Hamileliğe hazırlık rehberimizi tamamlamamızın ardından yeni serimiz: Anneliğe, doğuma hazırlık rehberi ile karşınızdayız. Bu rehberimizde ilk konuğumuz Doula Duygu İslamoğlu.
Hamileliğimizi öğrendiğimiz andan itibaren tıbbi bilgiye bir şekilde ulaşabiliyoruz. Doktorumuz oluyor, çok sayıda kaynaklar var. İnternetten çok rahat birçok bilgiye ulaşabiliyoruz ama asıl ihtiyacımız biraz tecrübe oluyor. Bu noktada doulalar imdadımıza yetişiyor diyebilir miyiz? Doulalar tam olarak ne yapar?
Burada bir doulanın tecrübe olarak kendisinin doğumun tecrübesi, annelik tecrübesi olmayabilir ama aldığı eğitim; kendini doulalığa hazırlama biçimi devreye giriyor. Doulalar doğum yolculuğunda, hamilelikte ve sonrasında, lohusalıkta ve hatta hayatın başka aşamalarında da insanlara destek olmak üzere, onlara duygusal ve fiziksel bir destek vermek üzere kendini hazırladığı bir eğitim alır. Dolayısıyla hamilelikte, doğumda ve lohusalıkta destek olurken de kendi tecrübesiyle değil aslında destek verme tecrübesi ile orada bulunan kişi olur. Elbette bir kadına eşi, annesi ya da sevdikleri; eşi, dostu başka insanlar da destek verebilir fakat doulanın verdiği destek burada profesyonel bir destek olarak ayrılıyor diğerlerinden.
Doulalar sadece doğumda mı eşlik eder yoksa tüm hamilelik sürecinde eşlik mümkün müdür?
Aslında tüm hamilelik sürecinde mümkün fakat biz daha çok 25.- 30. haftadan sonra çalışmayı tercih edebiliyoruz. Ancak daha erken haftalarda da görüşmeye başlayabiliyorsunuz. Tabii ki bu aslında nasıl bir desteğe ihtiyaç duyduğunuza bağlı biraz. Mesela çok yalnız geçiriyorsa anne adayı bu süreci ya da belki başka problemler yaşıyorsa; uzun uzun, bazı çalışmaları içselleştirerek doğuma hazırlanma ihtiyacı varsa daha erkenden de çalışılabiliyor. Hatta hamileliğe hazırlık sürecinde bile destek almak mümkün. Çok yaygın olmasa da benim öyle bir deneyimim oldu. Tüp bebek sürecinde arkadaşıma doulalık yapma fırsatım oldu. Doula bu süreçte yardımcı oluyor ve birlikte doğuma hazırlanıyor. Aslında böyle olunca o doulanın doğuma katıldığında da vereceği hizmet birlikte hazırlanılmış olduğu için çok daha kapsamlı oluyor. Aynı şekilde doğumdan sonra da lohusalıkta da ev ziyaretleri şeklinde ya da işte hastanedeyken yine annenin yanında durarak temel bazı bakım hizmetlerini vererek doula destek olabiliyor.
O zaman buradan doula çeşitlerine de biraz değinebiliriz belki… Doulalık çeşitli diye bir şey var mıdır?
“Doula nedir?” diye baktığımızda zaten kelime anlamını görüyoruz. Hizmet eden kadın demek aslında doula. Eski Yunanca'da. Bu yüzden aslında her alanda hizmet eden kadın olarak görebiliriz ama doulalar yetişmeye başladığında doğumda hizmet etmek üzere geliştiğini söylemek mümkün. O yüzden doulalar için hamilelikte, doğumda ve doğum sonrasında lohusalıkta destek olan bir yardımcıdır diyebiliyoruz. Fakat son yıllarda farklı şekillerde de konuyu ele almaya başladı bazı okullar, ekoller… Mesela yas doulası diye bir şey çıktı karşımıza. Yaa sürecindeki insanlara destek olarak doulalık yapıyorlar hatta ölüm doulası olarak bildiğimiz doulalar var. Ölümcül hastalığı olan, ölmekte olan kişilere duygusal destekte bulunuyorlar. İşte kürtaj, düşük gibi durumlarda da yine doula desteği alınabiliyor aslında hani doulalık öyle bir şey ki hayatın her alanında bir geçiş sürecinde olan herkese verilebilecek bir destek… Bence hayatın her alanına uyarlanabilir bir bütüncül bir destek için eşlik ediyorsun çünkü…
Peki, doualalar ne yapmaz?
Doulaların ne yapmayacağı çok kesin çizgilerle bellidir aslında. hastanelerde destek oluyor olduğumuz için yanlış anlaşılmalar olabiliyor. Biz aslında hastane personeli olarak orada bulunmuyoruz. Biz bir medikal personel olarak orada bulunuyoruz. Doula muayene yapmaz, doula bebeğin kalp atışını dinlemez, herhangi bir ilaç ki buna bitkisel şeyler de dahil olmak üzere önermez. Hatta beslenme ile ilgili bile hani basit temel öneriler verebilir ama mesela bir sağlık sorunu varsa beslenme ile ilgili muhakkak bir uzmana yönlendirir. Aynı şekilde hani lohusalıkta destek verir ama mesela emzirme danışmanı değildir. Ayrıca bir emzirme danışmanlığı eğitimi almadıysa bir sertifikası yoksa… Temel emzirme ile ilgili bir şeyler söylese de “Her şey yolunda gidiyor mu emzirme ile ilgili?”, “Anne rahat mı?” dan öteye gitmemeli. Belki birkaç basit emzirme pozisyonu gösterebilir ama kapsamlı bir emzirme danışmanlığı veremez. Psikolojik destek kısmında da biraz karıştırılıyor aslında… Doulanın verdiği hizmet psikolojik olarak bir rahatlama, bir iyilik hali sağlayabiliyor ama biz psikolojik danışmanlar da değiliz tabii ki… Kişinin mental sağlığı ile ilgili ya da psikolojik olarak bir uzman desteğine ihtiyaç duyduğunu fark edersek de o zaman da yine bir uzmana yönlendirebiliyoruz. Doula sadece bir destek elemanı. Hatta ebenin, doktorun, annenin, partnerinin olduğu ortamda oradaki herkesin akışını kolaylaştırmak için o alanı tutan, koruyan kişi olarak hizmet ediyor.
Peki doğumhanede ebe, jinekolog doktor ve doula yani doğum ekibi ne yapar ayrı ayrı?
Aslında şöyle diyebiliriz bence çok rahatlıkla: Doğum bir kere annenin işi. Bir kadın kendi başına çok yüksek olasılıkla doğumunu gerçekleştirebilecek kapasitededir. Ama tabii ki destek alması gerekir herhangi bir şey yolunda gitmemesi durumunda… Çünkü hani duyarız ya hep aynı şekilde söylenir anneannelerimiz tarlada doğururmuş, taşla göbek bağını kesermiş, meyve toplamaya devam edermiş… Hani bunu tabii ki tavsiye etmiyoruz kimseye, böyle olmasın çünkü teknoloji gelişti; annelerin, ailelerin işini kolaylaştıracak birçok araç var artık. Fakat bu araçlar biraz fazla gereğinden fazla kullanılmaya başlandığında sıkıntı çıkmaya başladı. Yani şimdi mesela sezaryenin oranlarının çok yüksek olması artık daha fazla kadının sezaryene ihtiyaç olduğunu göstermiyor gibi… Doğum ekiplerinde de evet bir doktora muhakkak ihtiyaç var; annenin sağlık durumunu takip edecek, her şeyin yolunda olup olmadığını gözetecek bir doktor... Başka ülkelerde ise ana aktörün annenin yanında duran ebe olduğunu görüyoruz. Örneğin İngiltere'de ebe annenin yanında durur doğum sürecini takip eder bir şeyler yolunda gitmediğinde doktora haber verirler ve doktor gelir. Aslında bizim ülkemizde de bu şekilde ilerliyor yani doğum ebeler takip ediyor, doğum anında eğer doğum anına kadar bir sıkıntı çıkmadıysa doğum anında hekim çağrılıyor ve doğumunu gerçekleştirip gidiyor. Aslında o doğumu takip edecek olan kişi anneye birebir desteği verecek olan kişi bunu yine uzmanlar söylediği için gönül rahatlığıyla söylüyorum: Aslında doğumdaki en önemli eşlikçi ebedir ama sistem bugün maalesef müsaade etmiyor. Onun dışında doğum ekibinden bahsediyorduk… Doğumhanede muhakkak bir bebek hemşiresi ve daha sonra doğumun hemen ardından bebeğini kontrollerini yapmak üzere bir çocuk doktoru olur. Eğer orada bir doula da varsa orada anneye babaya destek olan; bir şey devrildiğinde onu kaldıran, kapıyı kapatın dendiğinde gidip kapıyı kapatacak olan, anneye su getiren, ortalıkta dolanan ve ihtiyaç karşılayan birisi olarak doulalar da doğumlarda bulunur ama medikal görevler doktorda ve ebededir. Diğer hizmet kısmı doulada olur çünkü aslında bu süreçte şeyi kaçırıyoruz: Biz doğumlarda odağı hep bebek olarak görüyoruz ama aslında orada bir anne var… Şunu da eklemek lazım hikayede bir de baba var… Babalar daha çok annenin yancısı olarak görülüyor. Ancak baba da bambaşka bir süreç yaşıyor o nedenle doula o açıdan da ekibin işini kolaylaştırabiliyor.
Doula desteği alırken nelere dikkat etmek gerekir?
Burada daha önce dediğim gibi herhangi birisi destek olabilir aslında ama doula aldığı profesonel eğitim ile öne çıkıyor. Dolayısıyla doulanın nasıl bir eğitim aldığı çok önemli. Ben ne yazık ki diyorum bazıları ne iyi ki diyor ama çok fazla çeşitli doula eğitimleri var ve mesela 13 gün bir online eğitime katılıyorsunuz sonra kargo ile evinize bir sertifika geliyor ve doula olmuş oluyorsunuz, açıkçası benim çok içime sinmiyor bu. Ben kendim de çok kapsamlı bir doula eğitiminden geçtim. İçsel Doula Eğitimi… Türkiye'de açılan ilk doula eğitimi, 10 - 11 yıldır var ve 9 ay süren kapsamlı bir eğitim veriyoruz. Şu an ben aynı zamanda eğitmen ekibinde de destek oluyorum ve birebir öğrencilerle çalışıyoruz. Onların süreçlerini takip ediyoruz. Mesela Içsel Doğum’un en önemli özelliklerinden biri o içselleştirme sürecine çok önem veriyor olması. Çünkü doğumhanede bir destekçi olarak bulunmak istediğinizde öncelikle kendi yargılarımızın, inançlarımızın ve o doğumhaneye getirebileceğimiz şeylerin farkında olmamız gerektiğini düşünüyoruz ve bunları fark ederek; yok etmeye çalışarak değil de fark edip parmağımızı üzerine koyarak doula oluyoruz. Böylece kendi yaralarımız, belki üzüntülerimiz, sevinçlerimiz ya da fikirlerimiz hatta fanatiği olduğumuz bazı şeyler… Onları kapının arkasında bırakıp, orada tamamen kişiye özel bir destek verebiliyoruz. Fakat bu uzun içselleştirme sürecinden geçmeden doula olunduğunda verilen desteğin kapsamı biraz değişiyor yani şu an Türkiye'de dediğim gibi bu şekilde uzun ve kapsamlı doula eğitimi veren iki kurum var: Biri İçsel doğum diğeri de İstanbul Doğum Akademisi… Dolayısıyla biri doula ile çalışmak istiyorsa bence mutlaka önce nerede eğitim aldığına bakmalı. Bir de ne kadar iyi eğitim almış olursa olsun uyuşmamız lazım yani frekans sevmek sevmemek de değil hani böyle olur ya enerjini tutmaz… Çok özel bir yolculuk paylaşılıyor, çok mahrem bir yolculuk paylaşılıyor orada açıkça bunu söyleyebilmek lazım bir. Sanırım bu kadar… Yani nasıl bir eğitim almış olduğuna bakmak lazım, enerjimiz tutuyor mu tutmuyor mu ona bakmak lazım. Bir de “ulaşılabilir mi doulam benim için?” Bu sorunun yanıtı çok önemli çünkü doula sadece doğuma giren ve sonra doğum bittiğinde “hadi sağlıkla büyütün, Allah analı babalı büyütsün” diyip giden birisi değil. Sonrasında da iletişimimiz devam ediyor, bir ihtiyaç olduğunda yine danışabiliyorlar… Bu nedenle iletişim hali de oldukça önemli.
Biraz da doğumda kadın haklarından bahsetmeni isterim. Doğumda kadın hakları nelerdir? Kadın doğumuna nasıl sahip çıkar? Bu konuda nasıl farkındalık yaratılır?
Bizim Doğumda Kadın Hakları Derneği – Doğana ile yakın zamanda çok kıymetli çalışmalar yürüttük bununla ilgili. O yüzden teşekkürler burada da gündeme getirdiğin için… Doğumda kadın hakları ne yazık ki kadın hakları deyince ilk aklımıza gelen şeylerden biri olmuyor. Fakat o kadının merkezde olduğu ve isteklerine ihtiyaçlarını talep edebildiği bir doğum ortamı için aslında tüm ebeveynlik yolculuğunda yine annenin kararlarına tercihlerine saygı duyulmasını savunuyor Doğumda Kadın Hakları… Çünkü bu tercihlere saygı duyulamayabiliyor. Oradaki bit yeniği de şu şimdi hamilesin, bebeğinin sağlığı için endişelisin, kendi sağlığın için de aynı şekilde ve o sırada gelip sana kim ne diyorsa sen ona “tamam” demek durumundasın. Aslında bu durum istismara çok açık bir durum diyebiliriz. İstismardan kasıt orada aleni bir şiddet yaşanmasından değil ki bu da yaşanıyor ne yazık ki. Fakat hani annenin tercihlerini dinlemeden, ona seçeneklerini açıklamadan bazı uygulamalar, müdahalelerde bulunan olabiliyor. Modern zamanlarda, modern hastanelerde böyle en iyisi odur dediğimiz yerlerde bile… Çünkü kadınlar kendilerini muhtaç hissediyorlar ve zaten biz kültürel olarak da doktorları bir otorite olarak görmeye eğilimindeyiz öyleler de aslında çünkü orada en iyi bilen kişi o doktor tabii ki bir sorun olduğunda onun sözünü dinleyeceğiz fakat bazı durumlarda bu biraz suistimal edilebiliyor. Her zaman doktorlar tarafından değil, bazen hastane personeli tarafından bazen aileler tarafından bile durum karışabiliyor o yüzden bazı haklarımız olduğunu bilerek doğuma gitmek çok şey değiştiriyor. Mesela doğumdan önce doktorla görüşürken tercihleri konuşmak, “Ben nasıl bir doğum ortamında olacağım?” “Nerede doğuracağım?”, “Yanımda kimler olabilecek?” gibi soruları sorabiliyor olması gerek doktoruna ve eğer istediği gibi değilse mesela ben eşimin yanımda olmasını istiyorum diyor ama doktor hayır biz eşlerin doğumhaneye girmesini kabul etmiyoruz diyorsa o zaman kadın bu isteği doğrultusunda başka bir hastaneye gidebilmeli ya da hastaneden bunu talep edebilmeli. Yani en azından bunları baştan görüşmek gerekiyor ve mesela doğumda yapılan müdahalelerle ilgili de önceden konuşmak, doktorla anlaşmak bu aşamada çok önemli… Bazı gebeler de çok ısrarcı olabiliyorlar bazı konularda ve gerçekten hani doktorun sözünü dinlemeleri gerektiği noktada dinlemediklerinde çok sıkıntılar yaşanabiliyor. Aynı şekilde gebenin de doktoruna güveniyor olması lazım ki bu karşılıklı güven ilişkisinde ilerleyebilsin. Doktor “Hadi artık yapacak hiçbir şeye kalmadı mecburen sezaryene gidiyoruz” dediğinde de annenin içi rahat olabilmeli yani diyebilmeli ki “Evet gerçekten her şeyi yaptık başka seçeneğimiz kalmadı ve şu anda sezaryen olmam gerekiyor.” Kadının haklarına saygılı davranıldığında güzel bir doğum olmuş diyebiliyoruz ama anne herhangi bir müdahale olduğunda sezaryen de dahil ya da başka diğer medikal müdahaleler “Ya ona çok gerek var mıydı? Emin olamıyorum” dediğinde bu onun için de bir ömür bir yara olarak kalabiliyor ve işte aslında hak ihlali yaşandığı için bu şekilde ilerliyor… Yani kadınların daha az travmatik ya da hiç travmatize olmadan doğumhanelerden çıkması için, bebekleriyle daha sağlıklı bir bağ kurabilmeleri için çok önemli. Çünkü bir bebeği karşılıyoruz, o bebeğin hayatının başladığı yer orası değil mi? Biz orada ne kadar nazik olabilirsek o kadar iyi olur her şey.
Son olarak doğumda anne ne yapmamalı?
İlk aklıma gelenleri söylemem gerekirse… Çok düşünmemeli… Çünkü onu da şöyle açıklayacağım şimdi sağ beynimiz ve sol beynimiz aktif, normal günlük hayatımızda… Sağ beynimiz daha çok sezgisel tarafımızla, dişi tarafımızla, rüyalar, hayaller sanatsal yaratım vs. ile ilgili çalışıyor; sol beynimiz de daha böyle matematiksel zeka… Şimdi doğum tamamen hormonlarla işleyen bir mekanizma olduğu için ve bu hormonların sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için aslında kafamızın çok rahat olması gerekiyor. Aslında sol beynin neredeyse tamamen kapatıp sağ beyni serbest bırakmamız gerekiyor. Bu da demek oluyor ki mesela ben hep annelere söylüyorum “Saatini çıkar, saatine ihtiyacın olmayacak” diye… Ya da işte hani böyle saatle ilgili, günle ilgili, akışla ilgili bir şey merak ediyorsan bana sor ya da kocana sor kendin öğrenmeye çalışma. Fazla düşünme derken kastım bu aslında. Annenin tamamen kendi bedeninde olanlara, bebeğin hareketlerine, kendi hareket ihtiyaçlarına odaklanması lazım ki o süreçte beden kendini güvende hissedebilsin. Çünkü çok basit bir bilgi var bunu her yerde Fırsat buldukça hep anlatıyoruz: Oksitosin hormonu bu bağlanma hormonu olarak bildiğimiz hormon aslında aynı zamanda. Rahim kasılmalarını da sağlayan hormon oksitosin... Şimdi yeterince oksitesinin salgılamadığınızda sancılar azaldı diye suni sancı veriliyor anneye... Suni sancı dediğimiz şey aslında suni oksitosin hormonu. Şimdi oksitosin hormonunun özelliklerini biliyoruz, hangi durumlarda çok rahatlıkla salgılayabildiğimizi biliyoruz, hangi durumlarda oksitesinin böyle çeşmeden kesilir gibi kesildiğini biliyoruz... Anne korktuğunda, kendini güvende hissetmediğinde o hormonu salgılayamıyor. O yüzden annenin kendini güvende hissedeceği bir ortamda olması, saçlarının taranması, birinin ona nazikçe dokunması, güzel bir müzik çalması, güzel kokular alması... Bunlar oksitosun hormonunu çok beslediği için doğumun akışını da çok yumuşatan, kolaylaştıran faktörler oluyorlar. O yüzden "Anne ne yapmamalı?"yı anlatırken biraz ne yapmalı diye anlatmış oldum. Özetle oksitosin durduracak hiçbir şeyi yapmamalı, hiçbir şey düşünmemeli. Anne tabii ki düşünüyor ama bir şekilde kendini bırakırsa o doğumun akışına kendini kaptırması kolaylaşır. Dans ederek, şarkılar söyleyerek ya da gülerek doğruan kadınlar bir yerlerde var ve buna hazırlanmak, bunu bu şekilde gerçekleştirmek mümkün. ya da bağırarak, çağırarak, küfürler ederek doğursa bile anne o doğumdan çok mutlu ayrılabiliyor çünkü yine kendini rahat bırakmış oluyor, kendini güvende hissetmiş oluyor ve bir ağrı ile baş etme yöntemi olarak belki bağırmış oluyor ve o bağırmak ona iyi geliyor. Biz ağrı ve ızdırap diye ikiye ayırıyoruz mesela o durumu... Yani ağrı çok normaldir doğumda çünkü bedende olan bir yoğunluk hissidir. Aslında onu hissedersin. Ama bu bunun ızdıraba dönüşmesinin sebebi fiziksel değildir hiçbir zaman...
Bütün cümlelerin çok kolaylaştırıcı oldu... Çok teşekkür ederim geldiğin için, verdiğin bilgiler için...
"Anneliğe hazırlık rehberi bölüm 2: Hamilelikte yas" 16 Ocak 2023 Pazartesi yayında!
Tüm bölümler
YORUMLAR