İki hafta sonra başkası ile nişanlandı!
Merhaba Yeşim Hanım,
3 yıllık bir ilişkim vardı. Erkek arkadaşım bu 3 yıl içerisinde üç kez majör depresyon geçiriyordu. Erkek arkadaşım ilişkimize bir isim koyalım nişanlanalım diyordu. Onu seviyordum ama evlilik konusunda ise ona karşı teredütteydim. Çünkü ya depresyonu tekrarlarsa ya ben bunu kaldıramazsam diye. Erkek arkadaşım, majör depresif geçirdiğimi ailene anlatma. Ailemin bunu bilmesini istemiyordu, sadece ikimiz arasında kalmasını istedi.
Son sınıftayken erkek arkadaşımın benimle evlenmek istediğini anneme anlatınca, annem 'okulunu bitir öyle gelsinler' dedi. Haziran ayında okulumun bitmesine yakın erkek arkadaşım, annene söyle 'geleceğiz isteyeceğiz seni' diye acele ettiriyordu. Ben erkek arkadaşıma 'sabret eve gideyim bu durumu yüz yüze anneme anlatayım' dedim. Bu konular telefondan çözülecek bir konu değil ben eve gideyim, derslerin vermiş olduğu yorgunluğu atıp, ailemle biraz vakit geçirip, konuyu öyle onlara anlatacaktım. Çünkü sadece annem biliyordu. Babam ve abimlere pat diye anlatamazdım. Bunları erkek arkadaşıma anlatmama rağmen onun ailesi anlayış göstermeyip, aileme anlatmadan erkek arkadaşım ile birlikte 2 görücüye gitmişler. Ben erkek arkadaşıma görücüye gitmesinden rahatsız olduğumu, bu durumun beni kırdığını söyledim. Erkek arkadaşım 'babam zorla götürüyor, o kızmasın diye gideceğim. Hayatımda sen varsın. Gittiğim gorücülere hayır diyeceğim' dedi. Eve geldim, bir iki hafta sonra anneme durumu anlattım. Annem 'KPSS sınavına gir öyle gelsinler' dedi. Erkek arkadaşımın ailesi ikna olmuştu. Bu sefer sınav iptal edildi ama annemin fikri aynıydı. 'Rahat bir kafayla sınavına gir, öyle gelsinler' dedi. Ben de erkek arkadaşıma sınava gireyim, ailemin uygun bulduğu bir zamanda size haber verip gelirsiniz dememe rağmen onun ailesi anlayış göstermedi. Ailesini de ikna edemedi.
Bende sinirlenip 'beklemek istersen beklersin, evlenmek istiyorsan da evlenirsin' diye mesaj attım. O mesajı attıktan sonra erkek arkadaşım 'neden o mesajı attın, sinirlendin mi? Başkası seni üzdüğü için mi bu mesajı attın?' diye hiçbir şey sormadı. Bir mesajımla sırtını bana döndü. O arayıp sormayınca, aradan 2 hafta sonra ben ona mesaj attım. Bana nişanlandığını söyledi ve nişan fotoğraflarını attı. Ona neden 2 haftayla nişanlandın, beklemedin dediğimde 'bana attığın mesajı ciddiye aldım ve ben sana şans verdim, gelelim dedim, ailen sınav diye tutturdu' dedi. Oysaki ailem gelmesinler demedi ki sadece sınavına gir, öyle gelsinler demesine rağmen beklemediler. Bana zaman tanımadı... Acaba babası (oğlum şu an biraz iyiyken onu hemen evlendirelim) düşüncesi olduğu için mi o kadar acele ettiriyordu. Çünkü nişan taktıkları kıza oğullarının majör depresif geçirdiğini söylememişler.
Yeşim abla, insan hiç mi sevdiğini bir kere bile düşünmez mi? Bu çocuk bir kere bile olsa beni istemeye gelmedi. Çok üzülüyorum... Nişanlandıktan sonra beni hala sevdiğini söylüyor. Ama ona ne kadar yalvardıysam 'birbirimizi seviyoruz sevgimizi heba etme, nişan at' dediysem. Kendisi 'babam bana çok kızar hatta evlatlıktan da reddeder' dedi. Kendisi hem benimle evlenmek istiyor hem de nişanı attığında babası ona kızar diye korkuyor. Ne yapacağımı bilmiyorum çok üzülüyorum...
Yeşim Tijen'in cevabı:
"Aradığın seni arayandır" demiş Mevlana.
Sevgili okurlar ama gençken insan her şeyden o kadar habersiz ki ne istediğini tam bilmeden bulduğunun kendine uygun olduğunun bile bilincinde olmadan sevdim sanıp evlilik hayalleri kurup evlenebiliyor. Seviyorlar mı? Sevilmeye mi ihtiyaç duyuyorlar? Sevilmenin mi peşinden gidiyorlar?Ya da hormonlarımı kişileri evliliğe doğru itekliyor, burası ortaya karışık oluyor. İnsan pek çok şeyin gerçek anlamını sevginin ne demek olduğunu, kimin sevmeye layık olduğunu yaşadıkça öğreniyor dersem yanlış olmaz. Bu herkes için böyle değilse bile pek çok genç için böyle gelişiyor. Sevdim sanıp evlenince, ilk hay hay sonra vay vay sonra hır gür anlaşmazlık ardından da vah vah tüüüh akılsız kafamlar, mutsuz yüzler mutsuz evlilikler... Çevreme bakıyorum da evliliklerinde mutlu olan kadın öylesine az ki. Kendilerini bırakmışlar, aynı evi zoraki paylaşan alışılmış bir birlikteliğin zorlaması içindeler. Ah bir özgür olabilseler ne hayalleri var... Neden böyleler işte bu sevdim sanarak yapılan evliliklerden. Siz de sevgili yavrum farkında değilsiniz ama sevdim sanmışsınız. Bir parça da olsa farkındasınız çünkü çekincelerinizden bahsetmişsiniz. Bu gencin rahatsızlığı sizi ürkütmüş. Erkek arkadaşınız da ailenize söylememenizi istemiş. Zaten söylemiş olsaydınız güzel yönlendirmeler bulunan anneniz, akıllı bir kadın, asla bu evliliğe izin vermezdi diye düşünüyorum.
Sizde anne sözünü dinleyen, ailesini sayan bir genç kızsınız. Bir türlü sizi istemeleri için zaman ayarlanamamış olması sizin şansınız olmuş. Ondan sonra bundan sonra derken çocuk eeee ne bekleyeceğim diyerek nişanlanmış olmalı. Gerçekten sevmiş biri bunu yapabilir mi diye sormak isterim sizlere. Bir de size nişan fotoğraflarını atmış. Pes gerçekten... İstemeye gitmeyi yüreği kaldıran bir erkeğin bunu yapabileceğini de öngörmek lazım. Hiiiiiiiiç üzülecek bir durum yok. Geçmişler olsun yavrum. Şu an kabul etmesi zor geliyor olabilir ama siz kendinizi kurtarmışsınız. Nişanlandığı kıza ise yazık olmuş. İşte o da evlendikten bir müddet sonra vah vahlanacaklardan olacak. Şimdiki nesil çekmeyi de sevmiyor artık ne kadar dayanırsa o kadar sürer diyeceğim. Acımasızca bir öngörü mü? Hayır sevgili okurlar ben ve acımasızlık yan yana bile gelemez sadece gerçekler gelebilir. Günümüzde evlilikler ayna gibi bize bu düşünceyi yansıtıyor. Tabii ki birini gerçekten çok sevmişseniz, evlenmek için sevdiğinizi istemeye gitmek arzusunda olursunuz. Siz sağlıklı bir genci sevmemişsiniz. Ruhsal sorunlar yaşayan birini sevmişsiniz. Hal böyle olunca nereye çekmişlerse oraya gitmiş bu genç. Psikolojik sıkıntılar içinde olan birinden kararlı bir duruş bekleyemezsiniz. Babam öyle istedi babamın hatırına istemeye gittik. Birinci isteme baba hatırına ikicisi kimin hatırına? Böyle bir şey olmaz. Birini gerçekten severseniz dik durursunuz ve uygun zamanı zor geliyor olsa da beklersiniz. 'Eğri ayağın gölgesi de eğridir' demiş yine Mevlana. Haksız mı? Çok haklı. Sizi sevmedi mi bu genç? Kendince sevmiştir ama böyle birinin sevgisi zaten sizi mutlu etmeye yetmezdi. Kendini mutlu edemiyor genç majör depresyon. Buradan yola çıkarak bu genç ile ilgili daha az üzülürsünüz ve üzüntünüze nokta koymayı başarabilirsiniz. Bir müddet sonra da bu durumunuzu mantığınızla yorumlamaya başladığınızda üzülmek ne kelime sevinecek bambaşka bir umutla ve iyi kilerle geleceğinize bakacaksınızdır.
Sevgiler sevgili okurlarıma...
Majör depresyon hakkında küçük bilgi okurlarıma
Majör depresyon tedavi edilebilen bir hastalık olup, hastalık belirtilerini kontrol altına almak için antidepresan ilaçlar önerebilir. Duygusal durumunuzu ifade edebileceğiniz psikoterapi veya konuşma terapisini de tavsiye edilebilir. Bazen antidepresanlara ek olarak bazı ilaçlar etkinliği artırabilir. Klinik depresyon için başka tedavi seçenekleri de vardır. Elektrokonvülsif terapi (ECT), ilaçlar etkili olmadığında ya da belirtiler ciddi olduğunda kullanılabilir.
YORUMLAR