Kendimi yapayalnız hissediyorum
Okurumdan bana gelen ilk mail: Merhaba, öncelikle sizin yazılarını takip ediyorum ve gerçekten anlamlı ve çok güzel yazılar yazıyorsunuz. İnsanlara yardımcı oluyorsunuz. Teşekkürler. Ben 24 yaşındayım, üniversitede okuyorum ve ilk iki yılımda çok başarılı, kendi halinde bir öğrenciydim. Sonraki senelerde başıma çok talihsiz olaylar geldi. Arkadaşımın hoşlandığı çocuk benden hoşlanmaya başladı. Sonra onunla bir kere konuştum, bunu arkadaşım öğrendi, tüm arkadaşlarımla aram bozuldu. Ama çocukla asla bir duygusal ilişki yaşamadım, bunu arkadaşıma anlatmama rağmen asla inanmadı. Dünya başına yıkılmış gibi hissettim. Sonra kimseyi sevmeyeceğimi düşünürken karşıma birisi çıktı. Konuştuk, bir süre sonra sevgili olduk. Ama benim içimde hâlâ geçmişten kalan pişmanlıklar ve sıkıntılar vardı. Zamanla bunları aşmaya çalıştım. Derken artık bu insanın beni fazla yorduğunu, üzdüğünü hissettim. Aslında büyük bir kötülüğünü görmedim ama her şeyden sorun çıkaran bir yapısı vardı. Benim tepkilerimi bile eleştirirdi. Çok basit bir şekilde sevindiğimi belli etsem sen neden bu kadar az sevindin diye sorgulardı. Beni çok yıpratmaya başlamıştı. En sonunda ayrıldık. Şimdi de onun üzüntüsü ve sıkıntısı içindeyim. Aslında birbirimizi seviyoruz ama birlikte olmak bize zarar veriyor. Geri dönsem mi bilmiyorum. Okulum devam ediyor. Okul sorunları, ailesel sorunlar, ayrılıklar derken ben bir türlü toparlanamadım. Şuan da kendimi yapayalnız hissediyorum. Bu hislerden kurtulmaya çalıştım ama bir türlü olmadı. Tavsiyelerinizi ve cevaplarınızı bekliyorum, çok teşekkürler.
İkinci mail: Yanıtlarınızı bekledim ancak sanırım sorunlarımı cevaplamaya değer görmediniz. Zaten herkesin derdi kendine zordur. İnsana kendinden başkası yardımcı olmuyormuş bunu çok iyi anladım. Yine de her şey için teşekkürler. Başarılar.
Yeşim Tijen’in cevabı:
Bugün gencecik yaşında kendinden yorulmuş bir genç kızıma sesleneceğim. Bana karşı sitemkâr ikinci maili yazmış. Onu bilmeden üzmüşüm. Güzel kızım niye sizin sorunuzu değerli görmeyeyim? Çok mail ve soru geldiğinden hemen her soruya cevap veremiyorum. Biraz beklemeniz gerekebiliyor. Evet biraz da acı çeken okurlarıma öncelik tanıdığım bir gerçek ama hiçbirinizin yazdıklarını önemsiz diye değerlendirmiyorum. Haftada iki gün yazınca ancak sıra geliyor. Herkesin anlayışına sığınıyorum. Cevap veremediklerim beni lütfen bağışlasınlar.
Kısaca yazdıklarınızla “Ben yoruldum hayat!” demişsiniz. Biraz yalnızlık, mutlu bir ilişkinin yaşanamıyor olması, arkadaş kırgınlıkları, ailesel sorunlar eh bir de pandemi belası eklenip onun getirdiği ekstra sıkıntılar olunca insan yaşadığı hayattan ve kendinden dertli olabiliyor. Şimdilerde sanıyorum pandeminin hayata olumsuz etkileriyle herkes biraz yorgun ve dertli ama insan umudunu hiç yitirmemeli, gelecek insana her şeye rağmen göz kırpıyor. Bunu görebilmelisiniz. Size yazarken ben aklımda hayallerimle geleceğime gülümsüyorum çünkü hayallerim var; kendimden, geleceğimden ümitlerimi yitirmedim. Sizin daha çok hayaliniz, umutlarınız olmalı. O hayallerin ümidi sizsiniz. Hayata hayallerle, ümitlerle, insan kendiyle tutunur. Tabii kendine güven insanın yaşamında olmazsa olmazı olarak ilk sırada yer alır. Buradan anlayacağınız üzere sizi önce siz mutlu etmekle yükümlüsünüz. Ne yaşanırsa yaşansın insan acıların sorunların üzerine çıkabilir. Bir damlacık yağ koca bardak suyun üzerine çıkabiliyorsa marifet bir damla olmakta ya da bir bardak dolusu olmakta değil yoğunlaşabilmekte olmalı. Bunu başarabilmek, hayatınızda huzur bulabilmek, aklınızı geliştirirken ruhunuzu terbiye etmenizle mümkündür. Dertlenmeyle değil, kendinizi çözmekle sorunlarınızı aşabilirsiniz. Kişiler arkadaşıyla sorunlar yaşayabilir. Sorun yaşadığınız arkadaşınızın yanında yer alan arkadaşlarınız olabilir. Bu sizin suçlu olduğunuz anlamına gelmez. Kendinizi suçlu, mutsuz hissetmenizi gerektirmez. Siz eğer yanlış yapmadığınızı biliyorsanız başkalarının ne düşündüğü pek önemli değildir yavrum. Biraz üzülürsünüz sonra kendileri bilirler der, geçer gidersiniz. Sizin değerinizi onlar biçemez, siz biçersiniz. Sizin kendinizden emin olmanız, vicdanen rahat olmanız size rahat olmanın kapısını açabilmeliydi. Onların size karşı gösterdikleri tavırlara takılı kalmışsınız. Bunun altında eksik hissettiğiniz siz varsınız. O eksiklikleri tamamlamalısınız. Çünkü hayatınızın kalitesi sizin sizle olan ilişkinize bağlıdır. Hani derler ya kendiyle barışık olan insanın kimseyle sorunu olmaz diye bu doğru bir sözdür. Kendinize yetersiniz kendi kendinizle eğlenebilir, vakit geçirebilir, mutlu olabilirsiniz ama bunun olabilmesi için kişinin kendisini gerçekleştirmesi gereklidir. İnsan kendisini oluşturamamışsa ne istediğini ne yaptığını bilmiyorsa mutsuz, umutsuz memnuniyetsiz olur. Bu durumu aşabilmesi için önce kendini tanıması, hayattan, kendinden ne istediğini bilmesi gerekir. Bu yaşadığınız karmaşık duygu ve düşünceler henüz oluşturamamış olduğunuz sizin iç sancılarınızdır. Eminim kendinizi kendinizden çıkaracak akla, yeteneğe sahipsiniz. Bu kendini gerçekleştirme şıp diye olmuyor, böyle sancı çeke çeke gerçekleşiyor yavrum. Yaptıklarınızı, yapmadıklarınızı, yapmak istediklerinizi, ne hissettiğinizi ne hissetmediğinizi vermiş olduğunuz tepkilerden öğrenecek, kendinizi keşfedeceksiniz. Yaşamınız kendinizi keşfetmenizle anlam kazanacak. Başarılarınız, başarısızlıklarınız olacak. Sevecek belki yeterince sevilmeyeceksiniz. Bunların hepsi için elinizden geleni yapmayı bildiyseniz kendinizi sevmeye devam edecek, yaşadıklarınızdan özgürleşeceksiniz. Kendinize güçlü yanlarınızla güvenecek oralardan kendinize doğru ilerleyeceksiniz. Kendinizi bildikçe, kendinizi gerçekleştirdikçe, kendinizi geliştirdikçe hayatınızın o kadar sorunlarla dolu olmadığını, olanları aşabileceğinizi bilerek yaşama umutla bakabiliyorsunuz.
İlişkinizi bitirmenize gelirsek; mutlu olmadığınız bir ilişkiyi devam ettirmeyerek doğru bir karar almışsınız. Birbirimizi seviyorduk demişsiniz. Sevebilirsiniz, ama bu mutsuz olduğunuz gerçeğini değiştiriyor mu? Değiştirmiyor. O zaman niye birlikte olacaksınız? Bu üzülmeler hep yalnızlığın ayak sesleri. İnsanı şaşırtır, yanlış kararlar almanıza neden olur. Sıkın dişinizi, tıkayın kulaklarınızı. Kendinizi mutlu olmadığınız, özgür hissetmediğiniz birine doğru iteklemesine karşı aklınızla direnç gösterin.
Yazımı Nietzsche ile bitirmek istiyorum. Aslında her şeyi ne kadar güzel özetlemiş değil mi?
Düşün;
Kim üzebilir seni, senden başka?
Kim doldurabilir içindeki boşluğu, sen istemezsen?
Kim mutlu edebilir seni, sen hazır değilsen?
Kim yıkar yıpratır, sen izin vermezsen?
Kim sever seni, sen kendini sevmezsen?
Her şey sende başlar, sende biter.
Sevgiler sevgili okurlarıma...
YORUMLAR