Eşim bipolar...
Yeşim Hanım merhaba, mesleğim icabı geç evlendim 35 yaşımda. Eşim bipolar. Dünya güzeli bir çocuğumuz var. Evliliğimizin son döneminde eşim onu yalnız bıraktığımla alakalı serzenişlerde bulundu. Zaman zaman çalışma tempomdan dolayı bu oluyor evet. Ama mücadele etmek konusunda hep yanındaydım. Şimdi evliliğimiz ile alakalı zor bir dönemeçteyiz. Ne istediğini bulmak istiyormuş. Bu sürecin akabinde ben onun messengerde fake bir hesapla sexting yaptığını öğrendim. Ve bundan çok kısa bir süre sonra yeni iş yerinden birisi ile bir süre konuştuğunu (telefonda) ancak karşısındaki kişinin duygusal bir ilişki talebi olunca bunu sonlandırdığını beyan etti. En zoru bunları öğrendiğimde yıkıldım hatta bir kalp spazmı geçirdim ama içimdekileri boşaltamadım. Çünkü o bir bipolar. Bu yola başlarken ne denli zor olacağını biliyordum. Şimdi nefese ihtiyacım var. Eşimi çok seviyorum. Sonuna kadar her ne ile savaşmam gerekiyorsa savaşmaya hazırım. Ama nasıl yapacağımı bilmiyorum. Bunu ilk defa başka birisiyle paylaşıyor olmak bile kalbimdeki sızıyı hafifletti. Lütfen… Ne yapmalıyım?
Yeşim Tijen’in cevabı:
Merhaba sevgili okurlarım, burada her sabah kuş sesleriyle uyanırsınız. Bugün kuş seslerini bastıran bir ses duydum. Bu ses koro halinde bağırıyordu cır cır da cır cır adeta bir orkestra ritmiyle böcekler ötüşüyordu. Hah, işte tam yaz başladı dedim. Mutlu bir yüz ifadesiyle o sesleri bir süre dinledim sonra birden içimden bu seslere şükretmeye başladım. Bu doğanın hala yaşadığının sesleri. Tijen dedim kendime, şükretmelisin! Nasıl mutlu olmaz, nasıl şükretmezdim... Binlerce kez şükürler olsun Allah’ıma... Tabi benim bu halim doğaya olan tutkumun haricinde son günlerde denizlerle ilgili yaşadığımız sıkıntının, endişenin bir dışa vurumu. Sabah cırcır böcek sesleriyle mutlu olan, şükreden ben akşamüzeri müsilajın Ayvalık’a kadar geldiğini duymaz mıyım? Eyvah dedim, yaklaşıyor. Marmara’nın haline üzülüp buralara gelmesinden korkarken yaklaştığını duymak insanı tedirgin ediyor. Doğa insanın yaşam kaynağı nasıl can çekiştirilir? Bu duruma gelmesine nasıl izin verilir? Doğa nefes demek, hayat demek, insan ruhuna ilaç demek. Benim için sadece bunlar değil korumak, ufacık bir çöpü bile yere atmaya doğayı kirletir diye kıyamamak, çantaya atarak taşımak, düşünmek demek. Siz aynı sahiplenmeyi, sevgiyi, korumayı önemsemeyi herkesten bekliyorsunuz. Ne görüyorsunuz? Kıyım. Yazık bu dünya hepimize yetecek kadar büyük. Doğayı, denizleri, dereleri yok etmeden yaşamak çok mu zor? Zor tabii çünkü artık kalpler doğanın yeşili için değil başka yeşil renkler için atıyor.
Size de merhaba sevgili okurum, ne güzel sevgi bu tüm olumsuzluklara rağmen birini böyle güzel sevmek, sevmeye devam etmek ve bunları benim mailinizden okumam. Gerçekten insanın ruhuna iyi geliyor. Bana yazarak da olsa kalbinizdeki sızının hafiflemesine sevindim. Keşke cevabımla da sizi rahatlatabilsem ama bu konudaki araştırmalarım bu sorunla ilgili olumlu bir cevap vermeme engel teşkil ediyor. Ben bir doktor değilim, size tüm okurlarıma yaptığım gibi bir kadın gözüyle, kadın ruhuyla ve bu konuda araştırma yaparak cevap veriyorum. İlk önce okurlarıma birazcık bipolar rahatsızlığını açıklayalım ki yabancı kalmasınlar. Bipolar bozukluk, uzun süreli ve karmaşık bir duygu durum hastalığıdır. Bu rahatsızlıkta manik, hipomanik ve depresif ataklar ortaya çıkar. Ataklar sırasında da hafif ancak çeşitli belirtiler ile bipolar bozukluk kendisini gösterebilir. İki uçlu bozukluk olarak tanımlanan bu hastalıkta iki ayrı ruhsal bozukluk vardır. Bu durumlar taşkınlık (mani) ve çökkünlük (depresif bozukluk) olarak tanımlanabilir. Bu hastalık dönemleri birbirini takip eder, yatışma ve alevlenme dönemleri gözlenir.
Yazdıklarınızda eşinizin bir takım girişimlerinden bahsetmişsiniz. Bu rahatsızlık basit bir rahatsızlık değil ve eşinizin üzerinde etkileri oluyordur. Mesela aşırı cinsel istek zaman zaman bu rahatsızlıkta yaşanan duygu durumlarından oluyor. Hal böyle olunca eşinizin davranışları açıklık kazanıyor. Normal bir eş, kadın olarak maalesef eşinizi düşünmeyeceksiniz. Bir de şöyle bir gerçek var kadın otuzundan sonra gerçekten kendini keşfetmeye, cinselliği gerçek anlamda yaşamaya başladığını, daha çok cinsel hayatı arzuladığını eklersek eşiniz için durumunun nasıl olduğunu kavramanızda yardımcı olur diye düşünüyorum. Kadınlığını yaşamaya başlamış bir kadın artı rahatsızlığın getirisi olan artan cinsel istek duygusu. Böyle bir durumda ne yapabilirsiniz? Eşiniz için yaşadıklarınızla savaşmaya hazır olduğunuzu yazmışsınız ama nereye kadar savaşabileceksiniz? O size her şeyi her zaman anlatacak mı veya siz kendi kendinize öğrenebilecek misiniz? Savaştığınız eşiniz veya bir erkek olmayacak, hastalığın eşinize yaşattığı değişim, dönüşüm dolayısıyla artan cinsel istek olacak gözüküyor. Bununla savaşmak kolay gözükmüyor. Bu konuda yaptığım araştırmalarda hastalar manik dönemde sürekli cinsel içerikli düşünceler aşırı istekli baştan çıkarıcı tavırlar sergileyen uygunsuz cinsel eylemler içine girebilen bir dönemde oluyorlarmış. Bu kadar istek ve arzuya rağmen cinsel olarak doyuma ulaşamayabiliyorlarmış. Siz işlerinizin yoğunluğundan dolayı zaman zaman eşinizi ilgisiz bıraktığınızı düşünerek kendinizi suçlamışsınız. Bunun sizinle alakası yok. Kendisinin sizin ilgisiz kalmanızla ilgili serzenişlerinin olması evet, normal bir kadın şikâyet edebilir ama o dediğiniz sekstinglere itmez. İten yok mudur? Vardır ama normal bir kadın kendisini seven, değer veren eşinin kıymetini bilir ve bu tarz konulara meyil etmez. Ediyorsa kendisinde sorun vardır diye düşünürüm. Eşiniz neden böyle arayışlarda çünkü rahatsızlığının maalesef bir parçası. Bunları bilmek öğrenmek sizin için yıkıcı olmuş, kalp spazmı geçirmişsiniz. Bu sizin adınıza endişe verici. Kendinizi de düşünmelisiniz. Ya çocuğunuz, onu kim düşünecek? Tabii ki siz.
Bütün bunların haricinde eşiniz doktor kontrollerine devam etmeli. Bu rahatsızlıkla ilgili ilaçlarını kullanmaktan vazgeçmemeli, arada tahlil yaptırarak psikolojik destek de alması gerekiyormuş. Bu tarz hastaların doktorla irtibatta olması, psikolojik desteği bırakmamaları gerekiyormuş. Bu süreci eşinizin ve sizin psikolojik destekle atlatmanızı önerebilirim. Yaşadıklarının size yaşattıklarının hastalığının bir parçası olduğunu doktorun ağzından öğrenmesi, onun yaptıklarını anlamasına belki kendisini tutabilmesine yardımcı olur. Yaptıkları adına bundan sonra gaza değil kim bilir belki frene basabilir diye düşünmek istiyorum. Hayatınız eşinizden ibaret değil. Biraz evvel çocuğunuzu kim düşünecek diye sordum. Çocuğunuzun sağlıklı ebeveynlere ihtiyacı var. Anne rahatsız ve iyileşmeyecek bazen depresif hayattan vazgeçmiş, kendini değersiz hisseden bir kadın bazen fazla enerjik, konuşkan, uçlarda yaşayan bir kadın olacak. Çocuğunuz bu iki kadından hangisini örnek alacak? Birinizin normalliği çocuğunuza yaşatması lazım.
Yaşamınıza, ailenize bakın. Çocuğunuzun sağlam bir babası olsun. İşiniz zor gerçekten bir yanda çocuğunuz bir yanda eşiniz ikisinin de size ihtiyacı var ama eşinize duyduğunuz sevgi hayatın gerçeklerine karşı gözlerinizi kör etmemeli. Bir yerde artık duygunun değil mantığın zor olsa da devreye girmesi gerektiğini düşünüyorum. Siz ya kendinizi ve çocuğunuzu düşüneceksiniz ya da sadece eşinizi düşünerek kendinizi yaşamınızı, bir yerde çocuğunuz hiçe sayacak öyle hayatınızı yaşayacaksınız. Benim yaşadıklarınızdan gördüğüm savaşmak yerine eninde sonunda bir karar vermek zorunda kalacaksınız. Size ümitli cümleler kuramadığım için üzgünüm. Ya eşinizle beraber yaşadıklarınıza gözlerinizi kapayacaksınız ya da açarak kendinize ve çocuğunuza ayrı bir yol çizeceksiniz. Çünkü hayat kaliteniz yaşadıklarınızla alakalı olacak. Nereye kadar güçlü kalabileceksiniz? Bunları düşünün sevgili okurum. Aileniz ve sizin için her şeyin hayırlısını ve yaşamınızda kolaylıklar diliyorum.
Sevgiler sevgili okurlarıma...
YORUMLAR