Yediklerin kadar sağlıklısın
İnsanın dünya üzerinde bulunduğu zaman zarfı içinde beslenme hiç şimdi olduğu kadar komplike bir alan olmamıştır herhalde. Her gün medyanın görsel, yazılı ya da dijital platformlarında nasıl beslenmemiz gerektiğine dair yeni bir haber çıkıyor. Bu haberlerin bir kısmı birbiriyle çelişiyor. Uzman görüşleri de tıpkı bu haberler gibi kafa karıştırıyor. Kimi uzman sağlık için karbonhidrattan uzak durun derken kimi ekmeksiz sağlık olmaz diyebiliyor… Google’a beslenme yazdığınızda dünya genelinde 400 milyon, Türkiye’den ise 10 milyon 700 bin içerikle karşılaşıyorsunuz. Bu haberlerin hangisine inanacağımız konusunda aklımız doğal olarak karışıyor.
Geçen hafta katıldığım 12.Avrupa Beslenme Kongresi dünya çapında beslenme alanındaki önemli araştırmacıların katıldığı, “Hayat Boyunca Beslenme ve Sağlık” ana konu olarak ele alındığı bir toplantıydı.
Ergenlikteki beslenme orta yaş kanserlerinde belirleyici
Harvard Üniversitesi Beslenme Bölümü Başkanı Prof. Walter C. Willet konferansın açılış konuşmasında yapılan son araştırmalara dair bilgiler verdi. Willet’in söylediğine göre:
- Yaşamlarının geri kalanında sağlıklı olabilmeleri için okul dönemindeki çocukların sağlıklı beslenmelerinin önemini son araştırmalarla daha iyi anladık. Ergenlik dönemindeki beslenmenin ileri yaşlarda görülen meme kanseri riskine olan etkisi, orta yaştakine göre çok daha fazla. Ergenlik döneminde yüksek lifle beslenenlerde ileride meme kanserine rastlanma olasılığı düşerken beslenmesi kırmızı et ağırlıklı olanlarda bu risk artıyor.
- 18- 22 yaş arası alkol tüketimi memede kist olasılığını arttırıyor.
- Yaban mersini ve çilek tüketimi Parkinson hastalığı riskini azaltıyor.
- Erkeklerde ergenlik çağında aşırı süt tüketimi ileride orta yaş sonrasında kalça kırığı riskini arttırıyor.
- Kalp hastalığı riskini azaltmanın yolu hayat tarzını değiştirmekten geçiyor. Buna göre kalp hastalığı riskini en aza indiren etkenler: Sigara içmemek, aşırı kilolu olmamak, egzersiz yapmak, alkol tüketimini azaltmak, yüksek lifli ve transyağ içermeyen bir beslenme tarzı benimsemek.
Doğru ve yanlış bilgiyi ayırt etmek
Avrupa Gıda Bilgi Konseyi (EUFIC) Genel Direktörü Dr. Laura Fernandez Celemin 2011-2012 yıllarında Avrupa’nın sekiz ülkesinin gazetelerinde ‘beslenme’ başlığında çıkan 375 haberi incelediklerini; haberlerin yüzde 49’unun asılsız iddialardan oluştuğunu tespit ettiklerini belirterek bilgi kirliliğinin sadece Türkiye’nin değil genel olarak dünyanın sorunu olduğunu ortaya koydu.
Beslenme Konferansı’nı Türkiye’den takip eden tek kurum olan Sabri Ülker Gıda Araştırmaları Enstitüsü Vakfının genel sekreteri Begüm Mutuşbeslenme hakkında doğru ve yanlış bilgiyi ayrıştırmanın zamanımızın zorluklarından biri olduğunu belirtti. Beslenme konusundaki bilgi kirliliğini önlemede referans kurum olmanın vakıf için önemli bir hedef olduğunu; bunu sağlamak adına güvenilirliği kanıtlanmış uluslararası saygın kurumlarla işbirliği yaptıklarını, konferansları takip ettiklerini ve buralardan edindikleri bilimsel bilgileri en anlaşılır şekilde halka ulaştırmaya çalıştıklarını ifade etti.
Konferansta benim ilgimi çeken diğer bir konu ise beslenme konusunda araştırmaların ancak “mevcut en iyi bilimsel kanıtı” ortaya koyabildiği oldu. Yani beslenmeyi hayatın diğer alanlarından soyutlayarak araştırma yapmak mümkün olmadığı için ortaya çıkan sonuçlar o an için elde edilebilen en iyi sonuçlar olarak lanse ediliyor.
Bütün bu duyduklarımdan sonra kendi vardığım sonuç ise şöyle. Sağlıklı yaşamak sigara içmemek, egzersiz yapmak, doğal ve lokal beslenmek demek. Beslenme sadece doyma yolu olarak değil koruyucu sağlığın bir parçası olarak ele alındığında halk sağlığında iyi yönde ciddi değişikliklere ulaşmak mümkün. Keşke bütün doktorlar beslenme eğitimi alsa…
İnsanın yediği içtiğini herhangi bir organının sağlığı ya da sağlıksızlığından ayırmak mümkün değil çünkü…
YORUMLAR