HT Hayat Anasayfa Anneliğe hazırlık rehberi bölüm 2: Hamilelikte yas | Hamilelik

Anneliğe - doğuma hazırlık rehberimizin yeni bölümüyle karşınızdayız bugünkü konuğumuz Yas ve ölüm eşlikçisi Berna Köker Poljak.


İlk sorumla başlamak istiyorum… Hamilelik haberi hep müjdeli gibi gelir ancak bazen öyle olmaz. Bazen planlı ve çok istekli bir hamilelikte bile insan “damdan düşmüş”e dönebilir. Kendi sürecimde çok istesem de ben öğrendiğimde o kadar üzgün, o kadar mutsuz oldum ki ilk 10 günümü çok ağır geçirdim. Sonra arkadaşlarımı aradım “Ben böyle hissediyorum. Siz de böyle hissediyor musunuz? Bu normal mi?” diye sordum. Herkesin bana dediği şey “Çok normal, hormonlardandır”. Tamam, hormonlar ama acaba gerçekten hormonlar mı? Belki sen hthayat.com’da yazmasan benim için de sadece hormonlardan olabilirdi ancak yaşadığım şeyin bir yas olma ihtimali geldi aklıma… Bu mümkün müdür? Hamileler böyle durumlarda yas yaşayabilir mi?

Yas deyince hemen herkesin aklına önce ölüm geliyo. Ölümle gelen bir kayıpta yas tutarız, yas tutmaya hakkımız varmış gibi düşünürüz. İlk düşünülen şey bu oluyor ama böyle bir adım daha geriye çekilip bakmak benim kalbimi daha rahatlatıyor, daha rahatlatan bir yaklaşım oluyor… Yas hiyerarşisi diyorum ben hatta böyle de bir yazım da vardı. Bir kere benim kalbimi çok kırıyor şu: Birbirimizin hislerine karşı yargılayıcı olmak ve “Bu durumda yas hissedebilirsin” veya “Bu durumda yas hissedemezsin” demek ilk başta zaten benim bu konuya yaklaşımımda çerçevesini çizmek istediğim bir şey… Ama şöyle diyebilir miyiz diye düşünüyorum konuya girerken: Evet bizim kalbimizde, bizim içimizde yer eden bin bir türlü kayıp var. Çünkü hayat bir dolu kayıp üstüne kurudu değil mi? Yani hayat demek aslında kayıpları da kapsıyor. Yani daha doğduğumuz andan bugüne kadar; ben hani 50 yaşındayım böyle hayatıma baktığım zaman o kadar çok değişiklik, o kadar çok kayıp, o kadar çok yenilik var ki… Bunlardan bazıları planladığım ve istediğim şeyler, bazıları hiç planda olmayan ve hatta olmaması lazım ama hepsi bunların yaşanıyor hayat boyunca. İşte bu değişiklerden bazıları kayıp hissi yaratıyor ve bu kayıp hissi yaratan benim için her neyse bu bana özel, biricik bir deneyim. Bu benimle ilgili bir şey. Bir olayda benim kayıp hissi yaşıyor olmam belki sadece o olayla da bağlantılı değil yani onun gerisinde bambaşka kayıplar da yatıyor olabilir. Dolayısıyla dışarıdan bir gözün bunu algılaması çok zor, bununla ilgili bir yargıda bulunması çok zor ve tam da olmuyor zaten hiçbir zaman. O yüzden diyorum ki ben genel olarak “Sizde yer eden her kaybımız bir yas olarak tanımlanabilir” diyorum. O anlamda da şimdi sana geri dönüp bakıyorum. Anlattığın kadarıyla “Bence bir yasla geçirdim” diyorsun o zaman bir yastır diyorum ben de. Evet, o sende yer eden bir kaybınsa bir yastır. Ve bu çok istediğin, beklediğim bir hamileliğe geçiş yapmandan da bağımsız bir şey. Çünkü orada kayıp başka bir şey.


Aslında benim şansım biraz paylaşabilmekti bu düşüncelerimi, duygularımı… Ne yazık ki bazı insanlar yaşadığı bu tarz kayıpların yasını aktaramıyorlar, paylaşamıyorlar. Gizli gizli yaşıyorlar. Senin de “gizli yas” ile ilgili yazdığın çok güzel bir yazı vardı... Gizli yasla ilgili söylemek istediklerin nelerdir?

Burası benim de kalbimi çok dağlayan bir yer. Çünkü o dediğim işte yas hiyerarşisinden kaynaklanıyor aslında genelde… Benim gördüğüm kadarıyla ölüm olduğu zaman bir yas izin veriliyor yani ölüm varsa hayatında… Ama onun da alt koşulları var maalesef onu da görüyorum. Neden? Mesela süresi ile ilgili alt koşullar var, tutuş halimle ilgili alt koşullar var. Yani biraz ağlamalısın ama çok da ağlamamalısın. Biraz uzun sürmeli ama çok da uzun sürmemeli… Hep alt koşullara bağlı yaslar değil mi? İşte bu alt koşullara uymadığımız zaman, böyle yasla ilgili doğru bilinen yanlışları takip ettiğimiz zaman genelde ve başımıza geldiği zaman o basma kalıplardan da haberimiz olduğu için bu sefer yası biraz kendi kendimize ve izole bir şekilde yaşamak durumunda kalabiliyoruz. Şunu çok görüyorum ben; böyle kalbim acıyarak da şahitlik ediyorum o hallere… “İnsanlardan bu basmakalıp lafları duyacağıma kimseye söylemeyeyim daha iyi”, “Kimseyle paylaşmayayım daha iyi”, “Kendi köşemde yasımı yaşayayım daha iyi” diyen o kadar çok insan tanıyorum ki işte bu gizli yas. Onları duymaktansa kendi kendime kalırım daha iyi diyoruz sonuç itibariyle. Bu da bizi böyle daha izole edilmiş, köşede bir şekilde yası yaşamaya mecbur bırakıyor. Senin durumunda seni paylaşabiliyor olman, bunu bir topluluğa ya da topluluğuna senin diyeceklerini paylaşabiliyor olman çok kıymetli bence.


Gerçekten benim için çok büyük bir şükür sebebiydi… Ben inanıyorum ki bu tarz konularda yazdığın yazılarla, bizim bunu duyurmamızla bu farkındalık gittikçe artacak ve birçok konuda olduğu gibi basmakalıp düşüncelerden kurtulup bu denli kalbimizin içinde içinde olan bir duyguyu daha özgürce yaşayabileceğiz. Şuna da değinmek istiyorum yas tek kişilik midir? Yani ben ya yaşarken çevremdeki insanlar ne yapabilir?

O açıdan tabii enteresan bir konu yas aslında. Tabii ki içinden yalnız geçilen bir süreçtir. Yani bazen öyle durumlar oluyor ki kim ne derse desin, kim ne yaparsa yapsın, en doğru şeyi söylesin, en doğru şekilde davransın ihtiyacın olan… Doğruluktan kastım da bu aslında bunun doğrusu yanlışı yok. Doğrusu karşımızdaki kişinin o an ihtiyacı ne ise… Yine de onun içinden yalnız geçiliyor bir taraftan, bu doğru. Bunu unutmamak lazım ama bunun yanı sıra yas bence - bunu araştırdıkça ve geriye döndükçe böyle görüyorum bunu- galiba insanoğlunun hayatında bu dönemdeki kadar yalnız yaşanmamış. Bu sanıyorum bu yüzyılın bizlere bir istenmeyen hediyesi olmuş diyeyim. Hani “her şeyi kendi başımıza yapabiliriz”, “her şeyin içinden güçlü olarak geçebiliriz”, “biz kendi başımıza becerebiliriz” sloganları yasta da kendini gösteriyor. Sanki biz içinden tamamen kendi başımıza halledebilir, güçlü olabilir, geçebiliriz gibi ama öyle bir şey değil yani çok kırılgan olduğunuz bir yer yas. Kırılgan oluyoruz, pek çok şeyin yanı sıra bir de kırılgan oluyoruz… Bu süreçte evet, yalnızım kendim geçeceğim ama bir taraftan da duyuluyor olmak, görülüyor olmak, o hiyerarşiye maruz kalmıyor olmak süreçte bana müthiş bir yumuşak yastık oluyor düşerken öyle söyleyeyim… Düşmekten belki alıkoymuyor ama düştüğün yere bir yastık, yumuşak bir yastık koyabiliyor. Topluluk desteği çok kıymetli, çok önemli bir kişi bile olsa etrafında… Duyulduğunu hissettiren, sana görüldüğünü hissettiren bir tek kişinin bile varlığı süreci çok daha şefkatle ellerde geçirmene vesile olabilir.


Ben bu yayını yaparken acaba sonradan izlendiğinde üzücü bir kayıt mı bırakıyorum diye düşündüm açıkçası çünkü ne yazık ki yasa dair “kötü”, “bizden değil”, “Aa kimse yas yaşamaz, ölüm haricinde” gibi bir algı var. Sen neler söylemek istersin? Ben yasın bize çok güzel şeyler kattığını kendi deneyiminden söyleyebilirim. Sen neler söylemek istersin bu konuda, yas bize neler katar?

Bunları düşünmüş olman çok normal. Aslında biliyor musun? Benim de 3 oğlum var ve şunu deneyimliyorum onlarla: Hayatta zorlandığımı görüyor olmaları kadar güzel bir hediye onlara veremem. İnsanlık hallerini gösteriyor olmam bana daha kıymetli geliyor her şeyden önce yani güçlü olmak tanımımı artık hiçbir şekilde hissettiklerimi göstermemek üzerinden yapmıyorum. Onu yapmadığım zaman da insanlık hallerini gösteriyor olmak çocuklara bana daha böyle dürüst bir yerden yaklaşmak gibi geliyor. İnsanım kalbim kırılır, kızarım. Mesela bunlardan geçiyor olmak değil de galiba mesele hayatın içinde kayıplar var dedik ya işte bu gerçeği zaten hayatın merkezini alarak yaşayan bir insansa pek çok konuda olduğu gibi… Yasa yetişkin gibi yaklaşmak diye bir ifade var mesela. Bence çok güzel bir ifade… Bunu çok sert ifade edenler de var benim çok böyle biraz mesafeli durduğum ifadeler ama herhangi bir şeye yetişkin gibi yaklaşmak ne demek? Şimdi mesela 2 yaşında çocuğu düşün yani 2 yaşında çocuğun böyle 2 yaş krizleri vardır, neredeyse duvardaki böyle tuğlayı gösterir “onu istiyorum” der ve hani böyle olabilecek en mantıksız şeyler için tutunur ve o onu ister. Peki, yasa yetişkin gibi yaklaşmak ne demek? Hayatın içinde kayıp var ve bununla karşılaşacaksın. Şimdi yetişkin olarak bununla karşılaşmak demek Aslında çok temelinde bir kabulle yaklaşıyor olmak; başına geleni gör, evet zor bir süreçten geçiyorsun bunu gör bunu, kabul et, adını koy, onunla yaşa ve onunla ilerle. Aslında bu. Çünkü kafanı çevirmek de yetişkin yaklaşımı değil, bence değil. Yani güçlü görünmek adına içinden geçtiği sürecin adını koymamak, hissettiklerini söylememek de bir yetişkin yaklaşımı değil. Çünkü ne oluyor bunlar biliyor musun sonra? Sen bunların içinden geçtiğini zannederken aslında onlar geçmiyor. Onlar orada seninle beraber kalıyor, gizli kapaklı ve bir yerde ve muhakkak varlıklarını hissettiriyorlar zaten. İşte bir anda gelen öfke nöbetleri, bir anda gelen iç sıkılmaları gibi şeylerle… Onlar orada bir yere gitmiyor ama onun yerine “Evet, ben şu an böyle bir süreçteyim, bununla beraber ilerliyorum. Şu an belki zorlanıyorum, hayat başıma geldi” deyip onunla hemhal olarak ilerlemek bak hayatı çok bütünüyle kabullenişi yetişkin olarak yaklaşmak demek…Saten bu anlayışla yaklaştığın zaman yasın içinde saplanmak… Bu yasa kötü denmesinin sebebi sanıyorum oradan kaynaklanıyor yani genelde insanlar sanki yasın içinde saplanılacak ve kalınacak gibi düşünüyorlar ama ben tam tersinin olduğunu iddia ediyorum. Yası gerçekten eğer hakkını vererek yaşarsan, adını koyarsan, yetişkin gibi yaklaşırsan zaten ona zaten o şekilde bir saplanma olmuyor. Tam tersi oradan başka bir şekilde hayatını entegre ederek o yası ilerliyorsun.


Aslında yası hakkını vererek yaşadıktan sonra başka bir şey oluyor. Belki buna güçlenmek diyebiliriz, belki anlamak diyebiliriz, hissetmek diyebiliriz… Bilmiyorum ama bu noktada son olarak sana şunu sormak istiyorum yas duygu olarak biliniyor. Ben senin diğer yayınlarından, “yas duygu değildir” cümleni almıştım. Yas duygu mudur ve geçmesi gereken bir şey midir? Yani bunu bütün konuşmanın içinde ufak ufak söyledin zaten ama biz böyle bir özet nihayetinde olsun isterim.

Genelde kederle eşleştiriyoruz ya keder, üzüntü yani o yüzden öyle bir yanlış anlaşma da var. Gösterilen duygusal tepkiler yasın kendisi değil. Onlar yas sürecinden geçerken gösterdiğimiz duygusal tepkiler… Keder, üzüntü ama bunun yanı sıra öfke, bunun yanı sıra pişmanlık, çaresizlik yani bunların hepsi sadece kedimizin yani onlar da değil. Bunların hepsi sadece biraz yolculuğunun bir parçası öyle söyleyeyim ve sadece duygusal tepkilerde de kalmıyor yani çok komik bedensel tepkiler de veriliyor, bilişsel tepkiler de veriyor. İşte düşüncelerimizi toparlayamamak, konsantre olamamak… Bunların hepsi aslında yas yolculuğunda verilen tepkiler ama sadece biriyle tanımlamak eksik oluyor, öyle değil çünkü… O zaman yas ne? Aslında yas hayatın parçası olan bir yolculuk. Yas hediye midir? Bu çok iddialı bir söylem gibi geliyor bana. Hediyedir diyemem çok da zorlayıcı bir süreç olabiliyor. Evet, en kırılgan halimizle orada olduğumuz, çok büyük kayıpların yaşandığı bir süreç de olabiliyor. O yüzden bunun bir yolculuk olduğu belki hatırlanabilir. Bu bir yolculuk, yas bir yolculuk… Oradan nereye çıkacağını, oradan ne olacağı biraz yasa ne kadar yetişkin yaklaşabilme becerimiz ile de alakalı bir konu bence. Çünkü bu da bir beceri… Nasıl hayatta yaşadıkça pek çok beceri ediniyorsa zorlayıcı duygularla birlikte yol alma becerisini de zamanın içerisinde geliştirebiliyoruz. Öyle doğmuyoruz, bu beceriyi de yaşadıkça ve yavaş yavaş ve belki de çok zor yollardan öğrenerek geliştiriyoruz. Ama yas yolculuğu bunun imkanını veriyor bize. Yas marifeti size bağlı bir eylemdir.


Harikaydın, çok teşekkür ederim. Ben senden söylemek istediğin bir şey varsa eğer onu da alayım ben…

Çok teşekkür ediyorum gerçekten hep bunu söylüyorum çok devrimci bir eylem yasımıza sahip çıkmak, “yas sürecindeyim” demek ve bu beceri geliştirmeye çalışmak… O söylediklerimin hiçbiri de yasın çok kolay olduğu anlamına gelmesin, öyle olmadığını da biliyorum ama bunun bir yolculuk olduğunu da umuyorum ben de dahil olmak üzere kalbimize yakın tutarız.


Çok teşekkür ederim önce sana sonra izleyen herkese… Video serimiz devam edecek.


Anneliğe hazırlık rehberi bölüm 3: Hamilelik halleri 23 Ocak 2023 Pazartesi tarihinde yayında!



Tüm bölümler










YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.