Al sana error!

Çamaşır makinem gözümün içine baka baka bozuldu.


Tamam tül perdelerimi param parça ettiği için ona çok kızgındım, tamam eskisi gibi ona sevecen davranmıyordum ama on beş yıllık dostluğumuzun da böyle sonlanacağını hiç düşünmemiştim.


Önce sıkma işlemini reddetti. Sonra bir tangırtı... Ve hazin son...


El mecbur yeni bir makine almalıydık. Kocam işin içinde teknoloji varsa öyle bir çırpıda karar veremez. İyice araştıracak, bir bir karşılaştıracak... E bu nedenle hatırı sayılır bir zaman da geçer gider.


Bu defa da kocamın karar vermesi iki haftayı bulunca, bana geldiler...

Çamaşır birikti, kirli sepetine sığmaz oldu. Bir yanda çocuğun kirlileri, tepeleme doldu.


Yeter!


Bir koşu gidip aldık makineyi. Eskisine hürmeten tercihim aynı markadan yana oldu. Kocam araştırmasını bitiremediği için sessiz kaldı. Evdeki kirli yığınından mı, yoksa almışken büyük olsun mantalitesinden mi bilinmez, 9 kiloluk yıkama kapasiteli sıfır kilometre bir makinenin sahibi olmuştum işte...


Hemen o akşam da gelip kuruldu banyodaki ayrılmış yerine.


Bir heves yığdım içine yıkanacakları, kapak zaten bir nevi hangar kapısı, giriş çıkışlar pek rahat... Bilmem kaç tane programın içinden seçtim kendime uygun bildiğimi ve misss gibi çalıştı makine üstün tekniğiyle...

Kolay ütülemesi var, hızlı yıkaması var, hijyen sağlayanı var... Düğmesini çevir, ekranda gösteriyor ayrıntısıyla ne yapabileceğini...


Mutlu, heyecanlı ve bir o kadar da sabırsızlıkla beklemeye koyuldum temiz çamaşırlarımı.


Ve fakat...

Hayat hayal kırıklıklarından ibaret...


Bir sinyal sesiyle makinenin yanına koştum, ekranda suyu boşaltamadığını ifade eden ‘error’ imgesi...


Sinir!


Zaten hemencecik bir makine alıp gelivermemize şaşırmıştım; böyle kolay, böyle rahat olmaz ki benim hiçbir işim...


Al sana error!

Bu duygu kabarması mahveder insanı. Bu yeknesak mutsuzluk... “Sen de her şeye üzülüvermesene” demeyin n’olur... Nefesim boğazıma tıkıldı resmen, ruhum error veriyor.


Teknik servis geldi ertesi gün. Baktılar ki, su çıkış pompasında hata var, düzeltelim, dediler.

İstemem! Alın götürün bunu, hatasız yenisini getirin!


Tam bir çığırtkan cadaloza döndüm. Bu rolü hakkıyla yerine getirdiğimden olsa gerek, hemen bir gün sonra aynı marka ve model çamaşır makinesinden ikincisi kuruldu banyoma...


Yok yok, bu kez sorun yok. İyi anlaştık bu yeni gelenle.


Eskisinden ise vazgeçemedim. Kapının önü müsait... Kenara yerleştirip üzerine bir örtü atıverdim, şimdi eve her giriş çıkışta selamlaşıyor, eski günleri yâd ediyoruz...

Nietzsche demiş ya; “Çok yalnız olan için gürültü bile bir tesellidir!” diye...


Bizimki de işte, o hesap...

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.