Eşim hiçbir işe elini sürmüyor
Merhaba Yeşim Hanım, ev hanımıyım, 3 çocuğum var. Uzun süredir evliyim ama artık çok yoruldum. Eşim hiçbir işe elini sürmüyor. Çorabını çıkarıp olduğu yere atıyor, pantolonunu bacağından çekip bırakıyor, yediğini masada bırakıyor. Evde ne varsa, her iş bana kalıyor. Çocukların okulu, yemek, temizlik, çamaşır derken sabahtan akşama kadar koşturuyorum. Ama ne kadar yorulsam da eşim sanki tek sorumluluğu çalışıp eve para getirmekmiş gibi davranıyor. Onunla defalarca konuştum, rica ettim, “bana biraz destek ol” dedim ama en fazla 1–2 gün dikkat ediyor, sonra yine eski haline dönüyor.Ben artık kendimi hem hizmetçi gibi hissediyorum hem de hiç değer görmüyormuşum gibi geliyor. Bu sadece iş yükü değil, saygısızlık gibi geliyor. Evde sürekli gerginim, çocuklara da yansıyor bu durum. Bir anne olarak hem üzülüyorum hem de tükenmiş hissediyorum. Daha önce konuştuğumu söyledim ama etkili olmadı sizce böyle bir durumda eşimle nasıl konuşmalıyım, hangi sözler daha etkili olur? Hiçbir şey değişmezse, ben kendi psikolojimi korumak için neler yapabilirim? Çünkü ister istemez benim gerginliğim bir şekilde çocuklarıma yansıyor ve büyüdüklerinde beni bu şekilde hatırlamalarını istemiyorum. Sizden bir yol göstermenizi rica ediyorum.
Yeşim Tijen’in cevabı:
Merhaba sevgili okurlar, size de merhaba sevgili okurum; çalışan kadının fendinin ev kadınını yendiği yıllar oluyor. Çalışan bir kadın olsaydınız eşiniz bir şeylerin ucundan tutmak zorunda kalırdı, ev hanımı olunca her şeyi yapabileceğiniz hatta üstüne bolca vaktiniz kaldığı zannedilebiliyor. Haksız da sayılmazlar. Ev kadınının hayatı çalışan kadına kıyasla daha kolaydır ama sizin durumunuz farklı… Üç çocuklu ve dağınık bir eşi olan kadının işi kolay kolay bitmez, yorgun uyuyup yorgun kalktığınız günler olur hele her şeye hakkını vermeye çalışan bir karakteriniz varsa siz Zeyna gibi güçlü olmalısınız. Sizler de hatırlarsınız Zeyna dizisini… Çok kuvvetli bir kadındı, vurdu mu oturturdu. Gözümü kapayıp sizi üç çocuk ve dağınık eşinizle düşününce haliyle bana Zeyna’yı çağrıştırdınız. Yakında bu psikolojinizle siz de vurdunuz mu oturtabilirsiniz. Onun için de bu şekilde devam edemezsiniz. Şaka bir yana hiç kolay değil; çocukların her biriyle ayrı ayrı ilgilenmek, onların her sözünü dinleyip cevap vermek, okula götürmek getirmek evin her şeyine koşturarak onların beklentilerini karşılamak… Sonuç psikolojik yorgunlukla gelen tükenmişlik durumu… Ev kadını olunca sanki hiçbir şey yapılmadan gün geçiriliyor diye düşünülüyor. Bir iki çocukla çok yorulsanız da dinlenecek vakit muhakkak bulabilirsiniz ama üç çocuk ve dağınık bir eş varsa ev hanımlığı bile kar etmez. Eşiniz de “Bizim hanım evet, biraz yoruluyor ama çocuklar okula gidince rahattır” diye düşünüyordur. Eşiniz böyle düşünmese bu kadar rahat davranamaz, bir şeylerin ucundan tutmaya çalışır. Çorapları kirli sepetine atar, pantolonunu ayağından çıkardığı gibi bırakmaz askıya koyarak dolaba asardı. Sizin yapacağınız şey kibarca konuşmak yerine ne kadar yorgun ve sinirli olduğunuzu eşinize ciddiyetle anlatmak. Evet defalarca eşinize yardım çığlıkları atmışsınız, duymuş ama anlamamış. O zaman olduğunuz halinizle konuşacaksınız; kırgınlığınızla, öfkenizle, ona sınırlarınızı göstereceksiniz. Herkesin bir kaldırma kuvveti var sizinki sizi aşmış. Eşiniz sizi aşan bu durumu anladı anladı anlamadıysa siz ev hanımlığınızı gevşeteceksiniz. Yemeklerinizi yine yapın, çocuklarınızla ilgilenin ama her şeyi yerine getirmeyeceksiniz. Evi biraz dağınık bırakacaksınız her gün süpürüp silmeyeceksiniz. Eşiniz gömleklerini istediği an değiştiremeyecek; temiz, ütülü bir gömlek bulamayacak. Her şeyin düzgün yapıldığı günlerden sonra bu dağınıklığı yaşasın eşiniz; kirli ya da ütüsüz gömlekleri giyinsin yine de sizi anlama kapasitesi kadar anlayacaktır. Bunun yanında çocuklarınıza düzenli olmayı öğretmeniz işinizi kolaylaştırır. Bu da sizin yükünüzü azaltır ama eninde sonunda gelmeniz gereken nokta kendinizi siz düşüneceksiniz çünkü ruhsal durumunuz size öfkeli hallerinizle bildirimler gönderiyor “Bak çok yoruluyorsun biraz kendine vakit ayır. Bir arkadaşınla kahveni yudumlarken sohbet et. Özgürce deniz kenarında yürüyüş yap, koltuğa uzan, dinlen” diyor. Unutmayın ki siz ne kadar mutlu huzurlu bir kadın olursanız o kadar iyi ilgili güzler yüzlü bir anne olursunuz. Eşinize iyi bir eş olmanız da ne kadar mutlu olduğunuzla kendi huzurunuzu yakalamanızla ilgili. Size güzel ailenizle mutlu günler diliyorum.
Sevgiler sevgili okurlarıma…
Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres:yesimilehayatbilgisi@gmail.com
YORUMLAR