Kurtlarla Koşan Kadınlar

Clarissa Pinkola Estes'in Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabındaki masalları kadınlarla çalışmaya başladığım neredeyse bir sene oldu. Her seferinde tek bir masalı ruha giden harita olacak ele alıp, karanlıklarımıza ışık tutmaya niyet ettiğimiz 40'dan fazla çember, bir kaç yüz kadın...


Kitap, her biri farklı musibete ve ondan çıkış yollarını ortaya seren masaldan oluşuyor. Ve elbette Clarissa'nın 40 yıllık analiz pratiğinden edindiği tecrübeden aktarmak istedikleriyle... Mana arayışındaki zamane insanı için şahane bir rehber... Mana arayışında değil misin? O zaman sana diyecek bir şeyim yok.


1 senedir çemberlerde karşılaştığım sık sorulan sorular var:



"Neden kadınlar?" (Erkekler insan değil mi? Ayrımcılık mı yapıyorsunuz?)



Iıh.

CPE kitabın giriş yazısında:



“Son bir kaç nesil insanlık kadının çocuksulaştırıldığı ve mal muamelesi gördüğü bir zamanda büyüdü. Ruhsal yaralanmalarına sinir krizi dendi. Sımsıkı korselere ve edepli, zarif, güzel görünme mecburiyetine hapsedildiler" der


Her ne kadar kitabın içinde ifade edilen endüstri çağı, kapitalizm ve zihnin aşırı yüceltilmesiyle insanda anlam boşluğu yaratan, depresyon, bağımlılık, hayat neşesi eksikliği, anksiyete gibi sonuçlara yol açan gerçekler, herhangi bir cinsiyet ayrımı gözetmese de çağrıyı duyanlar genellikle kadınlar. Neden? Bununla ilgili bir teorim var:


Kendi doğamızdan ayrı düştükçe, toprak ana'dan ayrı düştük. Kendimizin ve gezegenin döngülerinden uzaklaşıyor ve hızla bir yıkıma doğru gidiyoruz. Gezegenin ruhu, toprak ana çocuklarını geri çağırıyor. Yuvayı dişi kuş yapar, gezegen yuvamız. Önce dişi kuşların bu ruhsal bağı hatırlaması gerekiyor. İlk çağrı bize. Erkekler takip edecekler.


Bunun dışında, pratikte ise şöyle: Erkekler gelemez, demedim. Öyle ya da böyle olsun diye planlanlamadım. Kendiliğinden gelişti. Bir kere, bir erkek geldi, bir edebiyat öğretmeni. Bir daha gelmedi. Sonra baktım ki buluşmalar "kadın çemberleri" yani kadınca paylaşım alanına dönüştüler. Bu hali sevdim.


Kitabın temel kavramlarından diğeri de Kurt. Peki:



"Neden kurt?" ya da "Kurtlarla koşmak ne demek?"



Bence hatırlamak demek.



Sadece görüntünün, görevlerin, sorumlulukların, bize biçilen rollerin, beklentilerin ötesinde birer yaratık olduğumuzu. Kalbimizi duyabileceğimizi, bedenimizi dinleyebileceğimizi, kendi özgün halimizle var olmak, oynamak, avlanmak, yaratmak, sınır koymak ve talep etmek için kimseden izin almamız gerekmediğini... Kum taneleriyle, yıldızlar arasında bir yerde, o yere bağlı, var oluşun belki küçük, kapladığı yer kadar önemli bir tezahürü olduğumuzu hatırlamak.


Clarissa kitapta şöyle diyor:



“Sağlıklı kurtlar ve kadınlar belirli karakteristikleri paylaşırlar. Keskin bir duyarlılık, oyuncu bir ruh ve yoğun bir kendini adama kapasitesi. Ancak ikisi de sürekli avlanmış, taciz edilmiş, yanlış şekillerde tanımlanmıştır.”




Özet: Kurt, kadın, kitap, çember... Her biri endüstriye uyumlanmış hayatları normal kabul eden kültürde, can olduğumuzu, öz olduğumuzu, kalp ve ruh olduğumuzu ve birbirimize bağlı olduğumuzu hatırlamak için vesile... Çünkü unuttuk. Betondan binalar arasında, evrenin, gezegenin ve bedenlerimizin döngülerine yabancılaştık ve neyi unuttuğumuzu bile bilmeden büyük bir çalık çekerek yaşıyoruz. Bazıları o açlığı fark ediyor ve peşine düşüyorlar.


İşte bu yüzden onlara Kurtlarla Koşan Kadınlar, deniyor...




Bu da Clarissa P. Estes'in 2019 sonbaharındaki en güncel fotoğrafı


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir ♥️
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.