Ejderhaları herkes bilir
Bundan 7 yıl önce yazar George R. R. Martin’in "Buz ve Ateşin Şarkısı" isimli kitap serisinden televizyona adapte edilen Game of Thones bu yaz 7. sezonu ile ekranlarda. 2011'de yayınlanan ilk sezonu 2.2 milyon kişi tarafından izlenmişti. Verilen bilgiye göre 7. sezon’un bölümleri 16 milyon izleyiciye ulaştı. Peki nasıl? Bu yazıda birazcık GOT vesilesiyle fantazi kurgunun realistik kurgu ile arasındaki en büyük farktan bahsetmek istiyorum: Evrenselliğinden.
Aslında her şey hayal gücüyle başlıyor
Hayal gücü
Hayal etme eylemi demek; gerçekte, duygularla algılanamayan şeylerle ilgili bir tasarım oluşturmak ya da henüz var olmayan eylemlerin zihinsel değerlendirmesi. Zihnin özgür oyunu. Çocuklarda kendiliğinden olan yetişkinlerde ise zaman içinde tozlanmış, gündelik hayatın detaylarıyla törpülenmiş, tozlarını kaldırıp harekete geçirmek için çoğunlukla çaba isteyen bir kavram...
Çocukken çok daha içli dışlı olduğumuz masallar vasıtasıyla, içimizden gelen örselenmemiş kaynak vasıtasıyla tanıyoruz hayal gücünü; yaşımız büyüdükçe hayal ürünü olana şüpheli gözlerle bakmaya, küçümsemeye meylediyoruz. “Çocukça” buluyoruz ejderhaları, büyücüleri ve süper kahramanları... “Ben kurmaca okuyamıyorum” diyen birçok yetişkin tanıyorum; onlar için kurmaca ciddi bir iş değil. Tarih kitaplarına, biyografilere, ekonomik gidişata ciddi diyorlar genellikle. Ejderhaların ölüler ordusuyla karşılaşmasını “yalan” sayıp; ev kredilerine, borsaya, evlilik programlarına, intikamlı, marazi aşklı derinliksiz dizi dünyalarına inanmayı seçiyorlar yetişkinler genellikle... Bu genel algıya rağmen Game Of Thrones dünya üzerinde en heyecanla beklenen, üzerine en çok yazılıp çizilen, yeni bölümleri hacklenerek genel kullanıma yayılan bir iş olabiliyor...
Herkese ait, kimseye ait değil
Şimdi düşünün, neden Westeros isminde, hayali bir kıtadaki, hayali kralların savaşı 1970'li yıllarda İstanbul'da geçen bir mahalle kavgasının hikayesinden daha fazla izlenir? Dünyanın bir çok farklı noktasında çekildiği, dev bir prodüksiyon olduğu için, çok iyi bir pazarlama takımına sahip olduğu için; evet, ama daha da önemlisi: Kimseye ait olmadığı ve aynı zamanda herkese ait olduğu için.
Gerçekçi kurmaca kültüre özelken fantazi kurgu kültürün, zamanın ve mekanın getirdiği tüm özelliklerden uzak olma özgürlüğüne sahip. Hepimizin yaşadığı günlük hayatın sıkıcı detayları fantazinin içinde yer almıyor. Westeros'ta cep telefonları, trafik, inşaat vinçleri olamayacağı gibi aynı zamanda İstanbul'da ya da New York'ta geçen bir hikayeye ejderha eklemek kolay değil. Fantazi kurgu aslında dünyadaki tüm insanların içinden geçtiği insani durumları, duyguları, olayları kimseye ait olmayan bir platformda sunuyor okuyucu/izleyiciye; 7 krallığın iktidar savaşı sırasında yaşanan aile dramları, aşk ilişkileri vesairenin toplamıdır Game of Thrones da nihayetinde.
Ejderhaları bilmek
Fantazi kurgunun yaşayan en büyük yazarlarından Ursula K. Le Guin der ki: "Herhangi bir yerde yaşayan herhangi bir kişi, daha önce hayatında hiç görmemiş olsa da, bir ejderhanın ne olduğunu bilir..." Onu evrensel yapan ve dünyanın bin bir yerindeki insanları peşine takan kısmı da bu bence.
Ejderhaları biliyoruz. Çocuklar gibi. İki yaşındaki bir çocuğun hayatında hiç görmediği "Dinozor" isimli yaratığın yatağının altında saklandığını sanıp, ondan korkması gibi derinden gelen bir bağımız var ejderhalarla (büyücülerle, uçan insanlarla, dünyayı dize getiren küçük kızlarla)... Seversiniz, sevmezsiniz o ayrı ama illa ki bilirsiniz. Kadim bir bilgi bu. Çocukların gayet iyi farkında olduğu, yetişkinlerinse o tarafa bakmayı ihmal ettiği için unuttuğu...
Le Guin diyor ki: "Yetişkinlerin çoğu fantaziden korkarlar. Çünkü fantazideki hakikatin yaşamaya mecbur edildikleri ve kabullendikleri hayatın sahteliğine, kofluğuna ve gereksizliğine, sıradanlığına karşı bir meydan okuma, hatta tehdit oluşturduğunu bilirler. Ejderhalardan korkarlar, çünkü özgürlükten korkarlar...”
7. sezonun getirdikleri
Game of Thrones’un yedinci sezonu şimdiye kadar olanlardan bir hayli farklı. Karakterlerin üçlü beşli gruplar halinde bir araya geldiği; hikayenin tümünün Westeros’ta akmaya başladığı 7. sezonun diğerlerinden en büyük farkı kitabın yazarı George R.R Martin’in artık senaryoya katkı sağlamıyor oluşu. 6. sezonun sonundan itibaren senaryodan çekilen yazarın eksiliği sıkı izleyici için bariz bir şekilde ortada...
İkinci büyük fark da önceki sezonlarda bir bölümlerce süren bir yerden diğerine gitme işinin neredeyse internet hızına ulaşmış olması. Eski sezonlarda karakterler bir yerden diğerine gidene kadar akla hayale gelmez maceralar yaşarken şimdi “akşam bindik, sabah indik” tadında akıyorlar.
Hikayede olanlara gelince; Jon Snow “piçlerin savaşında” olduğu gibi tepkisel, salak, fedakar bir kahraman olmayı sürdürürken; Cersei deli kraliçe olma yolunda azimle ilerliyor. Akla hayale gelmeyen zorluklardan geçip evlerinde buluşan Stark kızlarının çekişmesi sadık izleyicinin sinirini bozuyor. Ejderhalardan birinin öleceğini, Daenerys ve John’un bir şekilde aşka düşeceğini biliyoruz şimdiden; yabancı basın spekülatörleri ise Bran’in Gece kralı olma ihtimali üzerinde konuşuyor...
Görünen o ki, aşırı hızlı ve G.R.R. Martin’in bakış açısından eksik olan G.O.T televizyon tarihinin unutulmayanları arasındaki yıldızlı yerini çoktan aldı. Yaşasın fantazi kurgu o zaman.
Okuma Listesi
Fantazi Kurguya yeni başlayanlar için okunmadan olmayacak kitaplar:
- Yüzüklerin Efendisi - J. R. R. Tolkien
- Otostopçunun Galaksi Rehberi - Douglas Adams
- Vakıf Serisi - Isaac Asimov
- Yerdeniz Büyücüsü Serisi - Ursula K. Le Guin
- Amerikan Tanrıları - Neil Gaiman
- Frankenstein - Merry Shelley
- Damızlık Kızın Öyküsü - Margaret Atwood
- Kara Kule Serisi - Stephen King
YORUMLAR