Kayınpederim bizi dışlıyor
Merhaba Yeşim Hanım,
Kendimi en çıkmazda hissettiğimde, bunaldığım zamanlarda sizin yazılarınızla kendimi silkeledim. Hep bana tanımadığım abla oldunuz, uzaktaki ışık oldunuz ki sadece bana değil çoğu insana da öyle olduğunuza eminim, iyi ki varsınız.
Daha önce de yine eşim ve görümcemle ilgili yazmıştım. Bana çok iyi gelmişti yorumunuz ama şu anda yine yazma ihtiyacı içindeyim. Tekrar cevap verirseniz çok sevinirim.
Yazmaya başlamadan tüm suçu yine kendimde bulduğumu da belirtmek istiyorum. Nereden başlayayım bilmiyorum ama sondan başlasam daha iyi olcak. Görümcemin bir kızı var, şimdi bir de oğlu oldu. Benim de bir oğlum var, 2 yaşında. O hamile olduğundan beri ben stres içindeyim. O bana saygısızlık etse de kayınpederim sürekli benim evimde, benim yanımda hep kızını överdi ve kızından bahsederdi. Biz onlara oturmaya gitsek hemen diğer torunu arardı, benim oğlumu hiç görmezdi. Uzaktan bakan herkes bunu anlar, bu benim kuruntum değil. Çünkü kayınpederim oğluna yani kocama karşı da öyle. Kızını her gün arar ama oğlunu hep ezer. Öyle olduğu gibi bizler de bu küfenin içinde ezilen taraf olduk. Kızı ve torunu hep en doğrusunu yapan, herşeyin en iyisini bilen kişiler oldular. Aynı ortama girmeyi o yüzden hiç istemiyorum. Kocamla bunun tartışmasını çok yaşadık, çok badireler atlattık. Önceden kabul etmese de şimdi bazı şeyleri gördüğünün farkındayım. Özetle geçmiş böyle… Şimdi görümcemin ikinci doğumu yapmasıyla beraber ben bu senaryoları tekrar yaşayacağım için çok gerginim. Şimdi oğlum ufak ama büyüdükçe onlarla aynı ortamda dedesinin ona ve diğer torunlarına yaptığını gördükçe üzülecek. Ben de bu yüzden yuvamda huzursuz olacağım, kocamla kötü olacağım diye düşünmeden duramıyorum. Benim çocukluğum hep başkalarının gölgesinde bastırılarak, kardeş ayrımlarıyla geçti. Sınıfta, aile ortamında, arkadaş ortamında hep dışlanan, sevilmeyen, hor görülen, yalnız kalan kişi oldum. Aynı şeyleri evladım yaşayacak diye paramparça oluyorum, yazarken bile gözlerim doluyor. Gördüğünüz gibi ortada bir sorun yok. Bunlar sadece benim gelecek korkularım ve hüsnü kuruntularım. İçimi dökmeye ihtiyacım vardı. Çoğu zaman defterime yazıyorum ama sizi abla olarak gördüğüm için bu sefer size yazmak istedim. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.
Yeşim Tijen’in yanıtı:
YA RAB
Ağacın yaprakları var ya Rab
Güzün dökülsede baharda yeniden filiz vereceğini bildiği
Kuşun kanatları var
Kafası kızıınca kanat çırpıp gideceği
Uçsuz bucaksız koca bir evreni var
Denizin dalgaları var
Kıyıya vurdukça kendine geri döneceğini bildiği
Güneşin bile beklediği sabahlar var
Hep yeniden doğmayı beklediği
Ümit edene hayat var ağlasa da bir gün olup güleceği
Ölen üşümesin üzerine atılacak toprak var
Benim nem var ya Rab şefaatine sığındım
Umarım sende bunu biliyorsun ya Rab
YEŞİM TİJEN
HÜZÜNLÜ VALİZLER KİTABINDAN
İnsanlar düşünceleriyle, duygularıyla etraflarına ışık veren birer enerjidirler ve bazen bu ışıklar sönük olur sevgili kızım. Böyle zamanda insanlar kimsenin fazla ilgisini çekmeyen, ışıkları sönük evler gibidir. Sizin yazdıklarınızı okuyan da sizin evinizin karanlığına bakıp kimse evde yok sanar. Sahi siz, siz de yok musunuz? Çünkü insan konuşmalarıyla, bakışlarıyla, hayata karşı duruşuyla etrafını aydınlatan, renklendiren ya da karartan bir enerjidir yavrum. Sizin maillerinizi hatırlıyorum. Mutsuzluklarınızı, kırgınlıklarınızı ama üzülerek gördüm ki sizde pek bir şey değişmemiş. Sizde hala ışıklar yanık değil, hala kendinize ulaşamamışsınız. Önce siz kendinize ulaşacaksınız; ruhunuza ve aklınıza… Ondan sonra kendinizi değiştirebileceksiniz. Siz değişmeden etrafınızda olan hiç bir şey değişmez. İnsan düşünceleriyle şekil alır, düşünceler duyguya dönüşür. Güler, ağlar, sevinir, susar, konuşur. Bunun için de her insanın güzel düşüncelerle beslenmesi kendini motive etmesi gerekmektedir ki yaşamı sevsin, insanları, kendini sevsin, hayata güzel duygularla tutunabilsin.
Evet, görümcenizin babası var, annesi va, sanırım beğenilen de bir kocası var. Birileri birileri için çok değerliyse, sizin sizi koruyup kollayacak ve değerli kılacak bir kendiniz yok mu? Önce insanın kendine sahip çıkacak kendisi olmalı. Birinin başkaları tarafından sevilip sevilmemesinden önemli olan, kişinin kendini sevmesi ve değerli bulmasıdır. Siz henüz yeterince kendinizin farkında değilsiniz. Onun için de başkalarıyla birlikteyken kendinizi güvende ve mutlu hissetmiyorsunuz. Neden bu haldesiniz, çünkü kendi kendinizi düşüncelerinizle zehirliyorsunuz. Haklı olduğunuz noktalar olabilir mi? Olabilir ama bunlarla yatıp bu düşüncelerle kalkarsanız bu sorunun içine daha çok batarsınız. Psikolojiniz bozulur, rahatsızlanırsınız. Başkaları için bu kadar kendinizi ve ailenizi yıpratmaya, huzurunuzu bozmaya hakkınız var mı?
Gençken insan böyle duyguların içine girip çıkabiliyor. İnanın hiç değmez çünkü kimsenin ne düşündüğü sizin duygularınızdan, moral ve motivasyonunuzdan daha önemli değil. Bunlar zamanla fark edilebiliyor ve kişiler kendilerini değiştirebiliyorlar. Tabi bazı aileler bazen farkında olmadan bazen de bile isteye diğer çocuğunun gözü önünde diğerini değerli kılabiliyor, olmayan şeyler değil. Bu bazen bile isteye bir mesaj olarak verilir diğerine. “Bak gördün mü, o ne kadar akıllı, ne kadar değerli, sen de örnek al” denmektedir. Bunun nedeni bazen maddi üstünlük, bazen çıkar, bazen gerçekten kişinin değerli olması bazen de diğer çocuktan beklenti olarak yanlış bir yolla iletilen mesajdır. Bu durum sizde nasıl bilemiyorum ama kayınpederiniz vs size, eşinize ve oğlunuza karşı sevgisiz eksik davranışlarıyla sizleri rakip haline getirmişler. Bu yarışa girmeyin yavrum. Başkalarıyla yarışanlar mutlu olamazlar. Hep gergin, hep huzursuzluk ve mutsuzluk içinde olurlar. O yüzden bu yarıştan kendinizi bir an önce çekmenizi öneririm. Sizin yarışınız kendinizle olmalı. Dündeki sizle bugünkü siz dündeki kadından daha önde, daha mutlu, daha iyi olmalısınız. Kendinizle mutlu oldukça sizde de ışıklar yanacak, hem kendinizi hem etrafınızı aydınlatacaksınız. İşte enerji budur; sizden yansıyan ışık. Şu günlerde sizden etrafınıza yansıyan karanlık var ve eşinizin ailesi de bu yansıyan karanlığı görüyor ve hissediyordur. O yüzden kendinizi toparlamanızı ve kendinizi yönetmenizi öneririm. Sizin hakettiğiniz bu mu, görümcenizin gölgesinde kalarak yaşamak? Bunu hak ediyorsanız böyle yaşamaya devam edin. Hak etmiyorsanız hayatınızda yeni bir döneme geçmelisiniz. Bunun adı kıskançlık olduğundan kıskançlık duygusuyla baş etmeyi öğreneceksiniz. Çünkü bu duygu sonradan öğrenilen bir duygu. Sonradan da istenirse kaybedilebilir. Kıskançlıkla baş edebilmek için kendinize güvenin, sizde olanlara inanın, kendinize özenin bakımlı olun. Bakımlı bir kadın kendini iyi hisseder. Bu da kendinize olan güveninizi arttıracaktır. Hobiler edinin, sizdeki becerileri ortaya çıkarın ve hala bu ruh hali içindeyseniz bir uzmandan yardım almaktan sakın kaçmayın. Şunu da belirtmeliyim. Kıskançlık duygusu öyle şıp diye ortadan kaybolmaz. Siz kendinize güvendikçe ve inandıkça kaybolmaya başlar. İnsan olan başkalarının başarılarını alkışlamayı da bilmeli. Bütün bu duygularla baş edebilmesi için kendine güven duygusunu kazanmış, ışıkları yanan bir insan olarak hayatında yer alması gerekir. Şimdi bu yazımı okuduktan sonra sizin yanıp sönen ışıklarınız bir müddet sonra hep yanık olacak çünkü içinizdeki güzel enerjinizle önce kendinizi, güzel evladınızı, eşinizi sonra da etrafınızı aydınlatacaksınız. Sizin ışığınızı görmek istemeyenler varsa bu onların sorunu. Siz kendinize, ailenize ve sevdiklerinize ışığınızı yansıtın. Onlar o ışığı ister görsünler, ister görmesinler. Siz kendinizi biliyorsanız, onların duygusunu bir müddet sonra önemsemeyeceksiniz. Görümcenizin çocuğu hoş gelsin, herkesin çocuğu ayrı güzeldir. Bir çocuğun değerli olması, ailesinin davranışlarıyla, hayatındaki duruşuyla ilgilidir. Onları bu meselelere katmamak gerekir. Bunun farkındalığıyla siz kendinze yakıştığı gibi davranın derim. Bütün bu güzel niyetlerin karşılığını insan mutlaka hayatından alacaktır. Buna inanın yavrum.
Sevgiler sevgili okurlarıma…
Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
YORUMLAR