Gelinle ilk başta çok iyiydik sonra...
Merhaba Yeşim Hanım; ben yıllardır içime attım, artık biraz içimi dökmek istedim. 56 yaşındayım, iki oğlum var. Büyük oğlum evli. Gelinle ilk başta çok iyiydik severdim ben onu. O da güler yüzlüydü hal hatır sorardı. Ama evlendikten sonra yavaş yavaş uzaklaştı bizden. Ne arıyor ne soruyor… Biz ararsak konuşuyor ama mecburiyetten gibi. Bayramda zoraki konuşuyor hissediyorum, anlıyorum o da iki kelime. Eve gitsek surat asık sanki biz yabancıyız. Eskiden içten bir “hoş geldiniz” olurdu şimdi bir çay bile zor içiyoruz. Ne yaptık biz bu kıza vallahi anlamıyorum. Bize karşı buz gibi. Oğlum arada kalıyor biliyorum. Ona da bir şey diyemiyorum. Düzeni bozulsun istemem. Ama ben de anneyim üzülüyorum. Eşimle bazen konuşuyoruz, “boş ver, idare et” diyor ama insanın içi doluyor bu durumda ne yapılır? Konuşsam kalp kırılır diye korkuyorum, susuyorum içim içimi yiyor. Herkes evladıyla sıcak olsun ister ben sadece dışlanmak istemiyorum.
Yeşim Tijen’in cevabı:
Merhaba sevgili okurlar, size de merhaba sevgili okurum; mayıs ayını yarılayıp hala sıcaklığını hissedemediğimiz bugünlerde insan ilişkileri de sıcak değil galiba… Güneşin sıcaklığını hissettirmediği bugünlerde insanlar en azından birbirlerine olan sevgileriyle ısınabilmeli sanki o sıcaklığı da almak vermek zorlaştı. Yaşam koşullarının ağırlığı, insanlara sen bireysin diye diye yüklenen yükler sonunda yalnızlaşmaya yönelme eğilimi oluşturdu. Belki biraz korkudan, bazı yetersizlik hissetmelerden, alışamamaktan ya da hayatındaki yüklere yeni yükler eklemek istememesi nedeniyle insan insandan uzaklaşır oldu. Yani bir nevi insan insana hem madden hem manen ağır gelmeye başladı. Eskiler boşa dememiş “İnsan eti ağırdır” diye. Çağ bu sözü doğru kılan bir şekilde yaşanıyor ama bugün konumuz gelin, kaynana ilişkisi… Ve gelin araya mesafe koyunca illa bir art niyet aranıyor. Bu durumun sebebi belki çok basit bir neden de olabilir; belki gelininiz kendi düzenini kurmaya çalışırken kendi kabuğuna çekildi size yeterince ilgi göstermediğinin gidip gelmediğinin farkında bile olmayabilir. Ya da çok dip dibe olmak istemeyebilir bu hali sizi mutlu edemese de onun öyle kabul etmeniz gerekecek gibi gözüküyor. Beklentilerinizi düşürmeye başlamalısınız.
Satırlarınızda bir annenin kırılmış kalbini hissettim. İnsanın en çok kendi evladının evinde yabancı gibi hissetmesi belki de hayatın en ağır yalnızlıklarından biridir. Bu acı birçok kayınvalide için çok tanıdık ve çok annece… Etrafınızdaki birçok kayınvalide güçlü görünmeye çalışsa da sizinle benzer şeyleri yaşıyor olabilir diye düşünüyorum. Tabii ki bu çektiğinizin ufak bir sıkıntı olduğunu bize göstermez. Kalp, dokunulmayınca sızlıyor. Kalp en güzel sevip sevilince atıyor. Siz gördüğünüzde sevginizi ilginizi göstermeye devam edin, kalbinizdeki sevgi ona bir gün mutlaka ulaşacaktır. Birbirinize zaman verin.
Yazdıklarınıza bakınca önemli olanın bu sessizliği derin bir kırgınlığa çevirmemek olduğunu söylemeliyim. Kızınız size bu şekilde davransa ne yapacaksanız onu yapmak lazım. “Kızım ben çok üzülüyorum seni daha çok görmek istiyoruz. Yoksa bilmeden seni kırdık mı? Ben bazen kendimi dışarda kalmış gibi hissediyorum” diye kendisine duygularınızı ifade edebilirsiniz. Ve unutmayın: Herkes kendi penceresinden bakar. Siz kendi pencerenizi temiz tutarsanız belki bir gün karşı taraf da perdesini açar ve içeriye güneş girer. İçinizi ferah tutun. Sevgi bazen geç gelir ama samimi bir yüreği mutlaka bulur.
Sevgiler sevgili okurlarıma…
Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres:yesimilehayatbilgisi@gmail.com
YORUMLAR