Her günüm ağlamakla geçiyor

Merhaba, eşimi 3 ay oluyor kaybedeli. 3 aydır her gün yazılar okuyorum, gün geçmiyor, Google’a eşimi çok özlüyorum yazıyorum cevabını alamayacağımı bildiğim halde sadece aynı durumu yaşayanlardan ne yapıyor öğrenmek için. Sizin de mail adresinizi orda gördüm. Eşim kanser hastasıydı, 1.5 senelik tedavinin ardından geçtiğimiz ekim ayında kaybettim. Henüz 30 yaşındaydı ben de 28. Oğlumuz var bir de 5 yaşında. 3 aydır her günüm ağlamakla geçiyor, çok özlüyorum. Çok severek evlenmiştik şimdi çok büyük bir boşluk içindeyim, bir odada ağlıyorum. Oğlumun yanında oturup oynuyorum ama hiçbir şey içimden gelmiyor. Hevesim yok, güçlüymüşüm gibi yapıyorum oğlum da çok etkilenmesin diye ama içten içe tükendim. Sanki önümde çok uzun bir yol var ve ben bu yolun başındayım ama adım atacak halim yok. Ne yapacağım ben? Bu şekilde yaşamak çok zor. Evladım için ayakta durmaya çalışıyorum ama evde bunalıyorum, dışarı çıksak aileleri, eşleri, babası olan çocukları gördükçe üzülüyorum, kızıyorum, ağlıyorum. Ne yapacağım ben böyle?



Yeşim Tijen’in cevabı:

Ölümle karşılaşmak... Hep uzaklarda sandığımız ölümün bir gün yanı başımıza kadar gelmiş olması, yüz yüze duruşumuz yine de ümitle ölümün vazgeçip gideceğine inanıp kendimizi kandırışımız, ufacık, incecik ümit zerrelerine tutunuşumuz yaşamın gerçeğini bizlere anlatmıyor mu? Yaşama devam edebilmek için ümit lazım olduğu gerçeğini. Evet, ölüm yanı başımıza geliyor. En sevdiğimiz, canımız, ciğerimiz o ölürse ben de ölürüm dediğimizi alıp da gidiyor. Büyük bir alev topu üzerinize düşmüş gibi yanıp tutuşuyorsunuz. Göz yaşlarınızı dindiremiyorsunuz. Kendinizi paralıyorsunuz, inanamıyorsunuz, kabul edemiyorsunuz, o ölmüş olamaz diyorsunuz, gerçeği hiç değiştiremiyorsunuz. Ölmüş…Ölmüş... Siz de ölüyorsunuz. Yaşayan bir ölüsünüz. Yaşadığınız büyük acının yüreğinizi dağlayışıyla kendinizden, yaşamdan, herkesten uzaklaşıyorsunuz. Zaman zaman kaybettiğinizin resmiyle, zaman zaman yukarıyla konuşuyorsunuz. Sevdiğinize “Neden beni bırakıp gittin? Sensiz nasıl yaşayacağım?” derken, Allah’a “Neden aldın? Biraz daha yaşasaydı ne olurdu sanki!” diyorsunuz ama gerçeği değiştiremiyorsunuz. Ölüm gelmiş, ecel bahane olmuş. Diyorlar ki doğum ve ölüm kadermiş. Kaderin önüne geçilemiyor. Geçilebilse ne çok insan ölüme karşı sevdiklerine siper olurdu değil mi? Belki de ölümle gidilen yer bu dünyadan daha güzeldir. Hiç bilmiyoruz. Bilemeyeceğiz de.


Yahya Kemal Beyatlı’nın şiirinde dediği gibi:


Birçok giden memnun ki yerinden

Çok seneler geçti, çok seneler geçti

Dönen yok seferinden...


Ölüm zorların, zoru yaşamak ondan zor demiş Necip fazıl Kısakürek. Siz de sevgili kızım, şimdi sizin için zor olanı, hayata dahil olup bu dünyanın dertleriyle uğraşmaya başlayarak yeniden hayata müdahil olmak zorundasınız. Tabii ki kolay olmayacak. Birden içinizde çiçekler açmayacak. Siz kendinizi yeşertmek için zorlayacaksınız. Gayret göstereceksiniz. O çiçeklerin açması için yüreğinizi yaşama açacak canlanmasını bizzat hayatın içine katılarak sağlamaya çalışacaksınız. Ayakta kalmanın başka çaresi yok. Zaman geçtikçe bu halinizden başka bir kadına dönüşeceksiniz. Çünkü yaşamak için çok güzel nedenleriniz var: Gençliğiniz ve güzel çocuğunuz. Yaşam, şu an acıdan göremiyor olsanız da hala size göz kırpıyor, güzel günler gelecek, 28 yaşındasın, sakın vazgeçme diye vaat ediyor. Belki bir süre daha geçtikten sonra siyahınız griye dönecek. O zaman o günleri yavaş yavaş gözleriniz seçmeye başlayacak ve derken gri maviye ulaşacak yavrum. Böyle kalmayacaksınız. Allah’ım dayanma gücünü verecek, siz bugünleri mutlaka aşacaksınız. Çünkü siz acılı bir eş olmanızın yanında bir annesiniz. Anne olmakla kalmayacaksınız, çocuğunuza baba da olmak zorunda kalacaksınız. Hem anne hem baba olacak olan siz mümkün mertebe çocuğunuza acınızı aksettirmemekle yükümlüsünüz. Bunun farkındalığıyla o içi ağlayan kadının yüzünü yalandan da olsa güldürmeye çalışmalısınız.


Evde bunaldığınızı dışarı çıksanız aileleri, eşleri, babası olan çocukları gördükçe üzüldüğünüzü yazmışsınız. O zaman kimse dışarı çıkmasın çirkin güzeli görecek, engelli sağlamı, fakir zengini, sevgilisi olmayan sevgilileri görecek, bekârlar evlileri görüp üzülecek. Yaşamak yaşanılanlara direnecek kuvveti kendinde bulundurmayı başarmaktır yavrum. Dayanacaksınız, direneceksiniz ve zamanla alışacaksınız. Çocuğunuzla güzel bir yaşamı kurmayı başaracaksınız. Ben yeni sizi oluşturmayı başaracağınıza inanıyorum ve başardığınızda kendi gücünüze sizin bile şaşıracaksınız. Size yüreğimden sabırlar ve baş sağlığı diliyorum. Eşinizin mekânı cennet olsun. Sevgiler sevgili okurlarıma...

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.