İnsanlardan para istemeye zorladı
Merhaba Yeşim Hanım, benim bir takım problemleri var; sizinle paylaşıp, önerilerinizi almak istiyorum. Eşime halk adında “deli” lakabını koydular. Pek de haksız sayılmazlar… Durumu şöyle izah edeyim: Ben ilk gözümü açtığımda eşimi gördüm; cahildim, gençtim, sevdik, evlendik. Bizim ufak tefek sıkıntılarımız var ama en büyük sıkıntımız kumar. Eşim ufak tefek bayilere gidip 10-15 liraya arada oynardı sonra bu uygulamanın telefonlara indirildiğini öğrendikten sonra ufak tefek borçlara girdi. Benim haberim yoktu, benden gizli oynuyordu. Sonra borcu çoğalınca itiraf etti. Öyle öyle evimizi kaybettik, itibarıımızı kaybettik. Kimse kapımızı, telefonlarımızı açmıyor. Beni insanlardan para istemeye zorladı. Bu kumarla birlikte karakteri ve ruh sağlığı bozuldu. İki kez doktora gitti ama ilaçlarını kullanmadı. Düzenli olarak benim zorumla en fazla 10 gün kullandı ve hala oynamaya devam ediyor. Benim ailemle aram açıldı ondan boşanmıyorum diye. Ben İstanbul'da oturuyorum, ailem Erzurum'un bir köyünde oturuyor ben onun için oralardan kalktım geldim. Burada yalnızım, kimsem yok. Sırf çocukların babasız kalmasın diye ben bunun derdini çekiyorum. Gerçi çocuklara bir faydası yok, sadece maddi babalık yapıyor. Ben yine de vicdanımı devreye sokup ve cesaretsizlikten kaynaklanarak bırakamıyorum. 2 gün önce hala 400 bin TL’lik kumarı iki günde oynadığını söyledi yani iki günde 400 bin TL kaybetti. Ben çok çaresizim, kendisi de zaten “Ben aklımı kaybettim, normal insan iki günde 400 bin kaybedemez” diyor. Ben biraz safım, benim hep iyi niyetimi kullanıp suistimal ediyor.
Yeşim Tijen’in cevabı:
Merhaba sevgili okurlar; size de merhaba sevgili kızım… Evliliklerde illaki inişler çıkışlar olabiliyor ama siz artık karı koca yere çakılmışsınız. Yere çakılmak demek o çakıldığınız yerden kendini çıkarmak için çok çaba göstermek demektir ama sizin birçok bakımdan eliniz kolunuz bağlı. Aileniz Erzurum’un bir köyünde, siz de İstanbul’da çocuklarınızla… Kalabilecek bir imkan yok, iki ucu sivri değnek. Ne tarafa yönelseniz o değneğin ucu sizi acıtacak gibi gözükse de yaradan insana mutlaka bir kapı açar yeter ki siz gözlerinizi ve beyninizi açık tutun yavrum. Yaşadıklarınıza bugüne değin eşim, yuvam diyerek sabır göstermişsiniz ama artık orda dur demenin vakti gelmiş de geçiyor bile. Bu denli gamsız, rahat davranış içinde olan eşinizin arkasında durmaktan, yanında olmaktan vazgeçmelisiniz. Bu kadar iyi niyet fazla. İlaçlarını içmeyen, o sorumluluğun bile farkında olmayan bir adam eşiniz. Nasıl olsa her şeyi kabul eden bir eşi var, ne yapsa katlanıyorsunuz. Bu tabii ki çaresizlikten, imkansızlıktan. Erzurum’un köyünde yaşayan ailenizin yanına gitmeyi istememenizden… Peki, hep yanında olarak eşinizde bir değişim yaratabildiniz mi? Yok, yaratamazsınız; arkasında, yanında durarak eşiniz değişmez. Zora düşerse değişebilir, boşanma davası açmalısınız, eşinize uzaklaştırma kararı alın. Evinin konforundan bir uzak kalsın, bir silkeleyin eşinizi yaptıklarıyla yüzleşsin. Düşünmek, çözüm bulmak zorunda kalsın. İlacını içmeyi bile düşünemeyen eşiniz sorumluluklarının farkına varsın ama sakın acımayın acımanız ona ve ailenize iyilik değil kötülük. Sürünmesi lazım. O zaman düşünmek zorunda kalacak, sizleri kaybetme korkusu duygusunu yaşadığında bu kumar bağımlılığından gerçekten kurtulmak isteyecek. Belki başaracak belki başaramayacak ama deneyecek. Şimdi bu yanında oluşunuzla o halinden şikayetçi değil; sizler yanındasınız, her şeye katlanıyorsunuz ama bu böyle devam edemez, etmemeli. Bakın eşiniz sizin kişiliğinizi de bozmuş, aciz bir kadın haline gelmişsiniz. Doğru dürüst bir hayatınız olsaydı siz bambaşka bir kadın olurdunuz. Başkalarına el açmak zorunda kalmışsınız. Bunlara bir dur diyerek yaşadıklarınızın seyrini değiştirebilirsiniz. Belki bu seyirle yolunuz Erzurum’un köyündeki ailenizin yanına düşecek… Yapacak bir şey yok o zaman ya bu adamla her şeyinizi kendiniz bile yitirerek yaşayacaksınız ya da ailenizin yanına döneceksiniz. İkisi de kolay değil. En doğru kararı eşiniz sizin onu evden uzaklaştırmanız, boşanma davası açmanızla bu arada yapacak olduklarıyla size gösterecek. “Ben çok iyi niyetliyim, safım” demişsiniz. Yazdıklarınızdan bunu görüyorum ama artık bu iyi niyeti bırakmak zorundasınız. Yaşadıklarınızı sorgulamalı, sonuçlarını düşünmelisiniz. Bu şekilde insan nereye kadar yaşayabilir? Sorgulayan insanın yolu aydınlanır yavrum. Siz bir annesiniz, saf olmak bu zamana göre değil. Uyanık, gözü açık olmalısınız. Bunun için de kendinizi geliştirmeli, bol bol okumalı, öğrenmeye açık ve hayattan haberdar olmalısınız. Umarım eşinize karşı dik durup onun düşünmesini, kendini düzeltebilmesini sağlayabilirsiniz. Bu da yumuşamamakla mümkün olacak bunu unutmayın. Her şeyin hayırlısı olması dileğimdir.
Sevgiler sevgili okurlarıma…
Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
YORUMLAR