Olmasa da olurdu
Adet öncesi sendromlar, orijinal adıyla PMS (premenstrual syndrome), yapılan araştırmalara göre kadınların %5’ine hayatı zindan edebilen bir tuhaf meret. Aşırı gerginlik, duygusal hassasiyetle birlikte kasıklarda ve bacaklarda ağrı, meme hassasiyeti, baş ağrısı gibi pek çok fiziksel belirtisi de mevcut.
Arada sırada her kadın âdet dönemi yaklaşırken benzer sorunlarla karşılaşabiliyor. Ancak üst üste üç ay benzer sendromlar günlük hayatı etkileyecek düzeyde mevcutsa PMS teşhisi koyulabiliyor.
Nedenleri üzerinde de araştırmalar yapılmış ancak bunlar da farklılık gösterebiliyor. Kiminde hormonal dengesizlikler veya yetersizlikler, kimilerinde de mineral ve vitamin eksikliklerinden kaynaklanabiliyor. Vücutta biriken ödem veya başka psikosomatik rahatsızlıklar da PMS’e neden olabiliyor. Zaten ayda ortalama 3-4 günümüz kadın olmakla ilgili bu mucizevi döngünün en belirgin sıkıntıları ile mücadele ederek geçiyorken bir de öncesindeki sendromlara maruz kalmak hiç de iç açıcı değil.
1981’de İngiltere’de bir garson kadın iş arkadaşını bıçaklayarak öldürmüş, savunmasında âdet öncesi dönemde olduğu belirtilmiş ve “taksirle adam öldürme” suçuyla yargılanmasına ve progesteron takviyesi alması şartıyla salıverilmesine karar verilmiş! Ciddi ^det öncesi sendrom teşhisi neredeyse akıl hastalıkları kategorisinde değerlendirilebiliyor hukuki olarak, düşünün!
Her ay delirmek zorunda mıyım?
Adet dönemlerini yazılı olarak takip etmek pek çok açıdan faydalı. Eğer bunu yapıyorsanız, adet öncesi bir haftalık dönemde de duygusal değişimleri not edin. Eğer iki-üç ay boyunca tekrarlayan ve ilişkilerinizi, iş yaşantınızı etkileyen bir durum söz konusu ise PMS mağduru sayılabilirsiniz. Doktorunuza danışın ve hormon seviyelerinizi kontrol edin.
Eğer arada sırada çıkıp gelen sendromlardan muzdaripseniz, teşhis edip çare bulmak yine sizin elinizde.
Her ne kadar fiziksel-hormonel nedenler en önemli etken gibi gözükse de, adet döngüsünü algılayış biçimi de bu dönemlerin nasıl geçeceğini şekillendirebilir. Belki de âdet dönemlerinize yeni bir bakış açısı ile yaklaşmanız gerekiyordur. Her ay yaşadığınız bir şey, sizin lanetiniz olmak zorunda değil, adet görmeyi başınıza gelen bir sıkıntı olarak değil de sağlıklı bir kadın olarak yaşadığınız döngüler olarak düşünürseniz pozitif yaklaşımın ilk adımını atmış olursunuz.
Ayrıca hemen her sıkıntıda olduğu gibi adet öncesi sıkıntıları da sağlıklı beslenme, egzersiz ve kişisel bakım ile önemli ölçüde azaltılabilir. Düzenli egzersiz veya yoga pratiği olan kadınlarda âdet ile ilgili sıkıntılar önemli oranda daha az görülüyor, unutmayın!
Eşinizle, ailenizle veya iş yerinde de bununla ilgili farkındalık yaratmaktan çekinmeyin. Patronunuza İngiliz garsonun davasını yazılı olarak takdim ederseniz belki de o malum günlerde çok daha anlayışlı olmaya karar verecektir!
YORUMLAR