Ayın başı...

Ay tamamen karardığında ve bilmem kaç milyonuncu kez yeniden aydınlanıp yeni evresi için incecik bir hilal şeklini aldığında, dünyadaki pek çok canlı için de yeni bir evre başlamış demek oluyor.



Tüm canlıların doğum, ölüm ve yaşam çemberinde pek çok evresi olduğu gibi Ay da 28 günde evresini tamamlarken, kendi döngülerinin farklı enerji hallerini anlayabilmesi için de insanlara önemli ipuçları veriyor: özellikle de kadınlara.



Çünkü kadınlar da, tıpkı Ay gibi, aylık döngüsünü 28 günde tamamlıyor. Kadınlığının en belirgin işlevi olan adet görme ve yumurtlama düzeni, yedişer günlük her bir evresi, Ay’dan esinleniyor ve onunla birlikte işliyor aslında.



Women's Spirituality: Power and Grace kitabında Mary Faulkner şöyle diyor:

“Ay, ruhun döngüsel ve tazeleyici yolculuğunu insanlara anlatan ilk spiritüel sembollerden biriydi…”



Hemen hemen tüm kültürlerde Yeni Ay’la özdeşleştirilmiş semboller, hikayeler, mitler var. Yeni Ay her zaman bakire kadın arketipiyle ilişkilendirilmiş, Persephone, Meryem Ana gibi figürleri sembolize etmiştir.



Genç kız, bakire, bahar, tazelik gibi kavramlar da Yeni Ay’la birlikte düşünülmüş hep.



Astrologlar, Güneşin Ay ile aynı burca girdiği bu evrede yeni başlangıçlar için uygun bir enerji olduğunu söylüyorlar. Mitoloji ve yerel kültürler de onları yanıltmıyor; tohum ekmek için en doğru zaman, ışıksız yerleşimlerde kadınlar hep Yeni Ay’da adet görüyor ve bir köşesine çekilip dinleniyor, balıkçılar ve avcılar avlanırken Ay’ı hep takip ediyor, yeni işlere başlamak için en uygun zamanın Yeni Ay olduğu söyleniyor…



Bugün her ne kadar şehir ışıklarının arasında Ay’ın muhteşem görüntüsünden ve onu her gece takip edebilme rahatlığından biraz mahrum sayılsak da, yani Ay gözümüzden uzak da olsa, bizi etkileme gücünden hiçbir şey kaybetmiş sayılmaz! Sadece biz artık onu dinlemediğimiz için bizi nasıl etkilediğini bilmiyoruz, aradaki bağlantıyı anlayamıyoruz. Biraz dinlediğimizde, ayın her evresinin üzerimizde nasıl etkileri olduğunu görmek çok zaman almıyor.



Ay yeniden doğduğunda, Yeni Ay evresinde yeniden parıldamaya başladığında, bize her şeyin ölüp yeniden doğan doğasını hatırlatıyor. Solmuş çiçeklerden dökülen tohumların yeniden filizlenmesini. Döngüselliği anlatıyor. Yer altında ölüp, tekrar yeryüzüne dönen İnanna’yı, Persephone’yi hatırlatıyor. Mevsimlerin hiç durmadan, kıştan bahara dönüşünü hatırlatıyor.



Günlük yaşantımızda, uzun ya da kısa vadede ölüp yeniden doğan şeyleri fark etmemizi sağlıyor. Ölüp gitmesine izin verdiğimiz her duygunun, her sahipliğin, her ilişkinin; yerinde döngüyü bozmadan yeniden oluşan yenilikleri fark ediyoruz böylece.



Ayın sonunda güzel bir temizlik yaptık, ihtiyacımız olmayan her şeyi süpürdük ve şimdi Yeni Ay.



Yeni başlangıçlara karar verme zamanı. Bu ayki dönüşüm ne ile ilgili olacak? Bu ay içimden veya hayatımdan ne gitti, bunun yerine ne koymak istiyorum? Bir kadın olarak, içimdeki yumurta kalıntılarını temizlediğim, ovulasyona, yeni gebe kalma dönemine, Dolunay’a kadar kendimi dinleyebileceğim bir zaman…



Doğanın bizim için mükemmel bir şekilde hazırlamış olduğu takvime değil de mantar panonuzda asılı olan, resmi bayramları, tatilleri filan gösteren takvimlere baktıkça zamanın döngüselliğini unutmak çok kolay olabiliyor.



Ama yeniden hatırlamak da çok kolay.



Yeni Ay enerjisi her ay, yenilenmiş bir şekilde bu dünyada var oluyor. Dikkatlice dinlediğinizde, duyamamanız neredeyse imkansız.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.