Hiçbir zaman istediği gibi biri olamadım...

Merhaba Yeşim Hanım,

11 yıllık evli, üç çocuklu bir kadınım. Eşim ile onun için zor bir süreçte tanıştık, sevgilisi tarafından aldatılmıştı. Önce arkadaştık tabii, sonradan bu arkadaşlığı sevgiye dönüştürdük ve iki yıl sevgili kaldıktan sonra evlendik. Eşim ile hep sorunlarımız oldu. Yatakta hiçbir zaman istediği gibi biri olamadım maalesef. Belki de benim özgüven eksikliğimden kaynaklanıyor... Bir şekilde inişli çıkışlı


yürüttük ilişkimizi, 11 yıldır. Seviyor musunuz eşini derseniz de, buna verecek bir cevabım yok aslında, emin değilim... İki yıldır yatağına gelmiyor artık geç gelmeye, hatta sabahlamaya başladı, geceleri hep dışarda. En son patladım ben de, iş ailelere kadar gitti... Ve aslında uzun zamandır beklediğim konuşmayı yaptı benim ile, dürüst oldu. 'Seni seviyorum ama yatakta tiksiniyorum. En baştan beri de sevmedim, zor zamanımda yanaştın bana, boşluğumu doldurdun, kandırdım kendimi seni sevdiğime diye... Ha boşanmak, gitmeni falan da istemiyorum, çocuklarımız için bu


evliliğe mahkum olacağız' dedi... Ama ben gitmek istiyorum, beni sevmeyen istemeyen birinin yanında kalmak istemiyorum.. Maalesef çalışan bir kadın değilim, arkamda duracak bir ailem yok, beni kabul ediyorlar ama çocuklarımı asla bırakıp gidemiyorum işte. Canımı çok yaktı söyledikleri, içten içe bilsem de cesaret edip söyleyemez diyordum aslında dürüst olmasına sevindim de... Yani şimdi ne yapmam gerektiğini bilmiyorum ortada üç çocuk... Ya kalıp bu cehenneme


çocuklarım için katlanacağım ya da çocuksuz baba evine. Bir akıl verin ne olur.


Yeşim Tijen'in cevabı:


Göğe açılmış avuçlarındayım sevgilim

Dillerin lal olsa da

Söyleyemediklerini söylüyor

Git diye o göğe açılmış ellerin

- Yeşim Tijen


Merhaba sevgili okurlar,

Hepinizin bildiği gibi sevgi hissedilen bir duygudur. Bazen konuşmadan da söyleyemediklerinizi söylemiş olursunuz. Siz sakladığınızı sanırsınız ama bedeniniz vücut diliniz sizin adınıza konuşur, o yüzden de bugünkü soru konuğumu gayet iyi anlıyorum. Eşinin kendisini sevmediğini doğal olarak hissetmiştir ama insan duymadıkça kendini kandırabilir de, duyduğunda ise gerçek ile yüzleşmek, bilmek her şeyi bambaşka bir yere taşır. Bir şeyler yapmak ister insan ama bazı durumlarda çok şey yapabilecekken hiçbir şey yapmayabilirsiniz de. Bunun adı anne-baba olmanın sorumluluğudur. Üç çocuğu olan anne-baba şartlar elverişli değilse, kendisi için kararlar alabilmek hakkını kaybetmiştirler ama bu kendinden önce çocuğunu düşünmek kısmında da kendi ruhunu öldürerek değil, yeni yaşam alanları açarak ruhunu canlı tutarak yaşama kendi hakkınıda verebilmek gerekir. Şöyle bir paylaşım yapılmış; "İnsan bir şeye hiç dayanamıyor. Sevdasız yaşamaya. Aç, susuz, uykusuz nelersiz olabiliyor. Bunu kanıtladı. Sevdasız olamıyor. Kendi kişiliği içinde çözemediği bir o var. Sevdanın öte ucu canlı değilse, biliyor, bu uç da çürür dağılır. O ucu da diri tutabilmeli" diye. İşte bütün mesele, o sevgisiz kalan ucun çürümesine izin vermemekte, diri tutabilmekte. Kişi kendine değer veriyorsa zaten kendi ile ilgili yeni ümitler, hedefler katarak kendine yaşam alanları açarak, ruhunu yüreğini olabildiğince iyi tutmayı başarabilecektir. Yoksa bu sevgisizlikte kendini de etrafını da boğar. Varlığı ne kendine ne çocuklarına ne de etrafına bir şey katmaz. Yaşayan bir ölü olur dersem abartmış olmam. Bana ne yapacağım? diye sormuşsunuz. Bu yaşadığınız duruma başkaları ne der bilemem ama ben çocuklar büyüyene kadar ailenizi bir arada tutun derim. Üç çocuğun olduğu bir evlilikte adım atmak için elinizin, yüreğinizin, aklınızın çok kuvvetli olması gerekir. Madden ailenize bağımlıysanız zaten adım atmanız size bir özgürlük ve refah getirmeyecektir. Getireceği tek şey yeni bir koca olacaktır. Bunu çocuklarınız büyüdüğünde de yapabilirsiniz. Üç birden daha büyüktür gerçekte de öyle olsa bile üç çocuğun geleceği söz konusu olunca akan sular durulmalı. Ne anne tek başına ne de baba tek başına yeterli gelebilir. Ülkenin sosyo kültürel yapısı bozuldu. Bunun farkındasınızdır. Bu bozuklukta kendi kişisel arzularınız yüzünden çocuklarınızı ziyan etmemelisiniz. Evet çocuklarınız çok önemlidir ama siz de önemlisiniz. Öyleyse çocuklarınızı büyütüp, gelişmelerini sağlarken kendinizi de geliştirmeye, yarınlardaki o yolculuğa hazırlamalısınız. Bu da yapılacaklar listesine yazılmalı ve kesinliklede ihmal edilmemelidir. Aslında bu evlilikte her ikiniz de bile bile lades demiş olmalısınız. Sevdiği bir kadından darbe almış birinin yarasına merhem olup, arkadaşlığı, sevgililiğe evirmek sonra da evliliğe taşımak biraz bu riski de göze almak olmuyor muydu sizce de? O yüzdendir ki evliliğinizde kendinize güven duymamışsınız. Şimdiden sonrasında iki arkadaş olarak aynı evi paylaşırken bir beklenti içinde olmayınca çekinceleriniz de olmayacağından gerçek sizi ortaya çıkarabilirsiniz. Kendine güveni olmayan biri varlıksızdır. Bu varlıksızlığınıza bir son vermek, yeni sizi oluşturmak zorundasınız. Bunların bilincinde olarak kendinizi yeniden yapılandırmalısınız. Ondan sonrası sizin evliliğiniz içinde ilerki yaşamınız içinde ümitli olabilecektir. Daha gençsiniz, güzel düşlerinizden asla vazgeçmeyin. Bana göre yaşamak sağlığınız yerinde olduktan sonra hep ümitlidir. Güzel günler diliyorum.


Sevgiler sevgili okurlarıma...


Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.

İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com




YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Kaç yaşındasınız bilmiyorum ama ben 42 yaşındayım ve okuyorum. Niye sanki 2 alternatif varmış gibi konuşuyorsunuz. O adami o dedigi laflar icin neden pisman etmiyorsunuz? Okuyun, kendinizi geliştirin. Pes etmeyin ya. 3. alternatif sizin küllerinizden dogmaniz. O tiksinilen kadindan kurtulun. Asla pes etmeyin.
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.