Boşanınca düşman oldu

Merhaba Yeşim Hanım çocukluktan bir arkadaşım iki ay önce eşiyle boşandı. Eşim de bu sebepten “Bundan sonra onunla görüşmeyeceksin” diyerek beni bunaltıp canımı sıkıyor. Arkadaşım eşinin onu aldatmasından sebep ayrıldı. En başından bunu hazmedemedi, üzüntü çekti, doktorlara gitti, ilaçlar kullandı… Bir ara iyi gibi duruyorlardı sonunda yapamıyorum dedi, ikisi boşandılar. Her şeyini benimle paylaştı, benden gizlisi olmadı. Benim de ondan gizlim yoktur şimdi eşim “Boşandı o, dul kadın kim bilir nasıl yaşayacak? Senin onunla işin olmaz. Bahane bul, uzak dur. Aranı soğut” dedi. Telefonlarıma bakıyor görüştüm diye… Benim en sevdiğim arkadaşımla aramın bozulmasını istemiyorum. Eşimin fikrini değiştiremiyorum. Arkadaşıma güveniyorum. Çocuklarıyla ailesiyle kalıyor, arkadaşlık yaptığını öğrenirsem seni çok üzerim diye tehtid etti. Kocamdan bize geldiğini saklıyorum, gizli görüşmek istemiyorum. Beni eşim zorluyor. Eşime anlatmak istiyorum, kavga çıkacak diye anlatmıyorum. İnat biri, kabul etmez. Arkadaşımı çok seviyorum, eşimi de çok seviyorum. Eşim onu çok severdi, boşanınca düşman oldu. “Eşini boynuzlamıştır ondan ayrılmış” diye kadına iftira atıyor. “Sen boşanır mıydın seni aldatsam? Onun niyeti bozuk” diyor, kötü konuşuyor. Bunca yıllık arkadaşımı nasıl bırakayım?


Yeşim Tijen'in cevabı:

“Gitmemiz gereken insanlarda çok kaldık bu da bizim hatamız” diye yazmış birisi ve bugünkü soruda bir kadın almış çocuklarını, bir bilinmeze korkusuzca gitmiş.


Merhaba sevgili okurlar; eğer herkes arkadaşınız kadar cesaretli olabilseydi belki de erkekler bu kadar rahat aldatamazlardı diye düşünüyorum. Korku kısıtlayıcı bir duygu. Kaybetme korkusu insanın her şeyini bağlar; elini, dilini, belini. İşte bazı eşiniz gibi erkekler bu tarz cesaretli kadınları sevmez, onları tehlikeli bulur. Cesaretli kadınlar erkeklerin işine gelmez; onlara kulp takmaları, sevmemeleri ondandır. Her an resti çekebilirler. Her kadın aldatılmayı sineye çekecek, aldattıysan başım gözüm üstüne canın sağolsun paşam diyecek değil. Böyle çekip giden de olacak burada da etken yalnız aldatmasından değildir. Muhakkak beraberinde bir şeylerin hala yoluna girmemiş; onu mutsuz etmeye devam etmesinden güvenini, inancını, sevgisini yitirmesi dolayısıyla varlığına tahammül edememesinden arkadaşınız boşanmıştır. Saygı duymak gerek. Boşanan kadına kötü gözle bakmak kişinin gözleriyle, beyniyle, zihin yapısıyla, fesat kalbiyle ilgilidir. Muhakakki yanlışa düşenler de olabilir. Yine de herkesi aynı kefeye koymak demek günaha girmek demektir ama kimin umurunda değil mi? Yeter ki erkek ne yaparsa yapsın kadın sineye çeksin aman erkeğin düzeni yuvası bozulmasın. Ya kadının yitirdiği mutluluğu, huzuru, umudu, düzeni onlar ne olacak?


Böyle her kafadan bir sesin çıktığı, “Aman yapma, erkektir yapar. Sen evinde otur, çocuklarınla ilgilen” gibi çokça sözlerin edildiği ortamda kadın ilerlemeye çalışacaktır. Boşanmış kadınlar yeni bir hayata yelken açarken sudan çıkmış balık gibidirler, bazıları hata da yapabilirler. İnsan sudan çıkmış balık olunca bir süre debelenmesi de gayet normaldir yeni hayatında kendini yolunu bulması onun bu durumu nasıl taşıyacağını anlamak, görmek için zaman vermek gerekir. Eşiniz arkadaşınıza bu zamanı niye vermiyor dersiniz? Kendi hemcinsinin boşanmış kadınları tuzaklarına düşürmek için neler yaptığını bazılarının da bu tuzaklara sudan çıkmış bir balık olarak nasıl düştüğünü ve sonrasında da yollarını şaşırabildiğini iyi biliyor da ondan olabilir mi dersiniz? Bu da boşanmış kadınların değil sudan çıkmış balıkları boğdukları için bazı kötü niyetli erkeklerin günahıdır. Boşanmış kadınları günah keçisi ilan eden erkekler masum mu?


Görmezden gelmeye çalışılsa da yaşam kadınların eli değdiği için güzeldir, kadınlar dokundukları her şeye iyilik, güzellik, zerafet ve sevgilerini katarlar. Bazı kadınlar bu güzelliklerini yanlış değerlendirebilirler ama bu bütün boşanmış kadınlara mal edilemez. Bilmem gündüz kuşağı programlarını izliyor musunuz? Müsait olduğum zamalar ben izliyor ve hayretler içinde kalıyorum. Evli kadınların çocuklarını bırakıp bırakıp başka erkeklere kaçması, yüzsüzce kendini savunması toplumumuzdaki çürümenin nereye kadar sirayet ettiğini sizlere de göstermiyor mu? İnsan kendi çevresinde böyle durumlar görmediği için kendini güvende, mutlu hissederken bu insanları izlediğinde yaşadığı toplumdan korku duymuyor mu?


Arkadaşınız da atacağı bu adımdan korku duymamış mıdır? Duymuştur ama cesaretine yüklenmiş korkusuna değil. Kalbi olan herkes yara alabiliyor, bazı yaralar geçemiyor. Arkadaşınızın da geçmeyen yaraları oldu her hal yoksa niye bu noktaya gelsin, boşansın? Yaşamının geldiği o noktada gözü hiçbir şeyi görmemiş, her şeyi göze almış, herkese, her şeye rağmen o adımı atabilmiş. Genelde zevk için kimse boşanmaz. Arkadaşınız da bu boşanma olayından zevk almamış, ruhsal olarak bir takım badirelerden geçmiştir ama artık o üstünde taşıdığı yükten kurtulmuş, şimdi hiç bilmediği bir yolda yürüyor. Onu, o yolda yürümeye çalışırken eşinizin kuruntuları, takıntıları yüzünden yalnız bırakmamalısınız. Onun hayatında mutluluğu aradığı bugünlerde olabildiğince yanında olun. Bilmelisiniz ki mutluluk kendi kendine size gelmez. Onu siz hayatınızda yaratırsınız ve mutluluk işte bazen de bu bizim doğru olduğuna inandığımız kararı savunmamızdadır.


Bugün kalbiniz ve mantığınız “Onu yalnız bırakma, o iyi bir arkadaş, iyi bir insan” derken eşinizle huzurunuz bozulmasın diye onu yalnız bırakırsanız kendinizi nasıl hissedeceğinizi bir düşünün. Kendinizi hala sevebilecek misiniz? Yoksa suçlu mu hissedeceksiniz? Onunla ilişkinizi birden kestiniz diyelim bir gün karşılaştığınızda karşınızda dimdik duruken onun yüzüne nasıl bakacaksınız? Her şeyini didik didik bildiğiniz arkadaşınızın boşanmış bir kadın olması onunla arkadaş olmanızı engellememeli. Doğru bildiğinizi eşinize savunabilmelisiniz. O, size “Sizi üzerim” diyorsa siz de onu üzebileceğinizi söyleyebilmelisiniz. Bu arkadaşınızı eşinizden daha çok sevdiğinziden değil kendinize yakışmayacak bir davranış olduğundan yapacaksınız. Sorun çıkmasın diyerek sorunu yok edemeyeceğinizi ancak öteleyeceğinizi, konuşarak kararlı olarak çözebileceğinizi bilmelisiniz. Ben böyle düşünsem de karar sizin sevgili kızım. Ben herkesin kendine yakışanı yaptığına inananlardanım. Herkes kendine yakıştırdığı şekilde yaşar. Bu sizin için, arkadaşınız eşiniz herkes için geçerlidir. Şimdi sizler üçünüz kendinize nasıl yakıştırıyorsanız o şekilde kararlar alarak yaşamlarınıza devam edeceksiniz. Güzel günler diliyor tüm okurlarıma sevgilerimi yolluyorum…


Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.

İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com



YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Gelen yorumlara istinaden Yeşim Tijen'in cevabı: Merhaba sevgili okurlarım, yorumlarınız beni mutlu ediyor lakin sizin düşündüğünüz olasılıkları ben de düşünüp yazımı hazırlarken soruyu gönderen okuruma eşiyle arkadaşı arasında bir münasebet olup olamayacağını sordum. “Bu konuda arkadaşımdan eminim” dediğini bilmenizi istiyorum. Yazılarımda görüşmek dileğiyle…
    CEVAPLA
  • Misafir Eşiyle, boşanmış olan kendi arkadaşı arasında daha önce duygusal yakınlaşmalar olduğunu tahmin ediyorum.
    CEVAPLA
  • Misafir İnsanlar eşiyle anlaşamayabilir ayrılabilir ölümde ayırabilir sizin eşinizin bu kadar bu insandan rahatsız olması beden acaba
    CEVAPLA
  • Misafir Onun niyeti iyi değil demesi ve görüşüyorlar mi diye telefonlarını karıştırması Daha fazlası var gibi belki de eşiyle arkadaşı arasında olmaması gereken basit bir şeyler mi oldu
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.