Nişanlanacaktık ki...

Merhaba Yeşim Hanım. Ben 2,5 yıl önce biri ile tanıştım. Bu kişi her gün benim videolarımın altına gül emojisi bırakırdı. Ramazan ayında bir gece selam vermişti. Ben de bir mesajı ne zaman görürsem o zaman cevap verdiğimden “Aleyküm selam” dedim. Gece saat 3’tü. Sonra o da cevap verdi, “Nasılsınız?” diye... Ben de “Kalbim sıkılıyor kabus gördüm” dedim. “Ben o kalbe kurban olurum” dedi. Benim çok hoşuma gitmişti. Sürekli bana mesaj atıyordu. Çok kibardı. Çok uğraştı benim onu sevmem için. Ben de onun dindar olmasını sevmiştim. 2,5 yıl boyunca beni sevdiğini söyledi. Bu yaz nişanlanacaktık ki onun doğum gününe pasta hazırladığım gün nişanlandığını öğrendim. Yıkıldım resmen. “Çok mu güzel?” dedim “Hayır” dedi. “Seni hala seviyorum ama böyle oldu” dedi. 2 ay geçti aradan ama canım çok acıyor. Ne yapmalıyım?

Yeşim Tijen’in cevabı:

Merhaba sevgili okurlar gençlerin yaşadıkça öğreneceği ne çok şey var değil mi? Hepiniz kendi gençlik yaşlarınızı düşünün bir an hatırlıyor musunuz? Ne kadar hayatın acemisiydik değil mi? Bir de çaktırmamaya çalışıyorduk o saflığımızı… Bilmediğimiz, anlam veremediğimiz birçok şeyin arasından… Şu an hayal ettim de bir sürü uzun çalıların arasından geçebilmek için onları açmaya çalışarak yürüdüğümüzü, o bilmediklerimizi yara yara hayatlarımızda ilerlerken saf saf yalnışlar da yapılmaz mı? Gençken insanın yarım yamalak bilgileri dolayısylada önyargıları olabiliyor. Bizim zamanımızda öyleydi ama bugün çokça şeyi öğrenebileceğiniz mecralar var. Aileler daha ilgili. Bu konularda oldukça şanslı bugünün gençliği… Bizim kırklı yaşlarda edindiğimiz bilgi ve tecrübeye nerdeyse yirmili yaşlarında sahipler dersem abartmış olmam. Tabii bu da kişinin biraz da kendini geliştirmesiyle ilgili bir durum.

Kişi kendini geliştirememişse kendinden çekeceği var. Günümüz artık gelişmeyeni çok rahat kullanan insanlarla dolu. Mesela bugünkü kızımız dindar diye sosyal medyadan bir gence çok güvenmiş, inanmış… Halbuki dindarlık artık masumiyeti temsil etmiyor. Ne erkeğin ne kadının… Sırf namaz kılıyor, oruç tutuyor, umreye, hacca gidiyor ya da başını örtüyor diye onu ahlak bekçisi timsali biri olarak görmek pek mümkün gözükmüyor. Günümüzde dinin göz göre göre getirildiği hale bakınca insan “Ah o eki günler ne kadar güzeldi” demekten kendini alamıyor. Eskinin birçok şeyi gibi dindar insanları da bir farklıydı. Bilirdiniz yalnış yapmayacağını, Allah korkusu, vicdan, ayıp, günah vardı bir zamanlar… Bugünün dindar geçinenlere bakınca insan gördükleriyle, duyduklarıyla elinde olmadan, istemeden dinden uzaklaşıyor.

Günümüzde bir kısım insanlar dindarmış gibi yaparak dinimizin gerçeğini bozuyorlar hal böyle olunca insanlar dinden uzaklaşıyor sonra da ateistlik çoğaldı diye bas bas bağırıyorlar. Niye acaba? İnsanlar dinle kandırılırsa, dine inanç kalabilir mi? Gerçek dindarlar lütfen kendi üstlerine alınmasınlar ama onlar da olanı biteni kör değiller ya herkes gibi görüyorlardır… O halde sözüm meclisten dışarı demeliyim gerçek dindarları üzmemek adına…

Sevgili kızım artık bunca açıklamadan sonra size gelelim. Dindar diye birine güvendiniz ve bu dindar gençten büyük bir kazık yemişsiniz iki buçuk senenizi, hayallerinizi çalmış. Bir insanda arayacağınız özellikler dindarlığından önce ahlaklı olması olmalı ikisi aynı şey gibi görülse de bir o kadar da ayrı. Ahlaklı olan herkes dindar olmak zorunda değil ama dindar olanın bünyesinde ahlak olmalı ne yazık artık sizin de bizzat şahit olduğunuz gibi böyle değil. Sevgili yavrum hiç tanımadığınız biri size “kalbine kurban olurum” dedi diye onun peşine takılıvermişsiniz. Kalbinize kurban niye oluyor? Sizi kalbinize kurban olacak kadar tanımıyor bile… Bu sözlerin sizde hiçbir anlam ifade etmemesi lazımdı. Bir güzel söze kandınız zaten bu güzel sözlerle kadınları avlıyorlar ya… Birkaç güzel söz ezberleyip o sözlerle kadınlara yürüyorlar, güzel sözü söyleyen kalbi kapatıyor ve siz artık o kişiyi farklı bir gözle görmek istediğiniz gibi görmeye başlıyorsunuz. Bakın sizin dindar gençten ne çıktı? Sahtekar bir genç çıktı. Sözde siz nişanlanacakmışsınız ama o başka biriyle nişanlanmış… Yuh diyeceğim. “Seni hala seviyorum ama böyle oldu” ne demek? Nişanlanmış, sanki mecbur kalmış gibi ifade etmiş… Yüzsüzlüğün bu kadarı… Gerçekten iğrenç.

Konuşmasına izin vermemeliydiniz. Derhal ilişkinizi kesmelisiniz. Sakın sizi kandırmasına izin vermeyin. Bazı erkeklerin kalbi geniştir, iki kadını idare edebilirler. Kendinize yazık edersiniz. Bu yaşadıklarınız size umarım bir şeyler öğretmiştir, sosyal medyayı sevgili arama bulma yeri olarak kullanmamalısınız. Eskiden yolda bulduğun yolda kalır derlerdi… Şimdi de sosyal medyada bulduğun buhar olur uçar diyecekler heralde. Tanımadığınız insanlarla sosyal medyada konuşmamalısınız. Hırlısı hırsızı var. Hiç mi televizyonda görmüyorsunuz? O kadar insanlar kandırılıyor, bana bir şey olmaz mı diyorsunuz? Neyse olanlar olmuş, olanı biteni akıllıca bir tutumla geride bırakarak geleceğinizin güzelliklerine odaklanın yavrum. O gelecekte sizin kendinizi ne kadar geliştireceğinize bağlı olarak güzel gelecek bunu sakın aklınızdan çıkarmayın yavrum. Hayat bedava değil. Kendini geliştirmeyen, aklını kullanmayana güzel bir yaşam yok. Bunun bilinciyle hareket edebilmeniz; düşünüp, sorgulayarak yaşamda güzel güzel ilerleyebilmeniz dilleğiyle…

Sevgiler sevgili okurlarıma…

Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.

İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com