Hayata geç kalmış hissediyorum...
Merhaba Yeşim Hanım,
Ben 25 yaşında üniversite mezunu bir genç kızım. Şu an sınavlara hazırlanıyorum. Kendimi hayata geç kalmış hissediyorum. Bu yaşlarımı hep daha farklı hayal etmiştim ama istediğim gibi olmadı hiçbir şey. Birçok arkadaşlığımı bitirdim, kimseyle konuşmak ve görüşmek istemedim. Sanki bir boşlukta savruluyor gibiyim. Şimdiye kadar hayatımda kimse olmadı. Her şeyin bir zamanı var deyip bu durumu hep erteledim. Şu an istememe rağmen hayatımda kimse olmuyor. Kafamdaki profili bir türlü bulamıyorum. Tanışmak isteyenler oluyor ama ben kafamdaki profil değil deyip reddediyorum. Sonra niye önyargılı davrandım diye kendime kızıyorum ama bu döngüden de kurtulamıyorum. Sanırım hayata karşı çok umutsuz ve mutsuzum. İstediğim hayat olmayınca her şeye, herkese küstüm gibi... Bana bir yol gösterin, içinde bulunduğum bu durum beni çok yoruyor ama yine de bir şey yapamıyorum.
Yeşim Tijen'in cevabı:
Merhaba sevgili okurlar,
Genç okurum sanki boşukta savruluyor gibiyim diyerek yazdıklarında kendini ifade etmiş. Hayatında hedefleri olan biri boşlukta savrulur mu? Boşlukta falan savrulmuyorsunuz sevgili kızım. Akıllı, ne istediğinizin bilinci içinde hedeflerinize yürüyorsunuz. Kendinize değer verdiğiniz için rastgele bir birliktelik yaşamak istemiyorsunuz. Kafanızda bir profil çizmişsiniz, elinizdeki profile bakıp kimselere he demiyorunuz. Çizdiğiniz biriyle mutlu olacağınızı düşünüyorsunuz. Oysa insan bir beraberlik yaşamadan kendini yeterince tanıdığını, ne istediğini söyleyemez. Sizinki bayağı büyük bir iddia gibi duruyor. Sonunda ne olmuş? Kendinizi tutmalarınız, frenlemelerinizden, yalnızlıktan yorulmuşsunuz. Artık zamanı gelmiş, ruhunuz, bedeniniz sizi sıkıştırmaya başlamış. Adeta beni bir sal demeye başlamışlar. 25 yaşında biri olarak hiçbir şeye geç kalmış olmadığınızı düşünüyorum. Geç kalmış olmasanız da, bir omuza başınızı koymak, elini tutmak istemeniz kadar doğal bir istek olamaz. Yaşıtlarınız gibi ele ele, göz göze olmak, sevilmek bunların sizin hayatınızda da olması muhakkak ki güzel olurdu ama siz standartlarınızı belirlemişsiniz. Hayatı akışında yaşamaktan kaçınmışsınız. Bir nevi zihninize sınır koymuşsunuz. Kalp de standartlarınıza, bağlılığınıza saygı gösterip ona buna gönül koymamış. Kendinizi bayağı disiplin altına almış olmalısınız AMA işte sonunda ruhunuz isyanlara kalkmış. Ne kadar başarı elde ederseniz edin hayatınızda sevgi, ilgi olmadığı zaman çorak bir toprak gibi kupkuru hissedersiniz. Ruhunuz yeşermez, çiçekler açamazsınız. Doğru kişiyle olan beraberlikler insanın sesinde, soluğunda, bedeninde, ruhunda çiçekler açtırır. Peki doğru kişi çizilen profille mi bulunur?
'Bir büyük oyun yaşamak dediğin' demiş, sevgili Gülten Akın. O da böyle olduğunu muhakkak yaşadıkça anlamıştır. Kartları ustaca kullanmak, kendini yıpratmamak gereksiz ise bu büyük oyunda kartlarınızı kullanmaktan bile kaçınıyorsunuz. Hata yapmamak isterken hiç kimseye şans vermeyerek kendinizi bir ilişkiden sakınıyor dolayısıyla kendinizle karşılaşamıyorsunuz. Bu da bir risk sizin için. Mühim olan yanınıza yakışacak düzgün birine şans verebilmek. Tamamen aynısını bulacağım diyerek kendinizi yaşamdan soyutlamamak. Ayrıca karşınıza çıkan kişi kafanızdaki profilden sizi daha çok mutlu edebilir. Bunu ancak tanıyarak anlayabilirsiniz siz şöyle bir bakıp yok bu olmaz diye düşünerek karar veriyor olmalısınız. Önyargılı olmaktan, kendinizi şartlamaklatan kaçınmalısınız. Profiliniz karakterli değerleri olan, yalan konuşmayan, sahtekar olmayan kendini taşıyan, bulunduğu ortama bir şeyler katan güven veren biri olmalı.
Diğeri hayattan kaçışınız, arkadaşlıklarınızı bitirmeniz... İnsanın ille çok arkadaşı olacak diye bir şey yok, birilerine merhaba, nasılsın der sadece hatır sorarsınız bazıları ile can cana olursunuz. İnsanın arkadaşları olmalı. Birkaç tane dostu oldu mu karada, denizde ölüm yoktur. Her şeyinizi değilse bile birçok şeyinizi paylaşabileceğiniz birilerinin olması oturup sohbet edebilmek, gidip gelebilmek, özlemek, aramak bunlar ruhun ihtiyacıdır. Kimse mükemmel değildir. Bunun bilinci içinde ufak tefek şeyleri abartmamalı, büyütmemelisiniz. Büyük yalnışlar varsa tabii ki görüşmemelisiniz ama herkes de kötü olamaz değil mi? Siz kendinizi hayattan her şekilde soyutlayarak mutluluğun yakınına bile gelemezsiniz yavrum bunu görmelisiniz. Biraz hayata karışın, gülümseyin. Daha çok gençsiniz kimlerle neler yaşadınız bilemiyorum ama insanın dostlarım diyeceği birilerinin olması çok güzeldir. Hayat paylaşılınca daha güzelleşir yavrum. Kısacası hayata geç felan kalmış değilsiniz ama böyle devam ederseniz birçok şeye birden geç kalabilirsiniz. Aklınızın ve kalbinizin bu olabilir diye hissettiğiniz kişiyle bir ilişki yaşayabilirsiniz. Olursa olur olmazsa bir yaşam tecrübesidir. Kendinizi daha bir tanımış olursunuz. Sınırlarınız bilerek yaşadığınız ilişkiyle kendinizden bir şey kaybetmezsiniz yavrum. Hayat saklanmak için değil, yaşanmak içindir. Güzel günler dileğiyle...
Sevgiler sevgili okurlarıma...
Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
YORUMLAR