İstediğim gibi bir hayat yaşamak istiyorum

Bu yazının sorusu kişinin özel hayatının deşifre edilmemesi için paylaşılmayacaktır. Okurun sorusu ise okumayı istemediği bir üniversite bölümünde okuyor olması, dini açıdan baskı görmesi, ailesinden destek alamaması sebebiyle yaşadığı ruhsal çöküntüyü nasıl atlatacağına ilişkin… Kendi istediği gibi bir hayatının olması için yapabileceklerinin neler olduğunu Yeşim Tijen’e soruyor.


Yeşim Tijen’in cevabı:

Merhaba sevgili okurlarım. Küçükken hepiniz kim bilir kaç kez saklambaç oynamışsınızdır… Hani ebeden saklanılan, sobe yaptı mı “sobe” diye bağırılan, saklanan arkadaşlarının “elma dersem çık, armut dersem çıkma” diye tüyo verdikleri meshur saklambaç oyununu hala oynayan bir okurumuz var. Ona kendinden çıkması için yazdıklarımla “elma”, “armut” diyerek saklandığı kendinden çıkarmaya çalışacağım çünkü saklambaç çocukken oynanır. Büyüyünce cesaretli olmak gerekir; cesaret de bazı insanda vardır, bazı insanda derinlerdedir, tamamen yetiştirilmeyle alakalı… Kişiye düşen derinde falan düşünmeyip çekip içinden kendini çıkarmaktır.


Yüzeysel yani üstün körü düşünürseniz derin derin yaşamak hatta üzülmek zorunda kalabilirsiniz. O yüzden de düşünmeyi, “neden, niçin, sonuçları ne olur?” diyerek sorgulamalar yapmayı kişilerin bir an önce öğrenmesi gerekir. Sizin yaşadıklarınz bu sevgili kızım. Ait olmadığınız bir dünyaya adım atmanın getirisi götürüsü ne olacak diye düşünmeden sırf okumuş olmak için sizden farklı yaşayan, düşünen kişilerin dünyasına balıklama atlamışsınız. Şimdi de bunun sonuçları içinde kıvranıyor, gitgide daha derine çekiliyorsunuz. Bu durumun içinde artık nefes almamaya, boğulmaya başlamışşsınız çünkü hayır demeyi beceremiyorsunuz. “Ben sizin gibi düşünmüyorum” diyemiyorsunuz. Sizden çok farklı düşünenlerin arasında farklılığınızın göze batmasından dışlanmaktan korkuyorsunuz ve tabii cesaretiniz yok. Kendinizde bu gücü bulamadığınızdan istemeye istemeye olsa da olmak istemediğiniz birine dönüşüyorsunuz. Bu dönüştürülmenizi “ahireti kazanıyorsun” diyerek ödül olarak size sunuyorlar. Ahiret kapanmayla kazanılacak olsaydı açık insan kalmazdı diye düşünüyorum. Biraz mantık, biraz akıl demek zorundayım. Aklın almadığı şeyleri din böyle emrediyor diye doğru kabul etmek insanın zekasını hafife almaktır. Din insanları baskılamak, kısıtlamak, kandırmak için kullanılmamalı. Ki yüzyıllardır böyle yapılıyor. Allahın kadınlara bir garezi olduğunu sanmıyorum ama bir takım zihniyetlilerin kadınlara bir garezi olduğu herkesin bildiği bir gerçek. Allahın “Oku” diyerek Kuran’ı indirdiği bir dünyada kadına “Yok yok sen okuma okursan da erkeğin gerisinde kal. Saçını, başını, vücudunu kapa. O da yetmez kara çarşaflara gir, süslenme, makyaj yapma, çok günah. Çocuk doğur, eşine hizmet et, ibadetini yaparak yaşlan. İşte bunlarla ahireti kazanırsın” dediğine inanmayanlardanım. Ne yazıkki dünden bugüne insanımızda fazla bir şey değişmemiş. Biz öyle günlerden geçtik ki sevgili okurlar… “Aman dolmuşlarda otobüslerde erkeğin kalktığı koltuğa sakın oturmayın hamile kalırsın” diye korkutulan günlerden geçerek bugünlere gelmişsiz ama değişen çok da bir şey olmamış. Burada İnsanın dini olsun ama aklı da olsun demek zorundayım.


Biriyle aynı pencereden dışarıdaki insanlara yaşananlara bakıp gördüklerinizi farklı şekilde yorumluyorsanız biriniz güzel bakıp öbürünüz kaşlarını çatarak gördüklerine bakıyorsa sağlıklı bir iletişim içinde olamazsınız. Din kalbe sevgi tohumlarını ekerse din olabilir. Kendi gibi yaşamayanı, düşünmeyeni ötekileştiriyorsa buna din diyemeyiz çünkü İnsanlar ailelerini hangi dine doğacaklarını bilmeden dünyaya geliyorlarsa herkes birbirine saygı duymayı bilmek öğrenmek zorunda. Din insanın kimliği olmamalı, güzelleştiren çirkinleştiren olmamalı, insanın kimliği kişiliğiyle ahlakıyla alakalı olmalı. O zaman kapalılık ya da açıklık önemli olmaz. Olamaz. Kapanmak bir tercihtir ve gerçekten de zordur. Kapananları takdir ediyorum. Kapanmayı tercih etmeyen kadınları inançsız biri olarak görmek… İşte bunu redediyorum. Kişide bakacağınız şey kapalı ya da açık olduğu değil ne kadar insan olmayı başardığı olmalıdır. Bu yazdıklarımın peşinden size gelirsek… Kapanmak zorla yaşanacak bir durum olamaz, olursa kapanmak olmaz. Sizdeki gibi işkence olur. İçten gelmeli, içtenlikle istenmeyince sırtınıza yüklenen bir yük gibi taşır ve bu taşıdığınzı yükten yorulursunuz. Psikolojiniz bozulur, hastalık olarak vücudunuza nüfus eder. İnsan aklı olduğundan düşünecektir siz de bu durumdan nasıl çıkarım diye düşünmeye başlamışsınız. İnsana aklı dertlerinden kurtulması için verilmiştir. O akıl kullanılmıyorsa sorunlar artarak devam eder, kullanılmaya başlarsa yaşadığınız sıkıntılardan eninde sonunda çıkarsınız tabii hiçbir şey birden hop diye yoluna girmez. Zamanla, aşama aşama yoluna girecektir. Siz de o zamanlarda bu yaşadıklarınıza göğsünüzü gereceksiniz, dayanacaksınız işte o dayanma noktasında kendinize, düşüncelerinize sahip çıkarsanız o eşiği geçtikten sonrası sizin özgürlüğünüz olacaktır. Bunun farkında olun ki gevşemeyin, kararınızın arkasında durum. Kimsenin sizi kandırmasına izin vermeyin tekrardan. Gördüğüm size pek güven kazandırılmamış, kendinize karşı yüreklendirilmemiş olmalsınız ki kendinizi içinizde yaşıyor, içinizde tutuyorsunuz ama bütün bunları sizin için bir başkası yapamaz. Sizin mücadelenizi siz verirseniz kazanacaksınız. Bunun içinde kararlı olmanız kararınızdan emin olarak hareket etmeniz gerekiyor. Kapanmak, açılmak sonra tekrar kapanmak bu durumlar hiç hoş karşılanmaz. Kararınız katiyse artık kendiniz olma zamanı gelmiş demektir. Her şey bir adımla yani cesaretle başlar. Siz bu cesareti önce ailenizde göstereceksiniz ki gerisi gelebilsin. “Ben kapanmak istemiyorum” dediniz diye kimse sizi evlatlıktan red etmeyecek. Belki kızacaklar, sinirlenecekler, “Ah rezil olacağız niye ozaman kapandın?” diyecekler… Bunlarla rezil olunmaz, bu konuda netim diyeceksiniz. Sıkıntı duyduğunuz sizi mutsuz eden her şeyi söylemekten korkmamamalısınız açık açık dile getirerek sizi anlamalarını sağlayabilirsiniz. Yarım ağız söyleyerek bir yere varamazsınız, direndiğiniz o an sizin kendinize ulaşacağınız an olacaktır. Hem ailenizin çoktan bu durumun farkına varmış olması gerekiyordu ama sizi dinle ilgili bir dünyayanın içine bırakmışlar ya gerisini de Allah’a bırakmış olmalılar.


“Geleceği tahmin etmenin yolu bugüne hakkını vererek yaşamakla olurmuş”

Siz bugün de yapacaklarınızı yapmaktan imtina eder kaçarsanız geleceğiniz de bugünden farklı olmayacaktır. O yüzden cesaretli olmalı kendiniz için önce ailenizde adımlar atmalısınız. Bu adımınız sizin yolunuzu açacak. Okulunuza gelirsek… Kaç senedir öğrenim görüyorsunuz size uygun olmasa da senelerdir emek vermişsiniz mezun olmanızı öneririm. Emekleriniz ziyan olmasın. Orada okumanın da size kattıkları mutlaka olmuştur onları daha sonra kendinizde hissedeceksinizdir. Arkadaş çevrenizin baskısına gelince… Bahsettiğiniz baskıcı ortama tamamen aynı düşüncelerde olmadığınızı gerektiğinde söylemekten çekinmemelisiniz. Başınızı örtmeye, makyaj yapmamaya, bazı şeylerden geri durmaya devam etmelisiniz yoksa orda çirkin ördek yavrusu olursunuz. Bence siz önce kendinizle savaşınızı kazanın kendinizden çıkarsanız ailenizden de galip çıkacağınıza eminim. Kendinizde saklanmayı bırakın saklambaç oynanan günler çoktan geçti. Büyüdünüz artık yavrum.


Sevgiler sevgili okurlarıma…


Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.


İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com



YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Tek kelimeyle muhteşemsiniz
    CEVAPLA
  • Misafir Çok güzel bir cevap.
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.