümüzde bunlar insan ilişkilerinde artık fink atıyor. Yine burada ama diyeceğim; bunları belki yaşarım diyerek kendinizi hayattan insanlardan soyutlamak, ilişkilerinize birkaç haftada son vermek özgüven eksikliği yaşadığınızın göstergesidir. Kendinize güvenseniz bunları yapmaz, ben sevilecek bir genç kızım diye düşünerek ilişkinizi yaşardınız. Kendinizi sevmelisiniz, içinizdeki güzellikleri görmelisiniz. İnsanı güzel yapan, güzel gösteren her daim karakteridir. İnsan önce yüzüyle ilgi görse de sonrasında hep karakteriyle değer görmüştür. Bunun için de dışınız kadar içinize de yönelin.

Siz bu terk edişlerinizle başka neleri kaçırıyorsunuz onu da söyleyeyim. Kendinizi tanıma şansını kaçırıyorsunuz. Hâlbuki kendinizi ne kadar erken tanırsanız hayatınızda o kadar güzel yol alırsınız kızım. Kendini tanımayan biri ne istediğini, ne yapacağını bilemez. İnsan yaşadıklarında gösterdiği tavırlarla, tepkilerle kendini tanır. Siz bundan da mahrum kalmış oluyorsunuz. Her yarım bırakılmış olan sizi eksiltecek. Siz tamamlanamazken nasıl siz olacaksınız? Her şeyi eksik bırakan biri kendini tamamlayabilir mi? Evhamlarla korkular üretmek yerine gerçekleri görüp ona göre adımlar atmayı deneyin, bunu başarabilirsiniz. Sanıyor musunuz ilişkilere başlarken karşınızdaki gençler korkmuyor, onlarda korkuyorlar. “Nasıl biri acaba? Doğru mu konuşuyor? Yalancı mı? Beni aldatır mı?” diye onlar da endişeleniyor ama yine de cesaretle adım atıp sizinle ilişkiye başlıyorlar. Bu başlangıcı birbirinizi anlayarak, dinleyerek, severek, sayarak, değer vererek güzelleştirecek ya da çirkinleştireceksiniz olan sizlersiniz. Burada herkes kendine yakışanı yapacak. Siz kendinize yakışanı yaptıktan sonra geriye korkacak bir şey kalmaz. Yaşananlar size acı verse bile olgunlaştırır, öngörünüzü kuvvetlendirir. Her yaşanan bir öğretmen gibi insanı eğitir. Aklı çalışanı yıkmaz, güçlendirir. Bu ışıkla yaşama, yaşayacaklarınıza bakarsanız kim korkar hayattan? Biliyorum, sizde artık korkmayacaksınız. Hadi benim güzel kızım, gün bugün olduğuna göre her yeni güne ve kendinize hakkını verin derim.

Sevgiler sevgili okurlarıma...