Çalışan Kadın ve Ev Kadını (2)

Geçen yazımda çalışan kadın ile ev kadını arasındaki bazı farkları sıralamıştım.

Yazının sonuna da bir adet benzerliği kondurmuş; “Her ikisi de sutyen takar” demiştim.

İtiraf etmeliyim ki, bu benzerliği okuyunca yazının tamamına gülünüp geçileceğini, ‘hakikaten komiksin” denileceğini sanmıştım ve bu hafta da devam edecektim atıp tutmaya!

Fakat çalışan ve aynı zamanda (lütfen buraya dikkat) evli ve çocuklu kadınlardan bana haddimi bildiren yorumlar gelince, durdum.

Evli, çocuklu ve aynı zamanda çalışan kadınlar ne mi demişler?

Genelde gözlem yapma yeteneksizliğimi dile getirmişler. Türkiye gerçeğini yazmadığımı söyleyen var. “Hayat filmlerdeki gibi değil” diyen var.

Çok dar bir kesimi anlattığımı belirten var. “Araştırma yapsana!” emir telakkisi bile var. (Ki bu, beni benden aldı...)

Yorumları okuyunca korktum! Siteye yanlışlıkla ya ‘Evli ve çocuklu olan çalışan kadınlar neden evli ve çocuklu ev kadınlarını hor görür?’ başlıklı tezimi gönderdim ya da sitenin editörü (olmaz ya) başka bir şey koydu oraya dedim. Ama baktım, yazı doğru...

Yorumcuları çıldırtan (tabii gözlemleyebildiğim kadarıyla) maddeler şunlar:

Çalışan kadın; fazlalıklarına takar, diyet hep gündemindedir, spor salonda yapılırsa kıymetlidir.

Çalışan kadın; en az haftada bir kez fön çektirir. Ayda iki kez manikür pedikür yaptırır. Saçını boyatmak farzdır.

Çalışan kadın; kıldan tüyden mevzuları kafasına takmaz, alır randevusunu kökten çözer.

Çalışan kadın; temizliğe kadın alır. Çamaşırını yıkattırır, ütüsünü yaptırır.

Yorumları tekrar okudum ve hatamı anladım. O yüzden hepinize teşekkür ederim. Harikasınız!

Sayenizde melun listemde araya bir parantez attım.

Bekar ya da boşanmış-çocuklu olup iyi para kazanan çalışan kadınları unutun! Türkiye’nin sosyolojik gerçeğini evli ve çocuklu olan çalışan kadınlar oluşturuyor.

Ve bunlar; evli ve çocuğu olmayan ya da az paraya talim etmeyen çalışan kadınlar kadar;

Özgür değiller,

Mutlu değiller,

Rahat değiller,

Bakımlı değiller,

Hoşnut değiller,

Sakin değiller.

Bu kadar da değil...

Ama sayfanın sonuna gelmişim. HT Hayat’ın patronu ‘uzatmayın yazıları’ diyor, bir de ondan fırça yemek istemiyorum.

O nedenle şimdilik bu kadar.

Devamı gelecek yazıda...