Ya yine giderse...
Yeşim Hanım, ben lise 3’te bir erkekle tanıştım. İlk defa birini hayatıma almıştım. İlk görüşte aşk dedikleri değildi bizimki o benim tavrımı, karakterimi sevmişti ben de aynı şekilde onun efendi oluşunu, ağırlığını sevmiştim. Sonra üniversiteye geçtik 4 yıl boyunca konuşmuştuk. Onu tanıdıkça âşık olmuştum, üniversiteye geçince bir anda değişti. Kalbim bir daha kimseyi almayacak, acım geçmeyecek sanmıştım ama zamanla onsuz olmam gerektiğini öğrenmiştim. Hatta onun bir anda beni terk etmesini bile affetmiştim. Sonra 3 yıl boyunca ayrı kaldık ama hiç aramızdaki bağ kopmamıştı, ara ara onu rüyamda görüyordum hiç düşünmediğim halde sonra her zaman hiç ummadığımız yerlerde birbirimizden habersiz karşılaşıyorduk. Hiçbir zaman ona olan sevgim bitmedi. Onun varlığı olmasa da yine de sevdim. 3 yıl sonra tekrardan affettim, o da neden bunları yaptığımı bilmiyorum geçmişi unutalım dedi ve tekrar affettim. Şimdi ise korkuyorum aynı şeyleri yaşamaktan. Hata mı yapıyorum? Şu anda her şey yolunda. Evlenmek istiyor benimle, bana “Senin değerini anladım, beni sen gibi kimse sevmedi, güvendim insanlara, yanıldım, sana bunları yaşatmaya hakkım yoktu. Hep içimde hiç bitmedin, yaptıklarım için özür dilerim” dedi. Beni eskisi gibi sıkmıyor, olgunlaştığını görüyorum ama nedense beni bırakıp gittiğinden dolayı bir daha güvenmek akıl kârımı bilemiyorum, ya yine giderse, bırakırsa diye düşünüyorum.
Yeşim Tijen’in cevabı:
Ne kadar gariptir; ilk aşk herkesin kalbinin en güzel yerinde başköşede oturur. Hep genç olarak hatırlanırlar. Belki ulaşılmadığından, belki ilk olduğundan ya da yeterince yaşanamadığından akıllarda hep büyülü bir görüntü olarak kalır. İlk aşk tahtından hiç inmez, zaman zaman akıllara geldiğinde sevgiyle, iç çekmeyle, bazen ufacık dudaklarda beliren gülümsemeyle hatırlanır. Gözler ya boşluğa ya uzaklara dalıp gider. Sonra gülümsersiniz. Ne güzeldi dersiniz, tekrar unutur hayatınıza geri dönersiniz.
Size ilk aşkınız geri gelmiş. Yeniden deneyelim demiş. Ne duruyorsunuz? İçinizde yaşattığınız sevgiyi gerçek duygularla yaşayın. İlerde keşke dememek için ikinci şansı ona verin. Ya yine giderse diye korkmayı bırakın. Korkarsanız kendiniz olamazsınız, kendiniz olamazsanız gerçek bir ilişkiyi yaşayamazsınız. Oysa kendin olabilmek, özgürce konuşabilmek, kendini ifade edebilmek yaşanan ilişkinin tadını çıkarmaktır. Bunu yapabilmek biraz da kendine güvenen biri olmaktan geçiyor. Kendinize güvenmeli, sevmeli, inanmalısınız. Sizinle olan ilişkisinin ardından ilişkileri olmuş, sizin değerinizi anladığını dile getirmiş. Evlenmek istiyor. Daha ne olsun? Bunların ışığıyla ilişkinizi yaşayın. Eğer bir ilişkide eksik duygular varsa o size mutlaka akseder. Söylenmeyen sözler kişinin hareketlerinde vücut bulur. Gönül her şeyi hisseder yavrum, tüm eksiklikler, dille söylenmeyen her söz davranışlarla size seslenir, fark edersiniz. Öte yandan gidecekse gitsin size kalan ne olur? Elimden geleni yaptım, olmadı diyerek ruhen özgürlük olur. Tabi hiç yaşanmasın böyle bir şey ama yaşanacaksa da korkmanız olacakları değiştirmez, sizi içinize kaçırır. Şikâyet etme frekansından çıkıp şükür frekansına geçmeye ne dersiniz? Zihninize hükmetmeye çalışın yavrum, onun size hükmetmesine izin vermemelisiniz. İlişkinizi yaşayabilmek için cesur olmalısınız. İnşallah mutlu bir sona ulaşabilirsiniz ama olmazsa da dünyanın sonu olmayacak. İnsan herkesten vazgeçebilir. Kendinden vazgeçmesin yeter. Şimdi yapmanız gereken düşüncelerinizi başınıza dert etmemeniz. Olabildiğince kendine güvenle, umutla bu beraberliği yaşamaya çalışmak. Siz elinizden geleni yaptıktan sonra gidenin ne önemi olacak? Hadi bakalım, başaracağınıza inanıyorum yavrum.
YORUMLAR