Evlenmek istiyorum ama....
Merhaba, umarım bana bir tavsiye verirsiniz çünkü ben işin içinden çıkamıyorum. Biz işyerinde tanıştık 2 sene önce. İlk zamanlar iş çok ciddi değildi ve çok iyi vakit geçiriyorduk. Arkadaşlar, onun hayatı, benim hayatım çok uyuşmuştu ve mutluyduk. Ben ev arkadaşımla problem yaşadığım için geçici olarak onda kalmaya karar verdim ve bu mutluluğa kapılıp 1 sene beraber yaşadım. Bu süreçte kendimi suçlu hissedip annemle tanıştırdım, niyetimiz evlenmek dedim. Bu şekilde olduğunu düşünüyordum ancak bir süre sonra tüm yaptıklarını beni kaybetmemek için yaptığını söyledi. Sürekli güven sorgulamam, sürekli kanıt aramam, onun sürekli sevgisini kanıtlamak zorunda kalması onu çok yormuş. Kavgalar ettik hem de büyük kavgalar. Ona her fırsatta mutlu olduğumuzu, neden evlenmediğimizi sordum. Ben sordukça o kavga etti, o kavga ettikçe ben ağladım. “Evlenmeyi düşünmüyorsan ayrılalım”a geldi konu, o zaman ayrılalım dedi. “Evlenmeyi düşünüyorum ama senin derdin sevgi değil artık yaşım geldi, arkadaşlarım evlendi filan” dedi. Biz daha sevgililiğimizi yaşayamamışız sürekli evlilik gelecek konuşmaktan. Ben kendi evime çıktım. Tüm bunlar olunca ona gitmelerim azaldı, o gelmeye başladı bu sefer ancak ben bu gel gitlerden sıkıldım dediğimde yine evlilik mevzusu yeter dedi patladı. Şuan o kadar bitkiniz ki eski mutlu günlerimizi unutmak üzereyim. Evet belki ben onun üzerine giderek kendim kaçırdım ama o da bana sürekli red yanıtını vererek endişe verdi. İstemiyorsan oyalama dedim, o da “İstiyorum ama en küçük şeyleri konuşurken bile birbirimizi anlayamıyor, iletişim kuramıyoruz dedi. Böyle bir kadınla, yüzü asık bir kadınla nasıl beraber olunur?” dedi. Yüz asıklığımın sebebinin onun bana net olmaması olduğunu anlatamadım. Sizce bizim ilişkimiz kopma noktasında doğru bir hareketle eski haline döner mi? Yoksa bu yıpranmışlıkla kimseden hayır gelmez mi? Ben gerçekten yalnız yaşamaktan sıkıldım; eşim, düzenim olsun istiyorum. Sanırım o kişi sevgilim değil... Bana tavsiye verir misiniz?
Yeşim Tijen’in cevabı:
Merhaba sevgili okurlarım, bugün yazımda yine aşk diyoruz. Aşk şahane bir duygu, keşke her duygunun hakkı verilse, mış gibi yapılmasa... İnsan yaşadığı ilişki için elinden geleni yapar; yapmalı, olması gereken budur. Sever, sayar, değer verir, tüm ruhuyla, kalbiyle anlamaya çalışır, sorun çözücü olur... Bunun yanı sıra ilişkilerde başka duygular da vardır. İlk yazdığım bileşenlerin yanı sıra bazı ilişkilerde korku, şüphe, endişe, güvensizlik, göz yaşı, mutsuzluk olur. İşe bunlar yoğunlukla yaşanıyorsa durum sıkıntılıdır. İkinci kısımda saydıklarım ne kadar az yaşanıyorsa o ilişkinin yolu açıktır. Siz değer verir, sever sayarsınız karşılığı olmuyorsa nafile çabalardır. Ne kadar şüphe, endişe, korku, göz yaşı varsa o ilişkinin sonu eninde sonunda ayrılıktır. Bunlar şaftı kaymış ilişkilerin bileşenleridir. Bir ilişki rayında gitmiyorsa bir de garip gelebilir ama nasip diye bir gerçek vardır. Allah’ım bana onu nasip et denir ya bazen, her şeye rağmen tüm olumsuzluklara karşın nasipte olabilir.
Yazdıklarınızı okuyunca işini Allah’a bırakmamalı diye düşündüm. Olur ya kazara olacak olsa bugün sizi mutlu etmekten aciz olan bu erkek arkadaşınız yarın daha mutlu etmeyecek, aynen devam. Beraber olduğunuz kişi kendinizi bu kadar değersiz hissettiriyorsa siz de onu değersizleştirmelisiniz. Erkek arkadaşınızın sözlerinin yaptıklarının özü seni evlenecek kadar sevmiyorum. Evet anlamı bu ama sizin bunu kondurmanız, kabullenmeniz henüz gerçekleşmemiş. Kendinizi kandırmaya devam ediyor gözüküyorsunuz. Çünkü erkek arkadaşınız hani derler ya çevir kazı yanmasın diye o kazı çevirip duruyor siz de inanmayı, ummayı seçmiş gözüküyorsunuz.
“Olmamasına razıyım.
Oluyormuş gibi olmasın yeter."
Franz Kafka
Oluyormuş ya da olacakmış gibi olması kişinin boşa kandırılması, zamanının, umutlarının, enerjisinin, hayallerinin çalınması değil de nedir? Sizden bir de gülen yüzünüz çalınmış yavrum çünkü ilişkinizde umut yok, güven yok. Gelecek vaadi yok. Ne ile mutlu olacaksınız? Güven duymadığınız, sorunları olduğu gibi bırakan, çözüm üretmeyen biriyle beraberseniz tabii ki gülemezsiniz. Surat asarsınız. O asık suratınızı güldürecek kişi o. Sevgiliniz sizi değil kendisini suçlamalı ama onda bile kendini sıyırmayı bilmiş. Oysa herkesin bildiği bir durum bir kadın mutlu değilse gülemez, şen kahkahalar atamaz, enerjisini, hayallerini, umudunu kaybeder. Umudu olmayan insanın yüzü gülemez.
Eski mutlu günlerimizi unutmuş gibiyim demişsiniz. O zamanlar ilişkiniz, kendiniz, geleceğinizle ilgili sorumlulukları yeterince taşımıyor anı yaşıyordunuz. Şimdi daha farklı algılarla hayata bakıyorsunuz. Gelecek kaygısıyla birlikte oluşan endişelerinizle kendinizi sıkıştırmaya başladınız. Lay lay lom bitti, gerçekle yüzleşmeye başladınız. Gerçek ne derseniz gerçek, karşınızdaki kişinin lay lay loma devam etmek istediğidir. Sorumlulukları taşımaktan kaçınmasıdır ama hayat lay lay lomlara takılı kalarak yaşanılmaz. Sizin ailenize, kendinize, kendi geleceğinize dolayısıyla bugüne karşı bir sorumluluğunuz var. O sorumluluğu taşımaya başlamalısınız. Kısacası yavrum size bu genci hayatınızda mutsuzluklarınıza rağmen tutmaya çalışmayın, aranızdaki bağı kesin diyeceğim. Siz yolunuza, o yoluna. Belki bu şekilde sizinle ilgili net bir karara varabilir. Ya sizinle bir gelecek kurmak için net olur ya da hiç hayatınızda olmaz. Mış gibi yapmak kandırmaktır yavrum.
Sevgiler sevgili okurlarıma...
YORUMLAR