Birbirimize karşı engel olamadık
Yeşim Hanım merhaba. Çok uzun zamandır okuyorum yazılarınızı. Bu çaresizliğe düştüğümden beri yani nerdeyse 1,5 yıldır... İnanın okurlarınıza verdiğiniz bütün cevapları okudum nerdeyse kendime bir çıkış yolu bulabilmek için. Kaç kez yazdım yazdım sildim. Bu satırları yazarken de hıçkıra hıçkıra ağlıyorum inanın elimden başka bir şey gelmiyor. 8 yıldır evliyim, bir kızım var, 37 yaşındayım. Eşimle de kendimce beğenerek evlendim ama mantık evliliğiydi Yeşim Hanım. Üniversite zamanında birkaç gönül kırıklığım olmuştu, “erkek daha çok sevmeli” dedim kendime. Eşim çok âşıktı bana… Öyle güzel sevdi ki… Hala daha öyle seviyor mantık evliliği yaptım ve evlendim. Ama hep bir eksiklik vardı içimde özellikle cinsel anlamda bunun zorluğunu çok yaşadım. Ona sarılmayı beraber vakit geçirmeyi hep sevdim, en iyi arkadaşım ama ilişki noktasında hiçbir zaman tam olamadık. Hep bir memnuniyetsizlik vardı içimde. Sonra kızım oldu falan derken daha yeni yeni her şeyi oturttuk. Kızım 5 yaşına geldi, aile olduk. Dışardan bakıldığında çok iyi bir çiftiz ikimiz de kendi çevresi, arkadaşları tarafından çok sevilen eğitimli iyi insanlarız. Ama ben bir hataya düştüm Yeşim Hanım… İşyerimde çalıştığım evli bir insana âşık oldum. Onun da 2 çocuğu var, 44 yaşında. Nasıl oldu bilmiyorum, bunu yazarken bile utanıyorum ama öyle kuvvetli duygular yaşadık ki birbirimize karşı engel olamadık… Bir işe başladık ama öyle saçma bir durumdu ki her gün ağlıyordum, acı çekiyordum. Niye önce tanışmadık diyorsun bir yandan, sürekli keşke diyorsun, bir yandan vicdan azabı çekiyorsun. “Ailem, onun ailesi bunları mı hak ediyor?” diyorsun, kimsenin yüzüne bakamıyorsun. 4 ay gibi bir süre görüştük Yeşim Hanım birkaç kez yemeğe gittik bulduğumuz fırsatlarda... Sürekli konuşup sohbet ettik hep en fazla da birkaç kez öpme oldu daha ilerisi olmadı olamazdı zaten. Cinsel anlamda falan bir şeyler beklemedi hiç ama bu yaşananlar o kadar kuvvetliydi ki o bitirmese ben bitiremezdim... Onun başka sıkıntıları da vardı bu da üstüne eklenince kaldıramadı “ikimizin de iyiliği için bitirelim” dedi. “Çocuk değiliz, evet seviyorum ama yetişkin iki insanız. Bu yaşananlar olmamalı. Birkaç saat görüşüyoruz sonra bunun devamı gelmiyor, senle bir plan yapamıyorum bu çok canımı yakıyor. Hep gizli saklı buluşmak zorundayız, birkaç saatlik mutlu anlar bana yetmiyor. Çok canım acıyor seni bırakırken ben bunu kaldıramıyorum” dedi. Olmayacağını ben de biliyordum Yeşim Hanım ama bir ara boşanmayı düşündüm çünkü bu yükle yaşayamıyordum ağlayıp duruyordum. Kendime hala yakıştıramıyorum bu durumu “Sen bu hale düşecek insan mısın? Değerlerin yok mu, ahlakın yok mu? Nasıl bu kadar acizsin?” diyorum. Hep devam edecek sandım evet kavuşamayacağımızı biliyorduk ama biterse de dayanamam gibi geliyordu. İnanır mısınız 2 yılda o yaşlandı gözümün önünde... Benim de içim harap, bitmiş durumda. Ama yapacak bir şey yok kendimizi düşünemeyiz dedik. Bitireli 1 yıldan fazla oldu ama aynı ortamdayız, nasıl geçti bu 1 sene bana sorun. Hayalet gibi, ruh gibi o da aynı şekilde... Hiç konuşmayalım diyoruz olmuyor, arkadaş kalalım diyoruz olmuyor, nefret ediyorum çaresiz olduğu için birbirimizin yüzüne bakmıyoruz yine olmuyor. Çok iyi her şeyiyle dört dörtlük bir eşim var, çok iyi anlaştığım biri ama bu duygular hep eksik; bende aşk gibi tutku gibi cinsel anlamda da eksik… “Ben bu duyguları yaşamışken, ilk defa böyle hissederken niye bunları yaşamadan ölmek zorundayım? Bu haksızlık değil mi bana?” diyorum ama sonra çocuklarımız, aileler… Kendimizi düşünme hakkımız yok. Eşime bunu yapamam. Kimden ah aldım da bunlar geldi benim başıma diyorum. Çok düzgün bir hayatım varken kendi ellerimle zehir ettim, hayattan zevk almaz oldum. Hasta olacağım diye korkuyorum çünkü eziyet ediyorum kendime. Artık olmayacağını kabullendim Yeşim Hanım bizden bir gelecek olmaz, kimsenin canını yakamayız. Ama lütfen yardım edin bana ben bu acıdan nasıl kurtulacağım? İşimi değiştirme şansım hiç yok benim de onun da en az 3 4 sene... Çok canım yanıyor, başkasıyla konuşsa kıskanıyorum. Ailesini, eşini duyunca üzülüyorum, yakın konuşsam konu buralara geliyor, olmuyor. Uzak dursam özlüyorum, olmuyor. Hayatımı zindana çevirdim... Olmayacağını biliyoruz, bu konuları açtıkça canımız yanıyor. “Açmayalım ama hep etrafımda ol konuşalım muhabbet edelim seni göreyim yeter. Buna da razıyım” diyor. Ama ben böyle yapamıyorum nasıl davranmam gerekiyor bu adama bilemiyorum… Ağlaya ağlaya yazıyorum lütfen bir çıkış yolu gösterin bana Yeşim Hanım. Ne yaparsam canım acımaz artık? Bu acıdan kurtulmak istiyorum eski gülen mutlu hallerime dönmek istiyorum… Geride kalsın istiyorum.
Yeşim Tijen'in cevabı:
Merhaba sevgili okurum mailinizden bir kadın olarak çok etkilendiğimi söylemeliyim. İnsan içinde duygular uyanmaya, hayaller kurmaya başladığında merak da etmeye başlar. Acaba mantık evliliği mi aşk evliliği mi yapmalıyım? Bu soruyu hepimiz kendimize sormadık mı? Sorduk ve birçok insan bir sürü nedenle hayatındaki artıların eksilerin getirilerine götürülerine göre belki de kendini bulmadan, anlamadan evlendi. Kendini bulamadan, anlayamadan evlenenler ister istemez kendilerini hayatın ellerine bırakmış oluyor sonra da hayat sizi türlü şekillerde üzerinize üzerinize gelerek sınıyor. Siz geri geri kaçıyorsunuz, bazılarınız hayatın üzerine cesaret edip yürüyor. Bunlar hep sizin elinizde ne kadar artı ne kadar eksik olduğuyla alakalı. Hareket alanınız, sizin cesaretiniz, değerleriniz, kaç çocuğunuz olduğu, işiniz, maddi imkânlarınızla alakalı tabii bir de hareket alanını etkileyen bir şey var ki… İyi bir eş ve masum çocuklar var… Böyle durumlarda vicdanınızı aşmak zorundasınız. Bunu her kadın ya da erkek yapamaz, yapmamalı vicdan ağır bir yüktür yüreği güzel insanlar o yükle huzur bulamazlar. Aile eş ve çocuklar aşk için harcanamayacak kadar değerlidir.
Çok sevdiğim bir tanıdığım var onunla konuşmayı onunla vakit geçirmeyi seviyorum. Ara ara bir araya geliyoruz çoğunluk kendimizden bazen de haliyle güncel olaylardan kadınların sorunlarından konuşuyoruz. Yine bir gün onunla konuşurken aşk uğruna eşinden boşanan kadınlara çok kızdığını söylediğinde gülmüştüm sonra anladım ki sevdiğim dostum aşkı tatmamış. Evet eşiyle yıllar süren bir evliliği var, hala eşine saygısı var, gözünü onda açmış onda kapayacak ama öyle bir şey eksik kalmış ki insan bu eksikliğini farkında olmadan dışa yansıtıyor bazen bir şarkıyla bazen hiç olmadık bir şeyde keşkeler içinizden acıtarak geçerken karşınızdaki kişiye en özelinizi sözlerinizle anlatamasanız da vücut dilinizle anlatıyorsunuz. Anladığınızda üzülüyorsunuz; mutlu olduğu, mutlu edildiği kadarıyla yetinmiş, fazlasını isteyememiş, kanaat etmiş, bahtına ne çıkmışsa onu kabul etmiş bir kadın için sadece üzülüyorsunuz. Üzülmekten başka bir şey de yapamıyorsunuz. Belli bir yaşa gelince karşınızdaki kadının hal ve hareketlerinden hayatını mektup gibi okumakta hoşunuza gitmeyebiliyor. Etrafınızda ne çok mutsuz, ilgilenilmeyen, yeterince sevilmeyen, birbirine tahammül eden, seviyormuş, mutluymuş gibi yapan Pol ve Polyannalar var. Bu insanlar birlikteliklerinde bir türlü ateş almayan çakmaklar gibiydiler herhalde ateş alsın diye çakıyorsunuz, zorluyorsunuz zorluyorsunuz yanmıyor. En sonunda ufacık bir ateşi fark ettiğinizde zar zor sigaranızı yakıyorsunuz ne kötü değil mi? Bir de yüreği daha ona baktığınızda tutuşan kadın ya da erkekler var… İşte bu tutuşan gönüller vücutlar hep aşkla tutuşuyor onun hissedişi bir başka. Evet, sevgili okurum aşk sizin hissettiğiniz gibi harika bir duygu. Böylesine güzel bir duyguyken birçok kadının bu duyguyu yaşayamaması şanssızlık gerçekten ama bu kadar şanssızlık içinde siz şanslısınız âşık olmuş ve karşılıklı bir aşkı kısa da olsa yaşamışsınız. Bundan sonrasında o güzel, iyi eşinize karşı tekrar sorumluluğunuzu hatırlamalısınız çünkü sevgili okurum sahip olmadığınız şeylere ne kadar çok odaklanırsanız o kadar kendinizi yetersiz eksik ve mutsuz hissedersiniz. Oysa evet aşk var ama sizin çok mükemmel bir eşiniz, güzel bir kızınız var. Onları sizin gönlünüz birine kaydı diye harcayamazsınız.
Eşiniz iyi bir eş olmasaydı, tek bir çocuğunuz olduğu için bu âşık olduğunuz adamın da iki çocuğu olmasaydı çocuğunuza sahip çıkarak bu aşkı yaşayın diyebilirdim. Bakın diyemiyorum. Olmasaydı olmasaydı deyip duruyorum. Sevdiğiniz adamın iki çocuğu var, o çocukların babalarına çok ihtiyacı var. Sizin mükemmel bir eşiniz var, onların hepsine günah çok yazık olur. Bu gönül yarasından mutsuzluktan ancak hayatınızdaki artılara odaklanarak, onları daha çok görerek, kocanızın artılarını kendinize göstererek, kendinize sorumluluklarınızı hatırlatarak kurtulabilirsiniz. Tabii ki birden hemen düzelmez hayatınız ama siz isterseniz içinizde bitirirsiniz zaten. Siz de o bey de kendinize yakışanı yaparak bu ilişkiyi noktalamışsınız. Nokta, iki ailenin iyiliği için nokta olarak kalmalı. Birbirinize karşı daha mesafeli daha mesafe koyarak aynı iş yerindeki beraberliğinizi mecburi sürdürmelisiniz. Yaşadıklarınız güzel değerli bir hatıra olarak görerek, hayatınıza canla başla sarılmalısınız. Bu sizin kendinize, eşinize ve kızınıza borcunuz. Ne kadar az yaşadığınız bu birlikteliği düşünürseniz o kadar uzaklaşırsınız. Bu durumu aşmak biraz da kendi hayatınızda gerçek anlamda ne kadar varlık göstereceğinizle alakalı. Bir kadın isterse her şeyi başarır sizde eminim, başaracaksınız. Güçlü bir kadın gördüm ben, yaşadıklarına yenilmeyen, kendini tutan ve o yüzden başaracağınıza inanıyorum.
Sevgiler sevgili okurlarıma…
YORUMLAR