Çemberin içi, dışı...
Kendiniz için bir fanus yaratıp ondan öteyi görmek istemediğiniz zamanlar oldu mu hiç? Dışarıda olanlardan aşırı tedirgin olduğunuz, kendinize bir kovuk arayıp başınızı oraya sokmak ve olagelen her şeyin aslında olmadığını hayal etmek istediğiniz oldu mu? Benim sık sık olur. İster “uyumsuz” deyin, ister “duyarsız”, ister “içedönük” ya da “kendiyle meşgul” deyin fark etmez; nasılsa öyle oluyor insan; olduğu halini olduğu gibi kullanmayı da zamanla öğreniyor...
Fanus değil belki doğru tanım: Alan tutmak. Birbirimiz için, kendimiz için, yakınımızdakiler için yapılabilecek iyi bir şey bu. Tahammül edebilmek, delirmemek için iyi bir yol.Gelin biraz anlatayım. “Alan tutmak, kişinin kendini ifade edebilmesi için desteklemek, ona mekân, enerji ve rahatlık sağlamak” diye ifade ediliyor...
Duyguların söz konusu edilmediği, günlük konularda pek de yer tutmadığı özellikle de negatif duyguların dışlandığı, istenmediği bir toplum yapısı bizimki, o yüzden genellikle şöyle oluyor:
- Yanımda bırbır etme, git içeride ağla!
- Öfkeli kızları kimse sevmez!
- Şu kadarcık şeye mi endişeleniyorsun canım, dünyada daha neler var!
- Analar nelere ağlıyor baksana, senin derdin dert mi onların yanında...
Reddetme, küçümseme, önemsememe, dikkatini dağıtma, negatif duygularla baş etmek için en sık başvurulan yöntemler... “Bu duygularla kabul değilsin” mesajı yayılıyor ortama, “Düşüncelerin, halin buysa seni sevmiyoruz”a varıyor... Görünmez oluyoruz işte o zaman. “Duygularım, düşüncelerim kabul edilmiyorsa demek ki ben de kabul edilmiyorum” fikrine varıyoruz kolaylıkla...
Alan tutmak bunun tersi. Alan tutmak, “Senin için buradayım, ihtiyacını, duygunu görüyorum, kabul ediyorum. Seni yargılamadan, etiketlemeden dinlemeye hazırım demek” demek.“Yanımda kırılgan olabilirsin, kızgın olabilirsin, sessizce durabilirsin, her halinle kabulümsün, acele etme, istediğin kadar zamanın var” demek, bazen de “Sen ağla, çocuklara ben bakarım. Sen git koş, yemeği ben yaparım. Acını görüyorum, yanında duruyorum” demek...
Bazen de kendi için alan tutabilir insan. Can sıkıntısının içinde istediği kadar oturma izni verebilir kendine, yapması gereken işleri erteleyebilir duygularına bakmak için ya da bir buluşma sözünden dönebilir.“Bugün kendi kendime kalsam daha iyi olur, senin yanında olsam da içim başka yerde kalacak, zevk alamayacağız beraber” diye ifade edebilir çay içmeye söz verdiği bir arkadaşına... Arkadaş da bunun, söyleyenin ihtiyacı olduğunu ve üzerine alınacak bir durum olmadığını bilir.
Velhasıl dış dünya ne kadar umutsuz, karanlık, iflah olmaz ve kavga sever gözükse de; olagelen ve tahammül edemediğiniz, sizin adınıza yapıldığı iddia edilen ve tersini ifade etmeye kalkışmamanız gerektiğini bildiğiniz bütün insani suçlara katlanabilmek için size alan tutan birilerine ihtiyacınız var. Maskesiz, olduğunuz gibi, yargılanmadan kendinizi ifade edebileceğiniz birilerine ve o birilerinin de size ihtiyacı var... Yoksa zor.
YORUMLAR