Nişanlımdan soğudum
Hocam merhabalar, ben 22 yaşındayım. Aslında hem görücü usulü hem de sevgili gibi yaşantımız oldu. Bir yıl konuştuk tanıdığın tavsiyesiyle. İkinci yılda nişan yaptık ve 7 ay sonra düğünümüz var. Nişanlanmadan önce çok seviyordum. Ama bu sıralar çok görüştüğümüzden dolayı mı bilemiyorum ama soğuduğumu hissediyorum. Maddi durumu iyi. Yalnız gece gündüz çalışıyor, benimle görüşmek istediğinde de farklı niyetlerini belli ediyor. Nişanladığımız günden beridir iki üç defa gezdik. Gerisinde ya o bize geliyor ya da ailesi bize davet ediyor. Ailesi beni çok seviyor, saygı duyuyorlar bana ama ben soğudum yani basbayağı ayrılığı düşünüyorum. Bir an diyorum ayrılsam ama ya pişman olursam, ya sevdiğimi anlarsam? Bir de ailesini de üzmek istemiyorum. Biz nişan yapmadan önce ailelerimiz istiyordu. Sonra iki taraf da vazgeçti ikide bir tartışıyoruz diye... Sonra biz vazgeçmedik, zorla iki aileyi de ikna ettik, nişan yaptık. Şimdi ben nişanı atsam ailem bana ne der? Onun ailesi beni suçlar. Geçerli sebebi ne diyebilirim ki? İnanın kafam çok karışık hocam, yazdıklarımdan da anlayabilirsiniz. Ben hayalimde olan profille değilim, sadece bir anlık gelişen duygularla nişanlıyım. Evlilikte mutsuz olmaktan korkuyorum hem de ne yapacağımı bilemiyorum. Lütfen gördüğünüz zaman bana dönüş yapın.
Yeşim Tijen'in cevabı:
Merhaba sevgili okurlar, geçenlerde yine kovidle saklambaç oynamak için Bakanlık "Kovid arttı, saklanmayan koviddir" der demez yazlığa kaçtım. Tabi evler yazlık evler, kışlık tertibat yok. Buraya henüz doğal gaz gelmedi. Yakın zamanda gelmesi bekleniyor. Dışarısı evlerden daha sıcak diyebilirim. Ben de ilk üç dört gün elektrikle ısınmaya çalıştım. Sonra kim korkar sobanın isinden, pisliğinden diyerek kırk yıllık soba kuranlar gibi bir güzel sobamı kurdum. Bir hoşuma gitti, eserime bakıp "ben kurdum, nasıl da güzel kurdum" diye mutlu oldum ama ne de olsa bu konuda serde acemilik var. Sitenin görevlisini çağırdım. Ondan da "güzel kurmuşsunuz" diye onay alınca içim rahat kullanmaya başladım. Üzerinde çay demliyorum, tepsiye mayhoş elmaları koyup pişiriyorum. Bir güzel oluyor anlatamam. Bugün biraz da kestane aldım. Bu aralar burada havalar güzel, hatta dün-bugün oldukça sıcaktı diyebilirim. Soğuk olduğunda onları da sobamda pişirmeyi sabırsızlanarak bekliyorum. Bunlar hep keyif. Eskiler ağzının tadını, yaşamayı bizden daha iyi biliyormuş. Ben onları kısmen örnek alarak yaşıyorum. Size de tavsiye ederim. Buraya doğal gaz gelse bile sobamdan vazgeçmeyi hiç düşünmüyorum. Arada sırf zevk için o sobayı yakıp sıcaklığının, ateşinin verdiği mutluluğu hissetmem lazım. Bunu kedim de çok seviyor. Sobanın tam önünde minderinde yatıyor. Sıcaktan piştikçe kendini ileriye atıp serinliyor, sonra tekrar sobanın sıcağına yerine geçiyor. Ben ve kedimde keyifler güzel. Hamdolsun, çok şükür. Bakalım bugünkü okurumun keyfi nasılmış?
“Sana söyleyemediklerimi karıncalara söyleyeceğim.”
Sevgi Soysal
Siz belki karıncalara değil ama kim bilir kaç kez kendi kendinizle konuştunuz. Bir şeyleri kendinize anlatmak istediniz, tam anlayamadınız, emin olamadınız. Hala soruyorsunuz. Seviyor muyum? Aslında cevabı verecek olan da sizsiniz. Bana sormuşsunuz. Hep dediğim gibi sevgi hissedilen bir duygudur. İnsanın her bir yanından, sözünden, davranışından, gözünden, ona karşı olan fiziksel çekime varana dek her şeyinden hissedilir. Size dokunduğunda rahatsız olmazsınız, itici gelmez. Konuştuğunda hiç sussun istemezsiniz. Hele sevgisini dile getiriyorsa, o konuşurken mest olursunuz. İlginiz yoksa hoşunuza gidecek şeyler geçicidir. Anında geçer gider. Ardı huzursuzluk, tatminsizliktir. Nişanlanabildiğiniz birini seviyorsunuzdur, sevmemek diye bir durum düşünmüyorum ama sevmekle evlenecek kadar sevmek; ikisi arasında dağlar kadar fark var yavrum. Siz de eğer evlenecek kadar çok seviyor olsaydınız seviyor muyum diye düşünmez, kendinizi ikilem içinde bulmazdınız ama siz de haklısınız. Evliliğin cazibesi, bir erkeğin ilgisi, gelinliğin büyüsü, şaşalı evlenme teklifleri, düğünler... Kızları etkileyen ne çok şey var. Kendine ait bir evin olması, bunlar başlı başına cazibe merkezi, artık saymayı bırakayım. Bunlara bir gün mutlaka ulaşırsınız, hiç aceleye gerek yok lakin gençken kim kulak asar? Çok kimse kulak asmaz. Birçok kişi yaşayarak görecek. Bu durumda kişiler biraz ilgi, biraz sevgi duydular mı bunun ömür boyu sürebileceğini, aynı duygularla yıllarca yaşayabileceklerini sanabiliyorlar. Hele bir eksik gedik kapatmak için evleniliyorsa, evlilik bir kaçış/ kurtuluş olarak görülüyorsa, sonra da o evlilikten kaçmanın yolları aranır. Ya bulunur ya bulunamaz. O yüzden evlenirken çok uyanık olmak ve tüm duyularının açık olması lazım. Tüm duyularınız size aynı sinyali vermeli söz birliği etmişçesine.
Evet sevgili kızım, evlilikle ilgili bir karar verecekseniz bu konuda ayıp diye bir durum söz konusu olmamalı. Nişanlılık zaten birbiriyle anlaşabilecekler mi, bunu anlamak içindir. Bugün ayrılmak yarın evlenip çoluk çocukla ayrılmaktan daha iyidir. Ayrılık kararı verecekseniz yaşayacaklarınızı, alacağınız tepkileri göze alacaksınız. O zaman ne yapmanız gerekiyor; en doğru merciye, kendinize sormanız gerekiyor. Ruhunuzun, bedeninizin tepkilerine bakın nişanlınızlayken. En doğru kararı vermenizi vücudunuz size söyleyecektir. Nasıl birine gıcık oluyorsanız vücudunuz tepki veriyor, geriliyorsunuz, gerginleşerek tepkisini gösteriyor. Biriyle olmaktan konuşmaktan hoşlanıyorsanız vücudunuz ne yapıyor? Mest oluyor, kahkahalar atıyor, gevşiyorsunuz işte bunun gibi ipuçları vererek bedenimiz bizimle konuşur yavrum. Yazımın sonunda “Bütün mümkünlerin kıyısındayım” demiş ya ünlü şairimiz, bazen insan böyle kıyıdan kıyıdan gezer ama en sonunda doğru karara da ulaşır yavrum.
Sevgiler sevgili okurlarıma...
YORUMLAR