Benim bu çektiklerim ne olacak?
Merhaba Yeşim Hanım, 22 yaşındayım. 6 yaşımdayken annemin babamı aldatmaya başladığını öğrendim. Belki benden önce de vardı bilmiyorum ama ben o zamanlar öğrenmiştim. Daha sonradan annem ile imam nikâhlı olduklarını öğrendim. Aklım hiçbir zaman almadı bir kadının iki tane eşi nasıl olabilirdi? Annemin gözü o adamdan başkasını görmüyordu. Çok seviyordu. Kardeşim ve ben her şeyi biliyorduk ama namus meselesidir, annemi yaşatmazlar diye kimseye bir şey demiyorduk. Yıllarca babamı aldattı biz de ona şahitlik ettik. O adamdan nefret ediyordum hem babam yerine geçmeye çalışmış hem de beni defalarca taciz etmişti. 10 yaşlarında ilk tacizine maruz kaldım. Tecavüz etmek dışında her şeyi yaptı ama anneme hiçbir şey söylemedim çünkü çocuksun o sıralar ne olduğunu tam olarak bilmiyorsun. Sürekli bize gelirdi ve geldiği zaman annem görmeden sürekli öperdi. Tabii ben büyüdükten sonra ne olduğunu anladım yine anneme söylemedim. Çünkü inanmazdı o kadar seviyordu, gözü kimseyi görmeyecek kadar. Yıllar sonra annem bana gerçekleri anlattı. Yıllar önce annemi istemeye gelmişler ama adam taksici diye vermemişler. Annem kalbine gömmeye çalışmış ama kaderdir ya karşısına çıkmış sürekli ve böyle bir şey yaşamışlar. Adam da evlenmiş, 2 tane çocuğu var. 2 yıl önce annem onu terk etti. Hem aldatmış hem de artık duyulsa kızına yani bana laf gelirmiş, sağ olsun yıllar sonra beni düşünmüş. Benim ne halde büyüdüğümden haberi yok tabii. Her gece Allah'a dua ettim annemin kaderini yaşatma bana diye. Annem ne isterse o olurdu. Ben asker olmak istiyordum ama izin vermediği için olamadım, onun istediği bir meslek seçtim. Memleketimden kaçmak için dua ediyordum. Üniversiteyi Allah'tan İstanbul'da okudum. Kaderim biriyle kesişti. Birbirimize o kadar benziyorduk ki. Nerdeyse aynı şeyleri yaşamıştık. Onun da babası annesini aldatıyordu. Birbirimizi çok iyi anlamıştık ve bir o kadar da sevmeye başladık.1,5 yıldır ilişkimiz var. Beni ona vermeyeceklerini biliyordum. Kalbime söz geçiremedim. O da ben de canımızdan çok sevmeye başladık. Artık aileler tanışsın dedik. Ben mezun oldum, iş buldum, düzenimi kurdum, annemler beni ziyarete geldi her şeyi söyledim. Annem “Kesinlikle olmaz okumamış, maddiyatı yok, denk değilsiniz” dedi. Oysaki işi vardı güvenlikti ve durumu da iyiydi. Ama tabii annemin istediği kadar zengin değildi. Annem hep derdi kızımı hem zengin hem de yakışıklı birine vereceğim ve gurbete asla vermeyeceğim diye. Beni apar topar İstanbul'dan aldılar memlekete getirdiler. Sevdiğim adam “Çabalayacağız, vazgeçmek yok” dedi. Ne yaptıysak olmadı. Babam asla dedi, annem asla dedi. Bu arada anneme de tacize uğradığımı söyledim ve bana sadece keşke önceden söyleseydin dedi. Çok pişmanmış, her gün tövbe ediyormuş yaptıkları için. Peki, benim bu çektiklerim ne olacak? Sevdiğim adamı çok hor gördü. Biz de en sonunda kaçmaya karar verdik. Ailemdir yine de bir şey olsun istemem ama annemin kaderini yaşamak istemiyorum. Annemin gözü hep yükseklerde oldu ama benim öyle değil… Nasıl bir aile de büyüdüğümü ve mutluluğun çok önemli olduğunu biliyorum. Yardım edin bana kaçarsam çok vicdan azabı çekmek istemiyorum. Ailem yine de onlara bir şey olsun istemiyorum ama başka çarem de kalmadı…
Yeşim Tijen’in cevabı:
Yağacak bir bulut gibi dolusunuz yavrum. Anneniz taşıması zor bir yükü hiç düşünmeden iki çocuğunun omuzlarına yüklemiş. Nasıl taşırlar dememiş. Gelecekte kendilerinden korkarlar, kötü örnek olurum dememiş. Bencilce, sadece aklında kalan bir adamı alabildiğince uzun seneler yaşamış, size de yaşatmış. İnsan ister imam nikâhıyla evli olsun ister resmi nikâhlı olsun birinin gözlerinin içine bakıp ona ümit vermişse aldatamaz. Bu kadar basit değil. Tabii bu bir karakter meselesi, bazı insanlar hayatlarındaki insanı küçümsüyorlar kendilerini değersizleştirip, aldatabiliyorlar. Sizin bu şahit olduğunuz çirkinliklerden dolayı annenize benzemekten korkmanızı anlıyorum. Kim olsa endişe duyar. Aklında bir “acaba”sı olabilir. Size bu yüzden diyorum ki nasıl olmak istiyorsanız öyle olursunuz. Olmak istemediğiniz biri olmamak sizin elinizde. İnsan kendi üzerinde çalışmalı yavrum. Bu çalışmak yıllar yıllar sürer, hemen insan şekil almaz, eğri büğrülerini düzeltmek, kendini yontmak, eksikliklerini eklemek için uğraşır durur yaşamında. Farkında olmak bunun için yeterlidir. Siz de farkındalıklarınızla kendinizi güzel yönde geliştireceksiniz inşallah. O yüzden de size hayata korkarak bakmayın cesaretle bakın diyeceğim.
Öte yandan bir annenin 4 gözü olmalı ki çocuklarını kötülüklerden koruyabilsin sevgili okurlar. Hep yazılarımda dediğim gibi kadın hayatına birini alacaksa o kişiyi en ince elekten geçirmeli. Bakıyorum da bazı kadınlar aşk meşk derken gözü görmeden yaşıyor. Bir anne olarak gözleri aşkla kapanmış bir şekilde yaşama hakkı yok ama kapayabiliyorlar; sonra ah vah para etmeyecek bunu düşünemiyorlar. Anneniz gibi kızım, gözü yıllarca beraber olduğu adamdan başkasını görmemiş. Babanızı sizin gözünüz göre göre aldatmış. Adam size tacizlerde bulunmuş. Çok korkunç, sapık adam! Küçücük bir çocuğun dudaklarına yapışmak... İnsan duyduklarını kabul edemiyor. Adamı boğazlamak istiyor. Bu adam iki çocuk babası, Allah cezasını verir inşallah! Çok uzun yıllardır süren bu beraberlikte en sonunda anneniz nasılsa bu adamdan ayrılmış ve şimdi pişmanlıktan bahsediyor. Kusura bakmayın, pişman olması sizin yaşadıklarınıza, maruz kaldıklarınıza özür olarak yetmiyor. Keşke söyleseydin demiş ya bu gözü görmez haliyle belki de size inanmayacaktı. Annenizi sevmedim, çocuklarını koruyamayan, onlara yaşamlarıyla zarar veren anne babalar bana hep sevimsiz gelmişlerdir. Düşünerek yaşamak zorunda olduklarını unutup bencilce yaşayanlara çarşının her şeye karşı olduğu gibi bende karşıyım.
Beraber olduğunuz hasretini çektiğiniz gence gelirsek; evlilik çok önemli. Sizin yaşlarınızda sevdiniz mi hemen evlenmek isteniyor, keşke sevmek insana yetebilse, eskisi gibi samanlık seyran olabilseydi ama o zamanlardan sonra hayata karışan o kadar çok şey oldu ki samanlıklar çiftlere batar oldu. Onun için de hesap yapmak gerekiyor. Biriyle bir ömrü paylaşmak, birbirine katlanmak, birbirini mümkün olduğunca çok memnun etmekten geçiyor şimdi. Ne verirsen o geliyor seninle gibi düşünün. Sevgi verecek, ilgi verecek, ümit verecek, arzularınız için çabalayacak. Şimdi bunların olmadığı evliliğin ömrü uzun olmuyor. Hayat beklentiler silsilesi oldu bir bakıma. Mutluluğa beklentilerle ulaşıldığı sanılıyor. Oysa mutluluk yüreğinizi, ruhunuzu olgunlaştırmanızla ulaşacağınız bir durum bu akıllardan uçmuş gitmiş. Bunu hatırlarda tutarak dengeyi kurmayı bilmeli insan ama ayarlar hep firarda. Böyle olunca birbirini memnun edemeyenler için evlilik de eş de yaşanası gelmiyor ya uzaklaşılarak çile olarak çekiliyor ya aldatılıyor ya da ayrılınıyor. Anlayacağınız eşlerden daha çok hayal gücü ve çaba bekleniyor. Bütün bu görünenlerin ışığında evliliklere bakarsak birinin evliliğe karar verebilmesi için kendini çok iyi tanıyor olması gerekiyor. Kendinizi tanıyorsanız evleneceğiniz insanda ne aradığınızı, hayattan beklentilerinizi, sizi nelerin mutlu ettiğini bilirsiniz. Olmazsa olmaz bir eşin ümit vaat ediyor olmasının gerektiği, eğitim hayatının bile yeterli gelmediği, insanların diplomalarıyla bekleyişte olduğu günümüzde ne olursa olsun diplomanın bir umut olduğu akıldan çıkmamalı. Eğitimsiz biriyle evlenmeye kalkmak, geleceğini soru işaretlerine bırakmak demektir. Bunları göz önüne alarak evlilik düşüncesi içinde olmalısınız. Annenizin yakışıklı, zengin damat istemesini normal buluyorum. Anneler çocuklarıyla ilgili hep böyle hayaller kurarlar. Bunu yadsıyamayız. Bir de gerçekler var ki insanın zenginliği kişiliğinde olmalı. Gençken umut veriyor olması, çalışkan olması, hedeflerinin, hayallerinin olması insana bir nevi ayna görevini görebilir. Bunlar gençken zenginliktir. Zengin olması gerekmez ama düzgün bir karakter ve eğitimi şarttır. Ailenizin bu gence karşı çıkması sizleri kaçmaya teşvik etmemeli. Bu sizin kendinize yapacağınız büyük bir hata olur yavrum. Kızların daha büyürken hayallerinde bekledikleri bu önemli gün yalnız başınıza imzayla geçiştirilmemeli. Gelinliğinizle, duvağınızla ailenizin evinden çıkmalısınız. Sakın kimse için bunu kendinize yapmayın. Çok pişman olursunuz. Birbirinizi istiyorsanız bu evliliği gerçekleştirmek için kendinize her ikinizde bir şeyler katarak daha olur hale getirebilirsiniz. Yaşınız küçük biraz bekleyin, daha iyi yaşam için çabalayın. Sizleri aileniz hala uygun görmezse diretmeyin. 22 yaşında bu genci çok sevdiğinizi düşünüyorsunuz ya; yarın başka birini daha çok sevebilirsiniz. Sevemem gibi bir düşünceyi aklınızdan çıkarın. Kendinize ailenize olan sorumluluğunuzu bir kenara atarak kaçmaya kalkmayın. Hani annenize benzemek istemiyorsunuz, bundan korkuyorsunuz… Anneniz sizleri unutup aşkını yaşamıştı yıllarca… Siz aşkınızı yaşayabilmek için önce kendinizi sonra ailenizi hiçe saymayın. Kendinizi oluşturmaya burada başlayabilirsiniz diye umuyorum ve düşünün yavrum evirin çevirin düşünün aklınızın onay vermediği hiçbir isteğinize meyil etmeyin olur mu? Size güveniyorum. Siz de kendinize geleceğinize güvenin inanın...
Sevgiler sevgili okurlarıma...
YORUMLAR