Yeni yıl listeler, dilekler
Yakında eskiyecek olan yılın son haftasındayız. Yeni yılınızı şöyle geçirin, böyle geçirin, sevdiklerinize şunu alın, bunu alın mesajları doldurup taşırıyor mesaj kutularını...
Geçen yıl, yılbaşı gecesi yaşananlardan sonra bu ülkede, bu şehirde umutla, heyecanla beklenebilir mi yeni yıl? Hatırlayanlar için bunun mümkün olacağını sanmıyorum. Bir kere böylesine kırıldıktan sonra kalp, ancak acıyabilir yıldönümünde. Acıyorum ben de.
Acımadığım zamanlarda belki ucunda bucağında bir yerinde umut olur diye listeler yapıyorum. Hayatımdan çıkarmak istediklerimin ve hayatıma eklemek istediklerimin listelerini. Çıkarmak istediklerim hep aynı: Trafik, adaletsizlik, hastalıklar, haksızlıklar, savaş, kavga, samimiyetsiz ilişkiler, borçlar (maddi- manevi).
Uzayıp gidiyor listem. Bunları yazdığım kâğıdı önce yakıyorum, sonra da küllerini suya atıyorum. Herkesin var bir batıl inancı; ben de bu uygulamayı içselleştirdim. İşe yarar, yaramaz bilmesem de önce alevlere sonra suya teslim ettikten sonra hayatımda istemediklerimi, içim biraz rahatlıyor, hafifliyorum.
Eklemek istediklerimi ifade etmek daha güç. Bir şeyi isteme cüretinde bulunmak da öyle. Mesela sonbaharda evimize gelen yavru kediden sonra bizim oğlana, “Bir de köpeğimiz olsa keşke” deyip durdum. Bir köpek dedim, detay vermedim. Sonra bir sabah karşıma sahipsiz bir ev köpeği çıktı. Tuttum eve getirdim. Kocaman bir hayvan, çok iyi huylu, çok terbiyeli. “Köpek istemiştim ama bu kadar büyük bir köpek istememiştim ki ben” dedim kendi kendime. İsteğim yerine gelmişti, detay vermeyi unuttuğum için birçok zahmeti getirmişti yanında. İsterken çok dikkatli olmak, haddini bilmek lazım o yüzden.
Peki neler isterim haddimi aşmadan: Sevdiklerimin sağlığını mesela, her sağlıklı güne şükredebilmeyi, güzel kitaplar okuyup güzel filmler izlemeyi, dost sofralarının eksilmemesini, maskesiz-can cana ilişkileri, güzel rüyaları, mümkünse biraz daha fazla seyahati, yeni bir beceri ya da bilgi edinmeyi, daha çok doğanın içinde olup daha az koşturmayı, iç huzurunu bir de... Çok oldu di mi?
Bir de “şükür listesi” olmalı insanın diyorum. Acımak ve dilemenin ötesinde elinde olanları görüp sevineceği bir liste. Hem bunu yılbaşına da kısıtlamaya gerek yok. Her gün birkaç küçük şeye şükretsek ne olur?
Yağmurlu bir haftadan sonra açan güneşe, soğuk havada ikram edilen sıcak çaya, rahat bir ayakkabıya, oğlumun gülüşüne, kışın açan orkidelere, aldığım her sağlıklı nefese, günde bir küçük parça çikolataya, günbegün artan beyaz saçlarıma, kapımı çalan sevdiklerimin olmasına, her yıl aileye hediye olarak yaptırdığım Uzay takvimine bu sene eklenen iki küçüğün fotoğraflarına çok şükür...
Hediye peşine düşmek, eskiye sövmek, kötüye dikkat kesilmek yerine herkes kendi listeleriyle meşgul olabilir belki bir zaman... Hayatından çıksın istediklerin, kalsın istediklerin, şükrettiklerin birleşip bir kalkan olurlar belki büyük acıların yıldönümlerine... Şükür artarsa kötülük azalır belki. Neden olmasın?
YORUMLAR